Abdullah AYDIN
HAYALDİ, GERÇEK OLDU
HAYALDİ, GERÇEK OLDU
Ülkemizde seçim süreçleri, aslında, hayallerin gerçeklerden en fazla uzaklaştığı dönemlerdir. Diğer zamanlarda sözü dahi edilmeyen konular, seçim sandıklarının vazgeçilmez maymuncukları gibidir… Bu uzaklaşmanın temel nedenlerinden ilki, seçmen kitlemizin sorgulayıcı olmaması, geçmişi çabuk unutmasıdır. İkinci temel neden, siyasi tercihlerimizin sosyolojik ve gerçekçi dayanaklardan yoksun oluşu, estirilen kitlesel rüzgâra göre yön değiştirmesidir. Seçmen tercihleri konusunda bir başka topal yanımız, yarım asrı aşkın zamandır aynı kanalda oy kullanma eğilimimizdir. Bu eğilimimizde dinsel yönlendirmelerin ve şartlanmaların etkisi tahminlerin üzerindedir. Üstelik bu yönlendirme, çoğu kez korkutucu ve baskıcı özellikler taşımaktadır. Haziran seçimleri propagandalarında, partilerimiz vaatler konusunda hayli cömert davranıyorlar. Ancak partilerimizin çoğunun vaatler bildirisindeki sorunların çözümlenmesi için, öncelik ve zaman plânlaması olmadığı gibi, konular hakkında en basit ön çalışma bile yok. Partilerimizin seçim sloganları içinde, Türkiye’yi en net yansıtanı iktidar partisi AKP’nin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın resmi eşliğinde sunduğu “Hayaldi, gerçek oldu” sloganıdır. Ülkemizin uzun yıllardır yaşadığı siyasi ortamı ve siyasi uygulamaları dikkate alarak, bu sloganı “Gerçekti, hayal oldu” olarak da okuyabiliriz. İki söylemi birlikte değerlendirirsek, ülkeyi yönetenleri, uygulamaları ve siyasetin ne yapıp ne yapamadığını daha gerçekçi bir çizgide değerlendirebiliriz. Başbakan ve AKP’nin ‘Hayaldi, gerçek oldu’ söylemini bir kenara bırakalım, biz yaşadığımız hayal ve gerçekleri sınıflandırmadan sıralamaya çalışalım: -Başkalarının özel hayatına gizlice girmek ve onu deşifre etmek suç ve ayıptı; Şimdi birilerine verilmiş görev ve gerçek oldu. -Tarikatların siyasete ve yönetimlere müdahalesi yasak ve suçtu; Şimdi dışarıdan yöneticilere direktif vermek gerçek oldu. -Her türlü sınavda kopya çekmek, şifrelemek yasak ve suçtu; Şimdi bizim adamlara(!) şifre ile kopya vermek gerçek oldu. -Emirle insanların tutuklanması hukuk dışı sayılırdı; Şimdi bize(!) muhalif olanları, suçunu dahi bildirmeden tutuklayarak, aylarca yıllarca zindanlara tıkmak gerçek oldu. -Yirmi yaşındaki çocukların bisiklet almaları bile hayaldi; Şimdi Gemi almak gerçek oldu. -Yirmi beş yaşındakiler Holdingin kapısından bile geçemezdi; Şimdi Holding yöneticisi olmaları gerçek oldu. -Molotof kokteyline el sürmek bile yasak iken; Şimdi imal etmek ve rastladığın her yere atıp yakmak gerçek oldu. -Yargı kendi içinde bağımsızdı ve Türk milleti adına karar alırdı; Şimdi yargıda ‘benim hâkimlerimin’ varlığı gerçek oldu. -Bu ulusun, en yoksul dönemlerinde alın teri ile yaptırdığı, ekonomi ve sanayi işletmeleri istihdam ve yaşamın sigortası sayılırdı; Şimdi onları yerli ve yabancı sermayedarlara peşkeş çekmek gerçek oldu. -Türkiye’nin birliği ve bölünmezliği hepimiz için kutsal sayılırdı; Şimdi Türkiye’yi bölmeye çalışmak moda ve gerçek oldu. -Sivillerin darbe yapması hayaldi; Şimdi gerçek oldu. -Siyasi rakiplere tuzak ve kumpas kurmak ayıp ve suçtu; Şimdi siyasi rakipleri her türlü diskalifiye etmek gerçek oldu. -Ülkemizde yoksul insanların varlığı yürek sızlatırdı; Şimdi on üç milyon insanın yoksulluğu gerçek oldu. -İşsiz insanların varlığı, toplumu, siyasetçileri, yönetenleri utandırırdı; Şimdi on milyon insanın işsiz dolaşması gerçek oldu. -Geçmişte bütçelerin denkliği hükümetlerin notlarına artı olarak geçerdi; Şimdi bütçelerin yarı yarıya açık vermesi umursanmaz oldu. -Geçmişte dış ticaretin denk olmasına çalışılırdı; Şimdi dış ticaretin yarı yarıya açık vermesi gerçek oldu. -Geçmişte aileler gelir ve giderlerini dengelemeye çalışırlardı; Şimdi bütün ailelerde borçlanmak gerçek oldu. -Türkiye’de İnsan hakları ve hukuk olsun diye hayal ediyorduk; Şimdi insan haklarını ve hukuku yok saymak gerçek oldu. İşte böyle dedem, işte böyle nenem, işte böyle gardaşım, canım bacım. Hal-i pür melalimizi hikâye ettik. Durumumuz, birilerinin kürsülerde nara atarak anlattığı gibi değil. Çözüm aklımızdadır, ellerimizdedir. Başkalarının himmetinde yaşamak züldür, onur kırıcıdır. Aklımız, yaşadıklarımızdan ders çıkarmalıdır. Onurlu, barış içinde bir yaşamın gerçek olması dileğiyle… Oylarımızı başkalarının ikbali için değil, kendi geleceğimiz için kullanalım! |
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.