Mustafa KÖKSAL
MEMNUN ETMEK ZOR
MEMNUN ETMEK ZOR
Kimse maçtan sonra memnun değil.
Hayret.
Müthiş maç olmuş, rakibini yenip üç puan almışsın, haftayı mutlu geçirmek, deplasmanda Ak hisarı yenmiş Elazığ maçı için hazırlık yapacaksın, bakıyorsun insanlarda karamsarlık, bir inanmazlık …
Bu takım sanki Hz Yusuf misali kör kuyuya atılmışta geçecek bir kervanımı bekliyor kurtulayım diye, yada çıkmaz sokakta mı da çıkış arıyor? Bu takım her şeyin bilincinde, nerde olduğunu da ne yapması gerektiğini de.
Birde Cuper hocaya sallamalar, köşe başı hocalık oyunları, spor dersleri. Bildikleri çok şey varmışta bilmeyen Cuper e ders vermeye hazır öğretmen edası ile ha bire yanlışlardan cümlelerle neyin peşindeler?
Adamın yerinde yerli hoca olsa imiş çoktan gidermiş. Cuper gitmemiş. Her hafta yanlışlardan kitaplar yazmışta falan.
Kulübün yönetimi , başında ise bir başkanı var. Onlarda maçta, tribünde, herkes kadar takıma yakın herkes kadar uzak. Herkes kadar içinde sporun herkes kadarda yok. Neyin ne kadar olduğunu , parayı verenler bunu senden önce görüyor.
Hocada yada sporcuda ise ne yapılacağını da sezon sonu gelince biliyorlar. Ama köşe başlarında yada bir çok yerde bu takıma inanç noktasında karamsar değiller.
“Ben bilirimde, Cuper bilmez. Bu kadar mı yanlış olur. Bu hoca moca değil. Adamın yaptığı kadroya bakın, ne işi var şunun o takımda. Ben olsam…”cümlesi ile uzayıp giden tenkitlere inat, birde baktım ki, Ordu spor bir anda yürek pasına uğratılmanın peşindeler.
Her şeye eyvallah ta, bu takıma benim artık inancım bitti, takıma inanmıyorum dediğin ucube cümle niye, bunu bilerek mi isteyerek mi yada korkarak mı söyledin?
Bilmek istemem, söylenmesini de. Bu takımın önünde maçları alacağı puanları var daha..Küme düşme falan hangi akılda var bu düşünce, inanılır gibi değil…