Doç. Dr. Birol ERTAN

Doç. Dr. Birol ERTAN

COVİD-19 ve GELECEK

21’inci yüzyıldan çok büyük beklentilerimiz vardı. Dünya barışı başta olmak üzere ekonomik gelişmenin nimetlerinden geniş kitlelerin yararlanması, bilim ve teknolojide yeni atılımlar, çalışma sürelerinin azaltılması, sosyal devletlerin çoğalması, yoksulluğun azaltılması, eğitim kalitesinin yükselmesi ve uzayın keşfi gibi büyük beklentiler içindeydik. Sonuçta ilk çeyrek bitmeden payımıza salgın bir hastalık düştü: COVID-19!

Yeni tip koronavirüs olarak bildiğimiz COVID-19 salgını ile dünyanın her yerinde toplumları ve ülkeleri sarsan bir süreç yaşıyoruz. Bu süreci ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri başta olmak üzere ayrımsız bütün gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler yaşıyor. Bu yazı kaleme alınırken virüs salgınında enfekte olmuş (virüsten kaynaklanan hastalığa yakalanmış) yaklaşık 4,1 milyon insan bulunmaktaydı ve bunlardan 280 bininden fazlası yaşamını yitirmiş durumdaydı.(https://www.worldometers.info/coronavirus/)

Bu tür salgın hastalıklarda virüs yayılımının birinci ve devam eden dalgaları olduğu gibi, virüsün mutasyon geçirerek yeni biçimlere dönüşmesi söz konusu olabilmektedir. Dünyayı sarsan bu salgının şimdiden dünyanın sosyal, ekonomik ve siyasi yaşamını sarsıcı bir biçimde etkilediği görülüyor. Bu konudaki komplo teorilerine ayrı bir yazıda yer verip değerlendirme yapabiliriz. Bu yazı, bir başlangıç yazısı olarak salgın sonrası dünyayı bekleyen gelecek konusunda çerçeve bir değerlendirme olacak.

Salgın hastalığın en büyük etkisi, dünya ekonomisi üzerinde olacaktır. Şimdiden dünya ekonomisinin büyük bir krizin içine sürüklendiği açıktır. ABD Merkez Bankası tarafından basılan 2 trilyon dolardan çok kâğıt para ile salgından etkilenen ülkelerde yaşanan ani üretim düşüşünün krizi daha tehlikeli boyutlara taşıması kaçınılmazdır. Küresel ekonomide yaşanacak temel etki; ihracatın azalması, üretimin düşmesi, bazı sektörlerin yok olma ve gerileme sürecine girmesi ile birçok ülkede negatif ekonomik gelişme ve sonuçta büyük küresel buhran olacaktır. Her küresel krizin sonunda yeni dünya savaşlarının yaşanması gerçeğinden hareketle gelecek için küresel bir çatışma ve yeni savaş dönemi tahmini yapmak tutarlı bir öngörüdür.

Ekonomiyi ilgilendiren diğer değişimler; tüketim kalıplarının değişmesi sonucu bazı sektörlerin gerilemesi, bazı sektörlerin güçlenmesi ve bu kapsamda birçok işletmenin ortadan kalkması sonucunun yaşanacak olmasıdır. Tarım-gıda ve tıbbi malzeme sektörleri güçlenirken hizmet sektöründeki birçok alanda gerilemeler ve kapanmalar yaşanacaktır. Bu durum, ciddi bir işsizlik ve iflası beraberinde getirecektir. Bu gelişmelerden etkilenecek sektörlerin başında alışveriş merkezleri, spor salonları, toplu etkinliklere dayalı sanat ve kültür gibi sektörler olacaktır. Böylesi bir süreçte ülkelerde ve küresel çapta ekonomi yeniden şekillenecektir. Bu şekillenmenin yıkıcı ve trajik sonuçlarını yaşayacağız.

Salgının en önemli etkisi ekonomik kriz olacaktır olmasına ancak daha derin krizler yaratacak yönleri de olacaktır. İnsanların, toplumların ve ülkelerin toplumsal yaşamında da derin değişimler beklemeliyiz. İnsanların birbirine kuşkularının artması, devletlerin acizliği, sağlık sistemlerinin yetersizliği, siyasi liderlerin tutarsızlığı ve etkisizliği, kurumsal yapıların olan bitene seyirci kalması karşısında insan davranış ve duygularında ciddi değişimler beklemeliyiz. Bu süreçte devletler ve kurumlara duyulan güven azalacağı gibi bireylerin gelecek endişeleri de artacaktır. Bunun sonucu olarak kitlelerin yönetilmesi klasik yöntemler ile çok daha zor olacak ve devletler-kurumlar tarafından yetersizlikler ortaya çıkacaktır. Bu durumun otoriterleşme eğilimlerini artıracağı öngörülebilir. Bu konuya ileride değineceğim.

Salgın ile etkilenen diğer alan da uluslararası örgütler olacaktır. Başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere salgında etkisiz kalan Birleşmiş Milletler ve IMF gibi uluslararası, AB gibi bölgesel örgütler süreçten yara alarak çıkacaktır. Bu uluslararası ve bölgesel örgütler/kurumlar yeniden yapılanmazlarsa, zaman içinde etkileri azalıp yok olmaya yüz tutacaktır.

Salgının diğer sonucu ise, son dönemde popüler olan ‘Homo Sapiens’ ve ‘Homo Deus’ kitaplarının yazarı Yuval Noah Harari’nin iddia ettiği gibi otoriter yönetimlerin artacağı ve dolayısıyla demokratik rejimlerin yara alacağıdır. Gerçekten de salgın sürecinde iktidarların eline geçen fırsatlar, kırılgan rejimlerde demokratik yapıdan otoriter yönetimlere geçiş için fırsatlar yaratmıştır. Bu fırsatı kaçırmayacak yönetimlerin olacağı şimdiden açık biçimde görülmektedir. 

21’inci yüzyılın ilk çeyreği bitmeden dünyayı sarsan bir salgın hastalık kâbusu yaşıyoruz ve bu kâbus gelecekte ekonomik, sosyal ve siyasi alanda yeni kâbuslara kapı aralayacak gibi görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar