DEMOKRASİ GELİYOOOR

 

   [email protected]

Demokrasi getireceklermiş(!)

  Nereye nereye?

  Heyecanlanmayın, sakin olun biraz. Bize değil elbette; çünkü bizde ondan çoook var(!)

   Kim getirecekmiş?

   Sömürgecilikle, asırlardır mazlum halkların iliklerini emen egemen güçler, emperyal ülkeler… ABD, Fransa, İngiltere, İtalya ve diğerleri…

   Kime getireceklermiş?

            Sömürgecilikle, asırlardır iliklerini, damarlarındaki kanlarını emdikleri Arap halklarına… Şimdilik onlara! Demokrasi getirme işi kolay mı? Sırasıyla, parasıyla…

            Siyasi kuklalar, Emperyalizme uşaklık yapanlar sümük mendili gibidir. Kullandıkça kirlenirler, kirlendikçe halklarına zulmederler, çevreye zarar vermeye başlarlar. Zararları, iplerini ellerinde tutanlara kadar uzanıp, yeterince hizmet edemeyince, sonları her yerde lânetlenmektir, yok edilmektir… Kirli mendilin çöpe atıldığı, zararlı atıkların yok edildiği gibi!

            Arap dünyasındaki halk ayaklanmalarını Demokrasi talebi veya mevcut sisteme ve yöneticilerine başkaldırı olarak yorumlamak, sebepleri ve olayları yeterince açıklamıyor. Emperyalist ideoloji ve yaptırımlar bir taşla bir-iki değil, sürüyle kuş vurmanın peşinde.

            Vurmayı hesap ettikleri kuşlar:

            1-Güya, bu ülke halkları için ‘Demokrasi istiyorlar’ görüntüsü veriyorlar(!)

            2-Despot yönetim ve yöneticilerin ezdiği bu halkları ‘ezilmekten kurtarıyoruz’ kanaatini yerleştirmeye çalışıyorlar(!)

            3-Halkların, sömürgeciliğe karşı oluşan hınçlarını başka yöne kanalize ediyorlar.

            4-İsteklerini tam karşılayamayan (kendilerince beceriksiz) yerel yöneticilerden kurtuluyorlar.

            5-Silâh tekellerine yeni pazarlar açıyorlar.

            6-Yıkılan ülkelerde fiziksel yeniden yapılandırılmada aslan payının kendi şirketlerine verilmesini sağlamak istiyorlar.

            7- Siyasal ve ekonomik egemenlikleri altında tuttukları ülkelerin, yer altı zenginliklerini daha kolay yutabilecekleri yeni antlaşmaların peşinde koşuyorlar.  

            8-Kendilerine her türlü avantajı sağlayacak askeri, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel antlaşmalar imzalatacaklar… Ve ödül (!) olarak bu ülkelere, yüz binlerce ölünün, yüz binlerce sakatın ve milyonlarca aç ve yoksul insanın üzerine bindirilmiş ‘sahte Demokrasi’(!) getirecekler.

            Petrol zengini Arap ülkelerinde paketlenmiş, markalanmış Demokrasi(!) eliyle petrol tüketildikten sonra, sıra Dünya’nın gelecekteki enerji umudu olan Bor madeninin paylaşılmasına gelecek.   

   Dünya bor varlığının yarıdan fazlası ülkemizde bulunuyor. Bor madenlerinin işletilmesi konusunda kıyısından köşesinden tırtıklamalar, dürtüklemeler başladı bile. Şayet Türkiye kendi gücü ve aklıyla bor madenlerinin kullanımının plânlamasını yapmazsa, sorunlarının çözümü doğrultusunda yalpalamadan yürümezse, emperyal güç ortaklarının bor konusundaki iştahlarını, ağız sulanmalarını engellemekte güçlük çekebilir; bize de, petrol kuyuları nedeniyle değil, bor ocakları yüzünden Demokrasi(!) gelebilir…

            Peki, bizde Demokrasi var mı yok mu? ‘Var’ diyenler lütfen tarif etsinler de, yalan yanlış uygulamalara Demokrasi demeyelim bari.           

            Demokrasi, halkın yönetime doğrudan veya dolaylı katılımı olduğuna göre, sokaktaki halktan biri, ‘ben yönetime katılıyorum’ diye parmak kaldırsın da, Demokrasiyi görelim.

            Yakında genel seçimlere gideceğiz. Normalde bizi yönetenleri kendimizin belirlemesi ve seçmesi gerekmez mi? Gerekir. Ama heyhat! Nerdee!  Sandığa giderek, güya özgürce, demokratik tercihimizi yapıp, bizi yönetecekleri seçeceğiz. Koskoca bir aldatmaca… Seçim gününe kadar bizi yöneteceklerin büyük bir bölümü birilerince belirlenecek ve bizlerin önüne dayatılacak. İster ye, ister yeme!

            Ha emperyalist güçlerce Irak’a getirilen ve Arap ülkelerine getirilmek istenen kanlı muhteşem demokrasi(!), ha bizim yerli siyaset egemenlerimizce ülke insanına reva gördükleri asılsız demokrasi. Partilere kayıtlı, hakları ellerinden alınan üyeler. Halkları yok sayan ilkel aldatmacalar, kaba davranmalar…

            İkisi arasında boşuna fark aramayın. İkisinde de amaç, halkların şu veya bu şekilde sömürülerek, zulüm ve dalavere üzerine kurulan egemenliklerin devam etmesidir…

            Halk sömürüldükten sonra, sömürgenler yerli olmuş, yabancı olmuş ne farkı var ki? Emperyalistlerin işgal ettikleri, kan döktükleri, medeniyetleri yok ettikleri ülkelere reva gördükleri sistem, bizde de iradesi elinden alınmış seçmenle yapılan sözde seçimlerin yapılıyor olması ve bunu halka dayatmak demokrasi ise; halk iradesini yansıtmayan ‘Demokrasi’ yutturmaca sının canı cehenneme…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.