ZAMAN TUTULMASI
Değişen dünyada bizlerde değişik konuları tartışarak gelişeceğimizi düşlerken bizler Türkiye de zaman tutulması yaşıyoruz ve heryıl aynı konuları tartışmak, bir sonuca bağlamamak ve aynı yazıları yazmak zorunda kalacağız gibi
Yeni yüzyılla birlikte dünyada birçok değişimlerin olacağını düşünüp, heyecan veren yeni gelişmeleri izlerken bile yoruluyoruz ve belki bunların yansımalarının Türkiye'ye de olacağını düşünüp hayaller kuruyoruzdur belki bir çoğumuz...
Esen değişim, özgürlük ve refah rüzgarlarının doldurduğu yelkenlerle Türkiye de yeni ufuklara doğru ilerleyecek ve artık tartıştığımız konuların bile değişeceğini, daha özgür ülke olacağımızı, çalışanlarımızın emeklerinin karşılığını alıp haklarını koruyup geliştirebileceklerini, daha iyi koşullarda yaşayacağımızı hep hayal ediyoruzdur!...
Umutlanmak içinde çokça sebeplerimiz de vardı aslında. Son yıllardaki durgunluğun aksine yeni açılımların yapılacağının sürekli tartışıldığı bu günlerde, Türkiye'de herkesin eşit yurttaş kabul edildiği ve tüm haklardan eşit şekilde faydalandıkları, bürokrat, milletvekili, bakan, başbakan hatta cumhurbaşkanı bile olabildiği bir düzende yeni haklar için açılımlar bile yapılmaya çalışılıyordu, sıra elbet çalışan memurlara da gelecek daha özgür ve hak sahibi olabilecekler, belki siyaset yapma hakları tanınacak, grevli toplu sözleşmeli sendikal hakları da verilecekti bu hayallerde...
Bu umutlarla memur sendikaları Ağustos ayında hükümetle toplu görüşmeler için yine bir araya geldiler... Umutlu olmaları çok doğaldı, çünkü; uygar bir ülkede; en rahat yaşaması gerekenler çalışanlar ve emekliler olmalıydı, ve haklarını bu sefer alabileceklerini düşünerek umutla görüşmelere başladılar.
Görüşmelerin sonucunda; AKP hükümeti temsilcisi bakan Hayati Yazıcı; memurların Grevli-Toplu sözleşmeli haklarını yine gündeme oturtmadı, memurlara siyaset yolunu açacak konular tartışılmadı ve 2010 yılı ilk ve sonraki altışar aylar için % 2+2 zam önerdi...
Değişen dünya koşullarında Türkiye'nin en eğitimli ve çalışanları olan memurlarının yine bilgileri, deneyimleri kısıtlamalarla yeterince değerlendirilmeyecek ve hak arama kanalları genişletilmeyecekti... Siyaset aydın ve iyi eğitimlilere yapmayı yasaklamaya devam edecek, sokaklarda, kahvehane köşelerinde çalışmadan emek üretmeden yaşayanlara serbest olmaya devam edecekti ve ülkemiz kalkınmaya böyle devam edecekti...
Değişen dünyada bizlerde değişik konuları tartışarak gelişeceğimizi düşlerken bizler Türkiye de zaman tutulması yaşıyoruz ve heryıl aynı konuları tartışmak, bir sonuca bağlamamak ve aynı yazıları yazmak zorunda kalacağız gibi görünüyor ve bende; bir yıl önceki yazıyı hiç değiştirmeden yazıya ekliyor ve takdiri sizlere bırakıyorum!...
DrMustafa ÇUKURYILDIZ
++++++++++++++++++++++++++
CEPLER DELİK YAMA TUTMUYOR
16 Temmuz 2008 Çarşamba
AKP hükümeti memurlara hükümetin bütçe şartlarını zorlayarak;2008 yılı için bozulan ekonomilerini düzeltsinler, ceplerinin yırtıklarının yamalarını yamasınlar diye enflasyon farkı olarak %1.96 oranında zammı lütuf edildi!..
Memurlarımız buna o kadar sevindiler ki şimdi nasıl teşekkür edeceklerini bile şaşırdılar!..
