Uyku apnesi öldürebilir
Uyku bozukluğu olan kişilerin zamanında tedavi olmamaları ve tedaviyi geciktirmeleri ile birlikte çıkan komplikasyonların hastayı ölüme kadar götürebiliyor...
Acıbadem Kayseri Hastanesi Uyku Bozuklukları Merkezi Sorumlusu Nörolog Prof. Dr. Murat Aksu, uyku bozukluklarının en az kalp rahatsızlığı kadar ciddi bir rahatsızlık türü olduğunu belirterek, zamanında tedavi edilemezse kişinin uyku esnasında hayatını kaybedebileceğini söyledi.
Açıklamalarda bulunan Nörolog Prof. Dr. Murat Aksu, uyku bozukluğu olan kişilerin zamanında tedavi olmamaları ve tedaviyi geciktirmeleri ile birlikte çıkan komplikasyonların hastayı ölüme kadar götürebileceğini belirtti.
Uyku esnasında yeterli oksijen alamayan organlardan başta beyinin iflas edebileceği ölümlerin meydana gelebileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Aksu, "Uyku bozukluğu her iki kişiden birinde görülebilir. Aslında her iki kişiden birinin yaşamının bir döneminde uyku problemi olduğunu düşünürsek, her iki yanıtı da eşit sıklıkta duyabileceğimiz ortada. Uyku bozukluğunu birçok kişi az uyumak ya da uyuyamamak olarak kabul ediyor. Uyku problemi yaşayanların yüzde 10-20'sinde kronikleşme ortaya çıkıyor.
Uyku bozukluğunun temelinde yatan nedenler basitten başlayarak çok daha karışık olanlara kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Çözümlenemeyen gündelik yaşam sorunları, psikiyatrik bozukluklar, yaşlılık ve kullanılan ilaçlar uykusuzlukta etkili oluyor. Uykuya dalma, uykuyu sürdürme ve sonlandırmayla ilişkili durumlara bağlı olarak uykunun dinlendirici ve sağlıklı olmamasına, bunun sonucunda gündüz uyanıklık zamanının sağlıksız geçirilmesine neden olan tüm rahatsızlıklar ve horlama, nefes durması, uyurgezerlik gibi uyku sırasında ortaya çıkan normal dışı tüm durumlar, uyku bozuklukları olarak tanımlanabilir" dedi.
"UYKU BOYUNCA HASTANIN UYKUSU DEĞERLENDİRİLİYOR"
Uyku bozuklukları merkezlerinin uyku hastalıklarının tedavisinde önemli bir görev yaptığının altını çizen Prof. Dr. Aksu, "Hastalar bu merkezlere gelip bir gece kalıyor. Burada çeşitli testlerden geçiriliyor. Uyku bozuklukları merkezlerinde hastanın beyin dalgaları, göz hareketleri, kalp elektrosu, uykuda burundan ve ağızdan nefes akımı, göğüs, karın ve bacak hareketleri, kan-oksijen seviyeleri izleniyor.
Bir gece boyunca uyku bozuklukları merkezinde kalan hastanın, normal uyku saati geldiğinde uyuması ve ertesi sabah kendi saatinde kalkması isteniyor. Gece boyunca hasta hakkında toplanan bilgiler değerlendiriliyor. Hasta hangi uyku evrelerinden geçmiş; tam uykuya, rüya uykusuna ne zaman girmiş; uyku kalitesi nasıl; uykuda nefesi kaç kere, kaç saniye, hangi pozisyonda durdu gibi soruların cevabı inceleniyor. Gece uykusu çalışması, bazı uyku hastalıklarının tanısında yeterli olmayabiliyor. Bu durumda "multiple sleep latency" yani gündüz uyku testi yapılması gerekiyor. Bu test sırasında hastanın 2 saat aralarla toplam 5 kez şekerleme uykusuna dalması isteniliyor. Tanı konulduktan sonra uyku bozukluğunun tipine göre tedavi planlanıyor. Geçici ve kısa süreli uykusuzluklarda, tedavi yaklaşımı farklılık gösteriyor. Geçici ve kısa süreli uykusuzluklar hipnotik ilaçlar ve davranışsal tekniklerin uygulanması ile düzeltilebiliyor" dedi.
"HASTALIKTA TEDAVİ ÇOK YÖNLÜ YAPILABİLİR"
Kulak-burun-boğaz, nöroloji, psikiyatri, göğüs hastalıkları ve iç hastalıkları bilim dallarından biri ya da birkaçını ilgilendiren uyku bozukluklarına çok yönlü bir yaklaşımın yapılabildiği yerler olduğunun altını çizen Prof. Dr. Aksu, "Gerektiğinde hasta bu bilim dallarından birine yönlendirilerek tedavisi sağlanır. Uyku-apne hastalığından uyku bozuklukları merkezi, kulak burun boğaz bilim dalı ile yakın iletişim içinde çalışır. Tedavide geniz, yumuşak damak, dil kökü gibi üst solunum yolları üzerinde bulunan anatomik bozuklukların cerrahi yöntemlerle düzeltilmesi, ağız içi araçların kullanılması ya da basınçlı hava üfleyen maskelerin kullanılması öneriliyor. Uykuda görülen konuşma, yürüme ve anormal davranışların epilepsi nöbetlerinden ayırt edilebilmesi için poligrafik uyku vazgeçilmez bir incelemedir. Epilepsi tanısı konulmuş ama tedaviye iyi yanıt alınamamış hastalarda da uykuda EEG incelemesi yapılması daha iyi bir tanı ve tedavi yaklaşımı sağlar" diye konuştu.
