Abdullah AYDIN
TEYYO EMMİ SİYASETİ
Teyyo Emmi; diğer adıyla Teyyo Pehlivan kim? Anadolu’da, uzun kış gecelerinin aranan tiplerinden ve çoğu köy ve kasabada da rastlayabileceğimiz güldürü ustalarından biridir diyebiliriz.
Erzurum Pasinler ilçesi doğumlu olup, 1913-1999 yılları arasında yaşamış. Ülkemizdeki Tarihsel ve kültürel çoğu değerin gizli kaldığı gibi, Teyyo Emmi de uzun yıllar yöresel kalmıştır. Görsel yayın organlarının yaygınlaşması ile ekranlardan da olsa, güldürü ve zihinsel haz dünyamıza giren Teyyo Emmi’yi böylece tanıdık.
Teyyo Emmi:
Açıyor telefonu ABD Başkanına ve basıyor fırçayı. Derhal Afganistan’dan, Irak’tan askerlerinin çekilmesini ve yıkılan ülkelerin onarılmasını istiyor. Çaresiz kalan ABD Başkanı ne yapsın; telefonda bile el etek öpmeye çalışıyor ve çaresiz kalıp, Teyyo Emmi’ye, “emrin baş üstüne” diyor…
Muhammed Ali, şaşaalı yıllarında dövüşecek boksör bulamıyor. Bunu duyan Teyyo Emmi, Muhammed Ali’ye rakip oluyor. Bir iki ısınma ve deneme raundundan sonra şimşek gibi yumruklar Muhammed Ali’nin yüzünde patladıkça sendeliyor ve ringde yalvararak bağışlanmasını istiyor. Teyyo Emmi’nin yüreği dayanmıyor ve Muhammed Ali’yi affederek maçı noktalıyor…
Ülke yönetiminde zorluk çeken Cumhurbaşkanına, Başbakana, Bakanlara telefonla akıl veriyor, yol gösteriyor, direktifler veriyor…
Ülkeye zarar vermeye çalışan bir alay düşman askerine karşı koyuyor ve hepsini saf dışı bırakıyor…
Düşen uçağı havada yakalayıp, yere sağ salim indiriyor, onlarca yolcunun hayatı kurtuluyor…
Havada kuşlarla, Denizde balıklarla, karada tazılarla yarışıyor…
Tek mermiyle havadaki yüz kuşu birden düşürüyor…
Beş altı pehlivanla birden güreşiyor ve hepsini yere seriyor…
Olimpiyatlarda, birkaç spor dalında rekor dayanmıyor, sayısız altın madalya kazanıyor…
Bıyık altından neden gülüyorsunuz; çok mu atıyor yoksa? Teyyo Emmi’de “ne yalan var ne de hilâf.”
Sayfalar dolusu dertle boğuşan ülkemizde, Teyyo Emmi gibi güldürü ustalarına siyaset sahnemizde bol bol rastlıyoruz. Onlar kimi zaman güldürüyorlar ama daha çok ağlatıyorlar… Bir güldürüp, beş ağlatsalar da, kendimize daha yakın hissettiğimiz, çoğu kez destek verdiğimiz için onlara Teyyo Dayı diyebiliriz…
Teyyo Dayılar anlatıyorlar:
Amerika Başkanının karşısında kaykılıp bacak bacak üstüne atıp oturdum ama bana hiçbir şey diyemedi. BOP Eş Başkanı olmam için bana yalvar yakar oldu. Bende ‘eski dosttur’ deyip, kabul ettim; sevinçten elimi ayağımı öpmeye kalkıştı… Ayıp olur diye elimi öptürmedim tabii ki…
İsrail Cumhurbaşkanı duysun diye, gazeteciye yüksek perdeden bir ‘van münit’ çektim ki görme. Döndüğümde İsrail Cumhurbaşkanı korkudan tir tir titriyordu… Korkak adamlardan hiç haz etmem; hemen toplantıyı terk ettim ve bir daha da gelmeyeceğimi söylediğimde ortalık toz duman oldu ve toplandı dağıldı gitti…
İktidara geldiğimizde, her köşe başında kaç tane dilenci vardı biliyor musunuz? Bilmiyorsunuz tabii. Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin: şimdi ülkemizde hiç dilenciye rastlıyor musunuz? Rastlayamazsınız; çünkü hepsini iş ve aş sahibi yaptık…
İktidara geldiğimizde işsizlikten kırılıyordu millet… İşverenlere, ‘herkes bir kişi alsın’ deyip postayı çekince, baktılar ki pabuç pahalı, hepsi sokaklardan işsiz topladılar. Bizde böylece memleketteki işsizlik sorununu çözmüş olduk…
Memlekette hiç hastalık kaldı mı? Okulsuz, Öğretmensiz öğrenci kaldı mı? İstediğin Doktora gidebilir, istediğin Okulda okuyabilirsin… Oralara ulaşmayı da kolaylaştırdık. Nasıl mı? Bizim partiye kaydol ve bir de oy vereceğine yemin et, yeter de artar bile…
Ekonomimiz o kadar büyüdü ki; İMF’ye bile para verir duruma geldik. Öbür Devlet Başkanlarına : ‘Paranız yoksa gelin istediğiniz kadar verelim’ diyorum. Ah zavallılar; boyunlarını büküp bize nasıl saygılı davranıyorlar, nasıl yaka ilikliyorlar; abi, abi diyerek etrafımda kul köle oluyorlar…
Şu muhalefet de ikide bir cart curt edip duruyor. Yahu senin okkan kaç dirhem? Senin çapın ne? Sen üç keçiyi bile güdemezsin be! Seni çok iyi tanıyor bu millet. Senin dedenin bıyığı Hitlerinkine benzemiyor muydu?..
‘Dört Mehmet öldü diye meclisi toplatmayız’ dedik, toplayabildiler mi, ‘marşı kesin, Cemaat Allahü Ekber diyecek’ dedik de kestirmedik mi?
Ben milli iradeyim! Uyutulmuş milletin yarısı benimle beraber. Höt diyorum döt diyor, zart diyorum zırt diyor! Ey muhalefet: sen de söyletsene bakiim…
İşte böyle anlatıyor Teyyo Dayılar masallarını!
Bir Ulusa yapılan en büyük kötülük, sanal bir dünya yaratıp insanları hayal denizinde yüzdürmek, kitleleri uyutup sorunlarını küllendirmek, çözümsüzlük ve çaresizliğe itmek, İnsanlık ayıbı bir yaşam düzenini cilalayarak şirin göstermek ve kendilerinin de ortak olduğu sömürü düzeninin devamını sağlamaktır…
Bizde de böyle birileri var mı acaba?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.