Son yıllarda AKP hükümetinin uyguladığı ekonomik politikaların 2007sonuçlarından bazıları;
Dolaylı vergiler %76"ya tırmanarak neredeyse dünya rekoru kırmış, oysa OECD ülkelerinde bu oran %30"lar civarında.Dolaylı vergilerin yükselmesi demek; alım gücünün düşmesi ve beraberinde yoksullaşmak demektir
Kamu çalışanlarına ayrılan pay son 4 yılda %42"den %26"ya düştü
Halkımız 205 milyar YTL üretirken; bunun 54 milyar YTL si faize gidiyor.
Sıcak paraya, rantiyeye yıllık ortalama %21 faiz verilmeye devam ediliyor
Bu sonuçlar her şeyin ortada olduğunu gösteriyor.
,
Memur sendikaları ile AKP hükümeti ile arasında yapılan toplu görüşmelerden memurlarımız her yıl üzülerek çıkıyorlar!...
Hiç bir yeni sosyal ve demokratik ve ekonomik hak alamayan memurlarımız; Hükümetin öğündüğü büyümeden de pay alamamışken, enflasyon kadarda zam alamayacağı anlaşılıyor!...
Hükümet üyelerinin her konuşmasında memurların umutları daha da azalırken; mazeret geçen yıllardakinin aynısı oluyor; "kaynak yok!...". Ama nedense kaynak sadece memura yoktu!!
Mevcut kaynaklar ise; yıllar içinde hayali ihracatlarla, batırılan bankalarla,yandaş şirketlere dağıtılan ihalelerle, ve son birkaç yıldır da özelleştirme adı altında yağma-talan edilircesine satılarak ve dünyanın en acımasız faiz ödemeleri adı altında kurutulmaya devam ediyordu!.
Oysa; Başbakan R.Tayyib Erdoğan her ulusa sesleniş ve icraatın içinden programlarında ekonominin çoook çok iyi olduğundan bahsediyordu!....
Ve şimdi çoook çok iyi yönettikleri ekonomilerinden ulufe gibi dağıtmaya alıştıkları keselerinden memurlarımıza da pay ayrılmış!
Zaten çoğu yoksulluk sınırının altında açlık sınırına yakın maaşla çalışan Türkiye"nin en iyi eğitim almış kitlesi olan memurlara 2008 yılı için bozulan ekonomilerini düzeltsinler, yırtıklarını yamasınlar diye%2+2zammı lütuf edilmişti!..
Şimdide yamalarının yırtılan yerlerini de yamasınlar diye %1.96 lık enflasyon farkı zammı verilmiş!...
Memurlarımızın hepsi vatanseverdirler!
Bilgileri ile hayatı zenginleştirmek, geliştirmek isterler ve her zamanda fedakar olmuşlardır!
Ülkeleri için yapamayacakları hiçbir fedakarlık ta yoktur!
Mademki ülkeleri zor durumda ve kaynak ta yoksa üstlerine düşen fedakarlığı yine yaparlar yeterki hükümet rahat etsin, istikrar bozulmasın, kaynaklar kurumasın diye,
* Hükümetin verdiği %1.96 lık zammı da hükümete geri iade etmekten hiç kaçmazlar, yeterki hükümet sıcak paraya ve rantiyeye %21 ödeyebilsin diye
* Grevli toplu sözleşmeli sendikal haklarından da vazgeçerler,
* Siyaset yapma haklarından da vazgeçerler her ne kadar kendileri en az lise ve çoğunluğu üniversite mezunu olmalarına rağmen fedakarlık da ederler,
* Yönetimde söz sahibi olmak haklarını da feda edebilirler!
Son zamanlarda basında başta elektrik-petrol ve gıda ürünleri olmak üzere hemen hemen tüm temel tüketim araçlarına da yeni yeni zamlar ardı arkasına gelmeye başladı!...
Yani cebimize hep bir el attığımızda oralarda dolanan her zaman yabancı bir el yakalıyoruz!... Ama artık bundan sonra benden dost olarak kısa bir tavsiye; "Artık kimsenin ceplerine lütfen el atmayın.Çünki cepler gerçekten delik!
" benden dostça uyarması!...
Sevgi ve saygılarımla
DrMustafa ÇUKURYILDIZ
[email protected]
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.