GünayDın
Limansız,tek deniz kenti " ORDU"
Yıl,1967 Ordu, Valisi Mustafa Karaer, yıl içinde Ordu"da yatırımlar için 35 Milyon TL harcanacağını açıkladı ve "Kalkınan Ordu ideali hızla gerçekleşme yolunda" dedi.
Vali başkanlığında Ankara"ya giden kurul, Başbakan Süleyman Demirel"den liman ve yol gibi alt yapı yatırımları sözü aldı.
Peşinden Ordu"ya gelerek Kapalı Spor Salonunun hizmete açılışında konuşan Enerji Bakanı Rafet Sezgin, "Ordu, ikinci beş yıllık planla havaalanı ve limana mutlaka kavuşacaktır." dedi.
Bu sözlerin üzerinden, bir sene geçmesine rağmen, Ordu havaalanından ve limanından bir ses çıkmayınca, 28 Ağustos 1968 tarihli Ordu sesi gazetesi Ordu limanı diye hayal pilavımı yiyoruz manşeti atarak siyasilere ve yetkilere sesleniyordu.Yıl, 2007, aradan tam 40 sene geçmiş,hala havanda su dövülüyordu, AKP Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, havaalanı ve liman konusunda DLH Genel Müdürlüğü tarafından çok ciddi anlamda teknik bir çalışma yapıldığının altını çizerek, yapılacak çalışmadan sonra elde edilecek verilere göre, Ordu'ya havaalanı ve liman için karar verileceğini beyan etmişti.. Ordu'da son günlerde havaalanı ve liman konusunda çıkan polemiklere yanıt veren AKP'li Fatsa, bu konuları popülizm olduğu için değil, ihtiyaç olursa hayata geçebileceğini söylüyor ve gerek limanla ilgili, gerekse havaalanıyla ilgili Devlet Liman Hava Genel Müdürlüğü ciddi bir çalışma yapıyor. Bu çalışmada, havaalanı ve liman konusunda altyapı ve fizibilite raporları hazırlanıyor.
Maliyetleri hesaplanıyor, yük ve yolcu kapasitesi vb. inceleniyor. Gerçekten çok ciddi bir çalışma bu ve bizde buna destek veriyoruz, teşvik ediyoruz. Bu çalışmalar tamamlanıp rapor haline getirildikten sonra hep beraber göreceğiz, diyordu..
Diğer yandan kamuoyundaki tartışmalarını değerlendiren Ordu Ticaret Borsası Başkanı Nejdet Gürsoy, ise kentin havaalanından önce limana ihtiyacı bulunduğunu ifade ederek, Çarşamba havaalanın Ordu'nun ihtiyacını karşıladığını belirtti. Son dönemde havaalanı ve liman tartışmaları yapıldığına dikkat çeken Nejdet Gürsoy, Ordu'nun en büyük ihtiyacının liman olduğunu belirtti. Halen bir rıhtım ile hizmet veren Ordu limanının yıllık 350-400 milyon dolarlık bir ticaret hacmi bulunduğunu vurgulayan Gürsoy, "Ordu ilini iç kesimlere bağlayan ve adeta aort damarı diyebileceğimiz Dereyolu tamamlanmak üzere. Bu yolun açılmasıyla birlikte ortaya ekonomik ve sosyal yönden farklı bir potansiyel çıkacak. O sebeple hazırlıksız yakalanmamak için liman Ordu iline acil olarak lazım" diyordu.
Uzay çağında yaşadığımız, bu asırda denizle bu kadar iç içe olmasına rağmen mayıs yedisinden başka suyuna ayağını sokmadan, denizinde yüzemeden, ölüp giden ve toprağa defnedilen insanların yaşadığı başka bir yöre bulamazsınız.
Avrupalı kentlerin sanayi atıklarını gemileriyle boşaltarak çöplük haline getirdiği; Karadeniz"in ölü deniz haline gelmesini umursamayan, başka bir toplum göremezsiniz.
Orta ve Doğu Karadeniz"in (Ordu hariç) tüm sahilinin baştanbaşa kaya tahkimatlar ve taş dolgularla, T adı verilen dalga kıranlarla, doldurularak otoban yapılmasını ,alkışlayarak ve bu işi hızla yapan iktidar mensuplarını oylarıyla destek veren başka bir bölge bulamazsınız..
O şirin ve yeşil sahil kasabalarla, hırçın Karadeniz"in arasına giren devasa kaya dolgulu oto yolların zararlarını sorgulamayan, gemilerle denizinde kargo yük taşımacılığı kullanmayıp, oto yollarında tırların ve kamyonların yarattığı her türlü kirliliği, sinesine çeken, başka bir millet bulamazsınız. Biz denizin karşısına geçip, kebap veya börek yer, ayran içeriz, kayığa değil ata binmeyi, denize ağ atmayı değil, silah atmayı yeğleyen bir milletiz.
Çünkü biz Türkler ve bilhassa Karadenizliler denizci ve balıkçı bir millet değiliz, olsa idi durum farklı olurdu, gemi sanayileri ve tersaneler, şilepler, deniz acenteleri, marinalar, yatlar, tekneler, kıyılara doluşurdu. Askeriye bile bir tane ciddi askeri üs, bahriye askeri ve deniz bölüğü bile yok, halbuki, Perşembe ilçesi"ndeki o eski askeri hava radarı limanı ve sosyal tesisleri ile deniz kuvvetleri komutanlığına küçük bir üs olması için adeta kollarını açmış, atıl olarak bekliyordu.
Karadeniz"e yıllar önce gelip, geçen turistik yolcu gemileri bile artık uğramıyordu.
İşte Karadeniz"den ve Karadeniz" in her türlü nimetlerinden istifade etmesini bilmeden sadece suyuna bakmakla,sahilinde yürümekle kaldığımız,Karadeniz"in üzerinden gelen liman gibi cılız talepler de 40- 50 senedir siyasetçilerin , bürokratların ve iş adamlarının biz Ordu"luları pek ciddiye almamasına sebep olmaktadır.
Çevre komşu il ve ilçelerde koro halinde Ordu "dan gelen liman veya havaalanı gibi taleplerimizi karşı tezahüratla bastırak,isteklerimizi sürekli nötralize etmektedirler.
Gözümüzün alabildiğine çarşaf gibi karşımızda duran, devasa Karadeniz"e, arkasını dönen, değerini bilemeden, nimetlerinden istifade etmeden, suyunu el değdirmeden ömür geçiren bizler ne yazık ki denizci olamadık, limanı da hak etmedik, tersaneyi de..
Deniz veya Denizciler deyince biz ancak Münir"in dükkânında dondurma yalamayı anlarız,başka ne anlayacağız ki..Yazık..