Yıldız ERİŞ AKATA

Yıldız ERİŞ AKATA

Bizim Çerli Köyünden Gülsüm

Geçenlerde Ordu ya gelirken otobüste birlikte yolculuk etmiştik onunla.Yanında otururken,merhaba iyi yolculuklar dedim.

Şaşkındı birazda çekingen ama gözlerinin içi parladı sevindi. İyi yolculuklar dedi, elindeki yün örgüsünü hemen toparladı,biraz yana çekildi. Herkes sizin gibi selam vermiyor da dedi. Neden diye sordum.

Biz köylüyüz ya beğenmiyorlar herhalde dedi. İstanbul da kardeşinden dönüyormuş. Perşembe Çerlidenmiş. İşlerimde çokdu aklım bağ, bahçede dedi, çekiniyordu sustu. Halbuki ben onunla sohbet etmek istiyordum. Ne iş yapıyorsunuz bağ, bahçede ?

Diye sordum. Çok hevesliydi anlatmaya başladı. Mutluydu kocasıyla, çocuğu olmamıştı,evinin etrafında küçük bir bahçeleri varmış.

Sebze yaparlarmış. İkide ineği varmış çok özlediği şimdi sabaha onu görünce çok sevineceklermiş. Ordu da çarşamba pazarında oğurt, peynir, tereyağı, sebze satarlarmış karı koca, geçinip gidiyorlarmış. Beni evine davet etti. Peynir basmış kaplara,toprağa gömmüş, çok kıymetli peynirmiş. Bana da kışlık peynir verecekmiş.

Hayretler içerisindeydim. Yorulmuyor musun? dedim . Yok yok, niye yorulucum dedi, bu sene düveyide satarsam bulaşık makinesi alacak bey bana daha ne işim olacak dedi. Biraz çekingenliği bitmişti. Onu dinlerken içimden ona hayran olduğumun farkında değildi. Kadınlığı bir makinenin düğmesine basmakla yaşayan,alışverişe, kuaföre, gezmeye vakit yettiremeyen, hanımlara ibret bir hayattı.

Üreten bir kadındı.Tüketmiyordu. Meşakkatten yorulmuyordu. Üstelik çok mutluydu. Konuşurken üstünü başını düzeltiyordu habire. Eşarbını bağlıyordu. Konuşturmak için durmadan soru soruyordum. Peyniri nasıl yapıyorsun? Dedim. O konuşurken benim özümü bana anlatıyordu, farkında değildi. Ürettiğini paraya çeviriyordu, iyi kazanıyordu. Bu Gülsüm tarım bakanı olurdu valla. Memleketin bir karış toprağı boş kalmazdı, değerlendirirdi.

Çiftçilik ve ziraattan çok iyi anlıyordu. Mali krizden hiç haberi yoktu. Onu etkilemiyordu besbelli. Yaz kış bir avuç tohuma bakar diyordu, toprak verir bereketini. İki ineğinden günde 20-30 kg süt alıyormuş. Kadın dediğin yoğurdu hazır alırımıymış,evi bereketi olmazmış.Yoğurt mayalamakta ne varmış. Bu Gülsüme süt ürünleri imalatını vereceksin, bak memleketi nerelere götürür? Kadınlara siyasette yer açmayan, yol vermeyenler bu ülkeye en büyük kötülüğü yapıyorlar. Halbuki Gülsüzlere teslim edeceksin ziraatı, hayvancılığı ve ekonomiyi , bak ne hale geliriz kısa zamanda.

Bahçesinden her şeyi değerlendiriyor, tek bir çöp bile atmıyor, yazın yazlık sebzesi, kışın , kışlık sebzesi, hep oluyordu. Bir çap maydonozda ıspanakta, pırasada,soğanda ne var diyordu.

Tavukların yumurtalarınıda gülük satıyormuş taze taze, bahçeden yolduğu yeşilliği, tavuklara verdin mi taze yumurta alırsın. O da iş mi diyordu.. Ağaçların kuru dallarından kışlık yakacağını çıkartıyordu. Düşününce onun yaptığı işleri gün yetmezdi. İnsan bu kadar güçlü olabilir mi ?

Kendinden bu kadar emin olabilir mi ? Ellerine baktım hayretle , küçük elleri kınalıydı, mavi taşlı bir yüzüğü vardı. Onca işi bu küçük ellerle mi yapıyordu ?Ona inanamıyordum. Çok kolay bir iş yapıyormuş gibi alçak gönüllülükle anlatıyordu. İşte böyle diyordu, çekingen çekingen gözlerime bakarken. Ona duyduğum saygıyı anlamışmıydı acaba. Aylık gelirini hesapladım, bir vekil maaşından daha fazlaydı. Sigortadan maaş da alıyormuş kocası. Ama para neye harcanırmış ki, bir kap yemek yeter insana diyor.

Sütümüz ayranımızda var diyordu. Üst baş fazlasınada gerek yokmuş, müsriflik olurmuş. Gülsüm anlattıkça gözümde büyüyordu. Gereksiz tüketimin bizleri nereye getirdiğini düşündüm. Ve ülkemizdeki binlerce hektarlık boş topraklarımızı, ekilmeyen tarlalarımızı, kuruyan ormanlarımızı düşündüm.

Türkiye'mizde üretimi durduran, tarlaları ektirmeyen, çiftçinin emeğini hiçe sayan, bölgemizde binlerce vatandaşımızın en önemli geliri olan fındığın pul eden sebeplerede, sebep olanlara da lanet olsun dedim içimden. Gülsüm yaptığı turşuları anlatıyordu, ona soracağım çok şey vardı ama , Perşembeye gelmiştik. Otobüsü durdurdu, kusura bakma başını ağrıttım dedi, hayır dedim senden çok şey öğrendim. Evinin adresini aldım, onu kucakladım, öptüm ayrıldık..


Eğer çarşamba pazarına giderseniz mutlaka Gülsüme uğrayın benim selamımı söyleyin.
Bütün Gülsümlere en içten saygılarımla..

Önceki ve Sonraki Yazılar