"Şehirdekiler panik yapmasın"

"Şehirdekiler panik yapmasın"

'Kene Mevsimi'nin yaklaşması ile birlikte uzmanlar, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı ile ilgili gereksiz panik yapılmaması konusunda uyarılarda bulundu...

'Kene Mevsimi'nin yaklaşması ile birlikte uzmanlar, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı ile ilgili gereksiz panik yapılmaması konusunda uyarılarda bulundu.

Açıklamalarda bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, KKKA Hastalığı'nın hem bölgenin hem de Türkiye'nin bir sağlık sorunu olduğunu hatırlattı.

Sağlık Bakanlığı'nın konunun üzerinde titizlikle durduğunu ve geçtiğimiz hafta Perşembe günü Ankara'da geniş katılımlı bir KKKA Danışma Kurulu toplantısı düzenlediğini kaydeden Prof. Dr. İftihar Köksal "KKKA Danışma Kurulu'nun üyesi olarak bende toplantıya katıldım.

Sağlık Bakanımız da toplantımıza katıldı. Türkiye'de mevcut durum, hastalığın yoğun olarak görüldüğü iller ve alınacak önlemler olarak özetleyebileceğim başlıklar altında yaklaşık 7 saat süren bir toplantı yapıldı. Hastalık sadece tıp hekimlerini ilgilendirmemektedir, Sağlık Bakanlığı'nı da tek başına ilgilendirmemektedir. Geniş bir boyutu vardır.

Çünkü tarım ayağı var Tarım ve Köy İşleri'ni ilgilendirmekte, yine hayvan ayağı var bu bağlamda aynı şekilde orman ayağı var, Orman Bakanlığı'nı ilgilendirmekte ve Çevre Bakanlığı'nı ilgilendirmektedir" dedi.

Öncelikli olarak basın mensuplarının da dikkat etmesi gereken konular olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köksal "Gereksiz bir paniğe neden olmamak bu hastalığın en önemli halk ayaklarından birini oluşturmaktadır. Sonuç itibariyle Kırım Kongo Ateşi Türkiye'de mevcut olan bir hastalıktır.

Biz bu hastalıktan korkmak panik yapmak değil de nasıl korunacağını öğrenmek, biz hekimler olarak nasıl tedavi edilebileceğinin gündeme gelebilmesi gibi faktörler daha çok ön plandadır, paniğin çok çok ötesindedir. Bir kere ülkemizde hastalık tüm Türkiye sathına yayılmış durumda filan değil. Hastalığın yoğun olarak görüldüğü bölgeler artık netleşti. Çoruh Vadisi, Kelkit Vadisi ve Kızılırmak Vadisi hastalığın ana görüldüğü yerler. Tabi bu vadilere kenarı olan, kıyısı olan şehirlerde risk altındaki şehirler. Burada tabiki özellikle bu bağlamda risk oluşturan şehir sayısı 15 civarında. Aslında bu hastalık kırsal kesimlerin hastalığı. Şehir merkezinde görülen vaka sayısının oranı yüzde 2'nin altında. Kırsal kesimde görülen vakalar ise yüzde 90'ların üzerinde. Dolayısıyla kent merkezinde yaşayan vatandaşların panik yapmasına gerek yok" diye konuştu.

"ŞEHİR MERKEZLERİNDE YAŞAYAN İNSANLARIN PANİK YAPMASINA GEREK YOK"

Prof. Dr. İftihar Köksal, kenelerin esas olarak toprakta yaşayan canlılar olduğunu hatırlatarak "Bahar aylarının gelmesi ile aktifleşerek toprağın derinliklerinden yer yüzüne çıkarak kendileri için bu aç keneler beslenmek için bir konak aramaktalar. Bu konaklar genellikle araziye çıkan kırsal kesimde hayvancılığın yaygın olduğu bölgelerde etrafa çıkan hayvanlar olmaktadır. Kene ilk fark ettiği canlının üzerine tutunarak kan emmeye başlar. Eğer bu yeni çıkmış kene orada gezinen bir insana karşılaşırsa tabi ki onun içinde bir risk vardır" şeklinde konuştu.

"Kene Türkiye'nin her yerinde var" diyen Prof. Dr. İftihar Köksal "Kenelerin bir sürü çeşidi var. Ama bu hastalığın yayılmasında esas neden olan Hyelomma cinsi keneler, İstanbul'da falan yok. Dolayısıyla tabi keneler ısırabilir, başka böcekler de ısırabilir ama bunlar Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsünün taşıyıcısı değiller. Bu nedenle vatandaşların panik olmaması lazım. Tabi piknikte yapacaklar, bahçelere gidecekler sonuçta bahar geliyor. Biz mesela Trabzon'da bir kış vakası gördük. Türkiye'nin ilk vakasıydı. Ancak bunun sebebi şu, Trabzon'da bu keneler olduğu için değil. Kurban Bayramı sırasında buraya doğu illerinden hayvancılığın yaygın olduğu KKKA Hastalığı'nın görüldüğü yerlerde gelen hayvanlarla, belki de onların otlarıyla geldi, bunu da bilmiyoruz. Çünkü kışın keneler aktif değil. Yoksa bizim Trabzon, Rize, Giresun kent merkezlerinde gördüğümüz yerli vaka kesinlikle yok. Kesinlikle biz vakaları kırsal kesimlerde görüyoruz. Onun için kent merkezlerinde yaşayan insanların panik olmaması lazım" açıklamasını yaptı.