Açıklamalarda bulunan Nörolog Prof. Dr. Murat Aksu, uyku bozukluğu olan kişilerin zamanında tedavi olmamaları ve tedaviyi geciktirmeleri ile birlikte çıkan komplikasyonların hastayı ölüme kadar götürebileceğini belirtti.
Uyku esnasında yeterli oksijen alamayan organlardan başta beyinin iflas edebileceği ölümlerin meydana gelebileceğine vurgu yapan Prof. Dr. Aksu, "Uyku bozukluğu her iki kişiden birinde görülebilir. Aslında her iki kişiden birinin yaşamının bir döneminde uyku problemi olduğunu düşünürsek, her iki yanıtı da eşit sıklıkta duyabileceğimiz ortada. Uyku bozukluğunu birçok kişi az uyumak ya da uyuyamamak olarak kabul ediyor. Uyku problemi yaşayanların yüzde 10-20'sinde kronikleşme ortaya çıkıyor.
Uyku bozukluğunun temelinde yatan nedenler basitten başlayarak çok daha karışık olanlara kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Çözümlenemeyen gündelik yaşam sorunları, psikiyatrik bozukluklar, yaşlılık ve kullanılan ilaçlar uykusuzlukta etkili oluyor. Uykuya dalma, uykuyu sürdürme ve sonlandırmayla ilişkili durumlara bağlı olarak uykunun dinlendirici ve sağlıklı olmamasına, bunun sonucunda gündüz uyanıklık zamanının sağlıksız geçirilmesine neden olan tüm rahatsızlıklar ve horlama, nefes durması, uyurgezerlik gibi uyku sırasında ortaya çıkan normal dışı tüm durumlar, uyku bozuklukları olarak tanımlanabilir" dedi.
"UYKU BOYUNCA HASTANIN UYKUSU DEĞERLENDİRİLİYOR"
Uyku bozuklukları merkezlerinin uyku hastalıklarının tedavisinde önemli bir görev yaptığının altını çizen Prof. Dr. Aksu, "Hastalar bu merkezlere gelip bir gece kalıyor. Burada çeşitli testlerden geçiriliyor. Uyku bozuklukları merkezlerinde hastanın beyin dalgaları, göz hareketleri, kalp elektrosu, uykuda burundan ve ağızdan nefes akımı, göğüs, karın ve bacak hareketleri, kan-oksijen seviyeleri izleniyor.
Bir gece boyunca uyku bozuklukları merkezinde kalan hastanın, normal uyku saati geldiğinde uyuması ve ertesi sabah kendi saatinde kalkması isteniyor. Gece boyunca hasta hakkında toplanan bilgiler değerlendiriliyor. Hasta hangi uyku evrelerinden geçmiş; tam uykuya, rüya uykusuna ne zaman girmiş; uyku kalitesi nasıl; uykuda nefesi kaç kere, kaç saniye, hangi pozisyonda durdu gibi soruların cevabı inceleniyor. Gece uykusu çalışması, bazı uyku hastalıklarının tanısında yeterli olmayabiliyor. Bu durumda "multiple sleep latency" yani gündüz uyku testi yapılması gerekiyor. Bu test sırasında hastanın 2 saat aralarla toplam 5 kez şekerleme uykusuna dalması isteniliyor. Tanı konulduktan sonra uyku bozukluğunun tipine göre tedavi planlanıyor. Geçici ve kısa süreli uykusuzluklarda, tedavi yaklaşımı farklılık gösteriyor. Geçici ve kısa süreli uykusuzluklar hipnotik ilaçlar ve davranışsal tekniklerin uygulanması ile düzeltilebiliyor" dedi.
"HASTALIKTA TEDAVİ ÇOK YÖNLÜ YAPILABİLİR"
Kulak-burun-boğaz, nöroloji, psikiyatri, göğüs hastalıkları ve iç hastalıkları bilim dallarından biri ya da birkaçını ilgilendiren uyku bozukluklarına çok yönlü bir yaklaşımın yapılabildiği yerler olduğunun altını çizen Prof. Dr. Aksu, "Gerektiğinde hasta bu bilim dallarından birine yönlendirilerek tedavisi sağlanır. Uyku-apne hastalığından uyku bozuklukları merkezi, kulak burun boğaz bilim dalı ile yakın iletişim içinde çalışır. Tedavide geniz, yumuşak damak, dil kökü gibi üst solunum yolları üzerinde bulunan anatomik bozuklukların cerrahi yöntemlerle düzeltilmesi, ağız içi araçların kullanılması ya da basınçlı hava üfleyen maskelerin kullanılması öneriliyor. Uykuda görülen konuşma, yürüme ve anormal davranışların epilepsi nöbetlerinden ayırt edilebilmesi için poligrafik uyku vazgeçilmez bir incelemedir. Epilepsi tanısı konulmuş ama tedaviye iyi yanıt alınamamış hastalarda da uykuda EEG incelemesi yapılması daha iyi bir tanı ve tedavi yaklaşımı sağlar" diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.