GSS nın 1.yılı tükendi, masal da bitti.
SSGSS nın yasalaşma sürecinde ve1 Ekim 2008'de Genel Sağlık Sigortası (GSS) yürürlüğe girerken verilen vaatler böyleydi. Peki verilen sözler tutuldu, vaatler yerine getirildi mi? Yoksa tam tersi mi oldu?
GSS" nın 1.yılı tükendi, masal da bitti
KESK Ordu Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü SES Ordu Şube Başkanı Mecit TANRIVERDİ yatığı açıklamada;
Sağlık ve sosyal güvenlik alanlarını özelleştirmeyi programına koymuş, daha doğrusu iktidar olmak için bu alanlarda IMF ve DB" na taahhütte bulunmuş AKP Hükümeti yaklaşık 5 yıldır Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortasıyla (SS ve GSS ) yatıp kalkıyor. Toplumun sağlık ve sosyal güvenlik hakkını gasp ediyor, bizlerin ve çocuklarımızın geleceğini karartıyor.
Bugün GSS" nın uygulamaya girişinin 1. yılı. Bir yıl içinde sağlık ve sosyal güvenlik alanında yaşananları paylaşmak, deyim yerindeyse bu yasayı çıkaranları teşhir etmek, yalanlarını yüzlerine çarpmak için burada toplandık.
Hatırlayalım!
Bizler, bu yasanın mezarda emekliliği dayatarak, emekliliği olanaksız hale getireceğini, sağlık hizmeti almak için ödediğimiz vergilerin üstüne prim, katkı-katılım payı ve ilave ücret getirerek sağlık hizmetlerine ulaşımı ve eşitsizlikleri artıracağını söylüyorduk. Peki ya onlar? Onlar: herkesin sağlık ve sosyal güvenlik kapsamına alınacağını, sağlık güvencesi olmayan hiçbir vatandaşın kalmayacağını, tüm sağlık harcamalarının kapsamda olacağını, aktif- pasif dengesinin kurulacağını, ödeyebilenden prim alınacağını, ödeyemeyenlerin primini devletin ödeyeceğini, mevcut sigortalılara ek bir yük getirilmeyeceğini, kazanılmış hakların korunacağını, 18 yaş altındaki çocukların tüm sağlık hizmetlerinden koşulsuzca yararlanacağını söylüyorlardı.
SSGSS" nın yasalaşma sürecinde ve1 Ekim 2008'de Genel Sağlık Sigortası (GSS) yürürlüğe girerken verilen vaatler böyleydi. Peki verilen sözler tutuldu, vaatler yerine getirildi mi? Yoksa tam tersi mi oldu?
İşte yaşanan gerçekler;
Muayene ücretleri yüzde 650 artırıldı,
Hastaneye yatan, ameliyat olan hastalara da katılım payı zorunluluğu getirildi,
İlaçta devletin ödediği pay düşürülüp hastaların ödediği pay yükseltildi,
Başlangıçta özendirilen özel hastaneler artık ateş pahası,
Milyonlarca yurttaş hâlâ hiçbir sağlık güvencesine sahip değil,
Kriz bahanesiyle işsiz kalan yüz binlerce emekçi ve ailesi sağlık güvencesini de kaybetti,
Annesi ya da babası GSS primi ödeyemeyen 18 yaşın altındaki çocuklar için kısıtlamalar getirildi,
Kayıt dışı, sigortasız çalışanların oranı daha da arttı. Herkesi kapsayacağı iddia edilen SS ve GSS sistemi herkesi kapsamıyor,
Muhtaç diye yeşil kart verilen vatandaşlardan muayene ücreti alınıyor. Gözlükte katılım payı isteniyor,
10 Temmuzda yürürlüğe giren torba yasayla hastane katılım paylarının 10 kata kadar artırılma yetkisi Maliye Bakanlığına verildi,
SGK 2009 yılının ilk 7 ayında milyonlarca liralık açık vermiş durumda,
Sigortalı aktif/pasif dengesi daha da bozuldu
Bu listeyi daha da uzatabiliriz. Ancak bu kadarı bile söylenenle yapılanın aynı olmadığını göstermektedir. Daha fazlasını ise yaşayarak görmekteyiz. Bizler biliyoruz ki, SS ve GSS yasası tam anlamıyla bir yıkımdır.
