Abdullah AYDIN
EMPERYAL YILANLAR SIRTLANLAR KUDURUNCA
[email protected]
‘Yılanlar, Sırtlanlar kudurur mu’ demeyin. Kudurur, kudurur! Köpekler nasıl kuduruyorsa, Yılanlar, Sırtlanlar da kudurur…
Günümüz sömürgeci Emperyal kanat delirmiş, kudurmuş bir halde saldırı anaforuna düşmüş durumda. Her canlıyı, her varlığı yemek, yutmak, mideye indirmek istiyor. Kendilerinden başkasının hayat haklarını, alın terlerini, emeklerini, artı değerlerini kitaptan, defterden, yasalardan, duygulardan silmek, yok etmek istiyorlar…
Günümüzde, kimi Yılanları, Sırtlanları taş aralarında, toprak altı deliklerde, savanalarda aramaya gerek yok. Onlarla her türlü ilişki içinde birlikte yaşıyoruz. Her gün konuşuyor, tartışıyoruz. Zaman zaman birbirimize yumruk göstersek de, kucaklaşıyoruz, öpüşüyoruz, sevişiyoruz. Sevişirken de, özellikle zayıf olanlara kılçık atmaktan, tüylerimizi yolmaktan geri kalmıyor kudurmuş emperyal Yılanlarımız, Sırtlanlarımız…
Yaşanılan son Yüz yıl, teknolojik gelişmeler paralelinde Emperyalizmin gelişme ve giderek kudurma dönemidir. Birinci ve ikinci Dünya savaşlarının ‘Paylaşım Savaşları’ olarak adlandırılmalarının nedeni, sömürgeciliği öngörmesi ve bütün katliamlar ve acılar içinde güçsüz ülkelerin talanını amaçlaması ve bunu gerçekleştirmesidir.
Her türlü insani değeri araç olarak kullanarak saldırıyorlar. Teknolojik üstünlüklerini kullanarak, hedefledikleri ülke insanlarını kobay olarak kullanıyorlar. Özellikle silah ve kimyasal maddeler denemelerini saldırdıkları ülkelerde deniyorlar ve binlerce insanın hayatını karartıyorlar, yok ediyorlar. Acı, ölüm ve kan taşıyorlar yoksul ülke insanlarına…
Saldırgan sömürgecilerin, son yıllarda hedef tahtasına koydukları ülkelerdeki, enerji kaynaklarının asıl sahiplerinden ticari ilişkiler adı altında, korkutma ve tehdide dayalı sahte antlaşmalarla el konulması herkesçe bilinmektedir. Saldırı bahaneleri sahtedir, yalandır.
Sömürgeci kuduz saldırganlar, ürettikleri silahları her türlü tehdit ve zorbalıkla hedef ülkelere satmakta ve zenginliklerine zenginlik katmaktalar. Arap ülkelerinin ve bizim bu saldırganların baskısı karşısında milyarlarca dolarlık silah ve uçak aldığımız gerçeğini de unutmayalım.
Kuduz saldırganların ‘BOP’ ve ‘Arap Baharı’ kandırmacalarına ne yazık ki biz de alet olduk. Politik gaf ve hata yaptık. Bu hatamız tüm Arap dünyası ile olan ilişkilerimizi zedeledi, güvensizlik yarattı. Bu hatamızın siyasal ve ekonomik zararlarını gidermek için hem zamana, hem de iyi ve doğru bir diplomasiye ihtiyacımız var.
ABD; İngiltere ve Fransa’nın uydurulmuş bir mizansenle Suriye’ye saldırmaları kudurmuşluğun tavan yaptığı noktadır. Bu zalim sömürgecileri engellemek hatta yok etmek için insanlığın gücünü birleştirmesi zorunludur. Aksi durumda tüm insanlığın damarlarındaki kanı damla damla emeceklerdir.
HOPPALA SEÇİM
Al sana Demokrasi! Hem de Türk tipi. Demokrasilerde ülkeyi seçilmişlerin oluşturduğu ‘Meclis’ yönetir. Ya bizde nasıl? Bizde ‘Siyasi Patron’ yönetir. Seçilmişler itiraz etmez mi? Etmez, edemez! Her şey patronun iki dudağı arasında olan bir sistemde ‘itiraz’ diye bir müessese yoktur. Şayet itiraz müessesini işletmeye kalkan olursa, siyaset sertifikası iptal edilir, adının üstü çizilir ve ebediyen silinir. Dolayısıyla seçilmiş meclis ‘adı var kendi yok’ konumunda ve mertebesindedir. Alınan bu erken seçim kararının tek bir nedeni var; Ülkenin yönetilemiyor olması…
İki kişi ‘baskın seçim’ kararı aldı. Zevahiri kurtarmak, yasal kılıf geçirmek için hazırlanan teklif Meclise sunuldu. Güya Meclis Komisyonunda görüşülecek, kabul edilirse (elbette kabul edilecek) Meclis Genel Kurulunda görüşülüp yasalaştırılacak. Ve biz, daha On Sekiz ay ve iktidarın Mecliste kahir bir çoğunluğu varken sandık başına gidecek ve sözde Milletvekillerini, özde ise Devlet Başkanını seçip ülkeyi tek kişinin hâkimiyetine terk edeceğiz. Al sana Türk tipi Demokrasi!
Peki, çözüm nerde? Şairin dediği gibi “çözüm ellerimizdedir”! Çözüm akıldadır! Çözüm Ülke ve toplum sevgisindedir! Çözüm ülkenin gerçekleri etrafında toplumsal birliği ve gücü oluşturmaktadır. Baskın seçim ülkemiz insanı için bir deney ve Demokrasi tahlili olacaktır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.