"HASTALIK ARTIK NET OLARAK BİLİNİYOR"

Hastalık artık net olarak bilindiğini, oluştuğu yerler ve coğrafik dağılımının da tespit edildiğini hatırlatan Prof. Dr. Köksal, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Artık herkes çok bilinçli. Herkesten kastım sadece sağlık personeli değil. Tarım ve Köy İşleri, Çevre Bakanlığı, Orman Bakanlığı ve bu işlerle ilgili kişiler son derece bilinçliler. Ankara'da yaptığımız son toplantıda bir takım kararlar alındı. Ülke kaynaklarını daha etkili bir şekilde kullanacak önlemler alındı. Çok akıllı bir yaklaşım var aslında. Bu yaklaşımlardan birkaç önemlisini söyleyecek olursak, bunlardan birisi eğitim çalışmaları, bu işin en önemli kısmını oluşturmakta. Herkesi bilinçlendirmek yanlış bilgilendirmeden de bilgi kirliliğinden de uzak tutmak yapılacak şeylerin başında. Bunun için Sağlık Bakanlığı binlerce broşür bastırmış durumda. Halkın anlayacağı şekilde, halkı uyaran, bu hastalıktan korunmamın nasıl mümkün olduğu, özellikle kırsal kesimde çalışanlar için alınacak önlemlerin sıralandığı, kent merkezlerinde yaşayan insanlarında çocuklarında panik olmayacağı bilgileri içeren broşürlerin hazırlanması.

Biraz daha detaya inecek olursak örneğin kırsal kesimde yaşayan hayvancılıkla uğraşan kişilerin bu kenelerin yapışmasını önleyici maddeler emdirilmiş ki bakanlık tarafından bunlar dağıtılmakta. Giysiler giymeleri, üzerlerine bu ilaçları sürmeleri, ilaçlamaları. Çünkü bunlar uzun süre yıkamadıktan sonra uzun süre kıyafetlerin üzerinde kalabilmekteler, kişiye de zararı yok. En üstüne bu koruyucu kıyafetleri giyerek hayvanını otlatmaya yada sağmaya gittiği zaman hiç bir şey olmayacak. Kırsal alanda dolaştığı zaman yada piknik amaçlı araştırma amaçlı gidildiği zaman yine pantolon paçalarının çorap içine sokulması, uzun kollu kıyafet giyilmesi gibi alınacak basit önlemler. Bunları kırsal kesim için söylüyorum, altını çizerek belirtiyorum kent merkezlerinde bu tip önlemleri almaya gerek yok. Bunun dışında yapılabilecek önlemler olarak baktığımız zaman geçen sene basında yoğun bir şekilde izledik. Park ve bahçelerin ilaçlanması şimdi böyle bir şey yok. Park ve bahçelerin ilaçlanmasını bir takım zararları da var. O nedenle özellikle kent merkezlerinde öyle park ve bahçelerin kenelere karşı ilaçlanması gibi bir önlemin bu sene yapılmaması lehine bir görüş var."

"VAKALARIN YÖNETİMİ ÖNEMLİ"

Park ve bahçelerin ilaçlanması yerine kırsalda hayvanların ilaçlanmasının daha etkili bir çalışma olacağını kaydeden Köksal "Çünkü mademki hayvanlar aracılığı ile bu taşınıyor, o zaman büyük baş hayvanların ilaçlanması lazım. Bunların ilaçlanması, ilaçlı havuzlardan geçirilmesi hayvanların üzerindeki kenelerin azalmasını sağlayacak dolayısıyla hastalık bulaşma riskini ve yayılma riski de düşecektir. Vakaların yönetimi de çok önemli. Hastaların nereden çıktığı, vakaların nerede olduğu ve oraya yoğun önlemlerin alınması gerekir. Hastalığı baştan kurutmak gibi önlemlerin alınması lazım.

Bunları yaparken daha ekonomik, daha etkili bir yol izlenmeli. Bunun dışında tabi halk eğitimi tarım sektörüyle hayvancılıkla uğraşan kişilere yapılacak eğitimlerin yanı sıra biz hekimler açısından yapılacak önlemler bakımından da hekim eğitim programları, önemli. Biz bunu yoğun olarak yapıyoruz. Bunun yanı sıra Sağlık Bakanlığı ve Hıfzısıhha ortaklaşa yürüttüğü bir takım çalışmalar var. Onlar çok güzel, çok övünç duyulacak çalışmalar. Çünkü KKKA Hastalığı'nın tedavisine yönelik bir takım önlemler var. Tanısına yönelik bir takım çalışmalar var. Tanı bakımından biz şu anda biz ülkemizde Refik Saydam Hıfzı Sıhha Enstitüsü'nde gelişmiş teknolojilerle hızlı bir şekilde tanı koyma şansına sahibiz. Tedavi olarak hastalığın zaten spesifik tedavisi yok. Ama bu arada hastalığı geçirmiş olan kişilerden sağlanacak serumlar ve hazırlanacak aşılar ile bu hastalığın geleceği yönünden gerçekten ümit verici çalışmalar yapılıyor" dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.