Bütün bunlar her derde deva diye sunulan GSS henüz ilk yılını doldurmadan oldu. Üstelik daha şimdiden sağlık harcamaları çok arttı, yeni önlemler almak zorundayız demeye başladılar bile. Yeni önlemler dedikleri de belli; yeni katkı/katılım payları, yeni cepten harcama mecburiyetleri, yeni ilave ücretler, yeni malî külfetler
Yani, hastaların cebinden çıkacak yeni paralar.
Peki, bu GSS' ndan kazançlı çıkan kim? Çok uluslu ilaç tekelleri, tıbbi cihaz-teknoloji üreticileri, özel hastane patronları.
Hepimiz biliyoruz, yüce rabbim Cleveland dedi diyenler için değil GSS. GSS vatandaşa ikinci bir vergi, yetmeyip katkı-katılım payı... Kısacası sağlık gerekçesi ile her yolla vatandaşın sırtına yüklenmektir. Zaten, GSS' nın bütün hikâyesi de bundan ibaret değil mi?
Elbette değil. GSS aynı zamanda eczacısından hemşiresine, taşeron işçisinden teknisyenine, hekimine, bütün sağlık çalışanlarının daha kötü koşullarda çalışmasına yol açan Sağlıkta Dönüşüm Programı"nın da bir parçası, tamamlayanıdır. GSS"nin 1.yılı tükendi; sağlık çalışanlarının ve vatandaşın da sabrı tükendi.
Sağlığın bedeli olmaz! demişlerdi. Bedelin ne olduğu bayram hediyesiymişçesine geçtiğimiz bayram öncesi katkı paylarında yapılan yeni düzenlemelerle bir kez daha ortaya çıktı. Nutuğu çeken siz, bedeli ödeyen biz.
Halka Sağlıkta reform olarak sundukları bu yasadan ilk kaçanlar iktidardakiler olmuş ve yasa hazırlanırken kendileri için farklı düzenleme yaptırmışlardır. Çünkü kendi yalanlarına kendileri inanmamıştı.
Şimdi de, herhangi bir ticari malı sergileyen firmalar gibi televizyonlara verdikleri reklamlarla Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) olarak halktan aldıkları paraları gizleyerek herkese ne kadar iyi (!) sağlık ve sosyal güvenlik hizmeti verdiklerini anlatmaktadırlar. Nüfusunun 10 milyonunu kapsamayan, 60 milyonuna yeterli ve gerekli hizmet sunamayan 15 milyonun işsiz olduğu, emeklilerin ölüm sınırında yaşayacak kadar, çalışanların açlık sınırında ücret aldığı bir ülkede Sosyal güvenlikten söz edilebilir mi?
GSS" nın 1. yılında sağlık ve sosyal güvenlik sistemindeki hem finansal kriz hem de yönetememe krizi ayan beyan ortaya çıkmıştır. Aradan geçen süre gerçeklerin ayan beyan ortaya çıkmasına yetti. Süslü sözlerin birer yalandan ibaret olduğu anlaşıldı. Kısacası MASAL BİTTİ.
Reform diye getirdikleri sistemin sigortası atmıştır. Ülkemizin sağlık ve sosyal güvenlik sistemi karanlıktadır.
İktidarın toplumun tüm kesimlerine, onların temsilcisi örgütlerine rağmen ben yaptım, oldu anlayışıyla yaklaşımının faydası yoktur. GSS" nın 1. yılının gerçekçi bir değerlendirme için fırsat olarak değerlendirileceğini ummak istiyoruz. Sağlık çalışanlarını ve vatandaşın sağlığını piyasaya terk eden yoldan dönülmesi için GSS"nin 1. yılında Hükümeti bir kez daha hep birlikte uyarıyoruz: Vatandaşın cebinden, sağlıkçının emeğinden elini çek!
Bugün tüm Ülkede başta sağlık emek örgütleri olan SES, Türk Hemşireler Derneği, Türk Tabibleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası olmak üzere tüm duyarlı kişi ve örgütler görüşlerini basına ve kamuoyuna açıklamak için eylem-etkinlikler yapmaktadır. İnsanca bir yaşam ve güvenli bir gelecek ancak ve ancak toplumun tüm mağdur kesimlerinin sabırla ve kararlılıkla mücadelesi ile mümkündür.
Bizler her zaman bu mücadelenin en önünde yerimizi alacağız,
Herkese Sağlık Güvenli Gelecek İçin Mücadelemizi yükselteceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.