Abdullah AYDIN
EN KANLI VE ACILI SOSYAL HASTALIK TERÖR
Günümüz Dünya’sının en büyük dertlerinin başında “Terör” geliyor. Terör kanlı olduğu kadar da, acılı sonuçları olan sosyal bir hastalık. İnsanlığın gelişimi, özgürleşmesi, barış ve sevgi içinde yaşamasının önündeki en büyük engel.
Terör, sınır, ırk, renk, inanç tanımıyor. İnsan sevgisine, sevdalara yüreği, güzelliklere gözü, nağmelere kulakları kapalı, duyguları, düşünceleri kirlenmiş bir sosyal eylem biçimi.
Terör, Dünya’nın her yerinde kendisine yaşam alanı bulmasının yanında, kimi bölgelerde yoğunlaşmış durumda. Günümüzde, terörün en yoğunlaştığı alanın İslâm Coğrafyası olduğunu yaşayarak görüyoruz. En Doğudan en Batıya ne kadar İslâm inançlı devlet varsa, hepsi de terörle boğuşuyor, artı değerlerini bu yüzden kaybederken zamanın ve insani gelişmenin gerisinde kalıyor. Demokrasiyi ve Hukuku geliştiremiyor.
Zamanın akışı içinde, Dünya’daki sosyal ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda çeşitli yöntemlerle farklı şekillere giren terörün kapsamı genişliyor, türü çeşitleniyor, uluslararası özellik ve çoğu yerde de siyasi, ekonomik ve savaş desteklerine sahip oluyor.
İslâm coğrafyasında umulandan daha geniş hayat alanı bulan terör, uzun yıllardan beri ülkemize de çöreklenmiş durumda. Kimi zaman dinsel, kimi zaman ırksal, kimi zaman ideolojik, kimi zaman da sosyal terör ülkemizin gündemini kaplıyor, yaşam alanlarımızı daraltıyor.
Türkiye, son 33 yılda etnik özellik taşıyan 100 Bin terör saldırısında 9.000 güvenlik görevlisi (Asker-Polis-Korucu) kaybederken, 7.500 sivil yurttaşını kaybediyor. 2003—2016 yıllar arasında 1847 görevlisini şehit veriyor.
Son On yılda ülkemizdeki trafik kazası sayısı korkutucu boyutlara ulaşmış 11.363.004 trafik kazasında 47.236 yurttaş hayatını kaybederken, 2.460.675 yurttaşımız yaralı olarak kazalardan kurtuluyorlar ve bunların bir bölümü sakat kalıyor. Sadece 2016 yılında 7300 kişi hayatını kaybederken, 303.000 kişi yaralanıyor ve bir kısmı sakat kalıyor.
Ülkemizin utanç verici bir görüntüsü ve gerçeği toplumsal yaşamımızda lekeli iz bırakmaya başladı; “Kadın Cinayetleri”! 2010—2016 yılları arasında ülkemizde öldürülen kadın sayısı 1915. Bu sayı bir ülkenin sosyal geri kalmışlığının, ilkelliğinin, cahilliğinin toplumsal yaşama yansımasıdır, iğrençtir, utanç vericidir! Çözülmesi aciliyet isteyen bir konudur.
Mücadele etmemiz gereken bir başka terör olayı “Uyuşturucudur.” Açıklanan rakamlara göre sadece 2016 yılında 81.222 uyuşturucu olayı olmuş, 114.276 kişi şüpheli ve zanlı olarak kayıtlara geçmiştir. 5.585 Kg. Eroin, 146.954 Kg. Esrar, 845 Kg. Kokain ve bunlarla ilgili 69.080 kişi ilişkilendirilmiştir. Ayrıca sentetik uyuşturuculardan 3.783.737 adet Ecstasy, 12.918.300 adet Coptagon, 251 Kg. Metamfetamin, 626 Kg. Bonzai yakalamıştır. 2016 yılında 37.367 kişi uyuşturucu bağlantılı olarak Ceza İnfaz Kurumlarında bulunmaktadır.
Terör olaylarını körükleyen bir başka neden işsizliktir. Cebinde simit parası olmayan 18-30 yaşları arası genç insanları sokaklarda çaresiz bırakırsanız, yaratacakları olumsuz toplumsal hareketlerin önüne geçmek pek mümkün olmayacaktır. İş güvenliği sağlanamadıkça, iş kazalarının önüne geçilmedikçe, çalışma çağındaki insanlara iş, eğitim çağındaki insanlara eğitim imkânı sağlanmadıkça sokakta yaratacakları karmaşa terör amaçlı kişi ve gurupların ekmeğine yağ sürecektir.
Şayet ülkenizde 20 Milyon insan açlık sınırında ve altında yaşıyorsa, zaten düşük olan gelir dağılımı insanı utandıracak boyutta adaletsizse, sizin ülkenizde terörü önleme şansınız azalıyor demektir.
Kırsal alanı ihmal sonucu Tarımı çökertip, oluşan kırdan kente göçle, kentlerin obez büyümesi ile adeta toplama kamplarına dönmesinin önüne geçilmedikçe, teröre başka bir yol daha kazandırmış olursunuz.
Terör tek yönlü değil artık. İnsan yaşamının her alanına her yerde saldırı olanaklarına sahip. Hukuksuzluk, iç ve dış sömürü sürdükçe terör azalmayacak, artarak devam edecektir.
İnsanlığa yeni bir görev düşüyor. Her türlü terörün Sosyal, Siyasal ve Mali sonuçlarını doğru hesap ederek Sosyal, Ekonomik, Hukuki ve inzibati tedbirleri almaktır. Toplumuzdaki yaygın söyleyişin ifade ettiği gibi, ‘biri yerken biri bakarsa’ terörü önlemek mümkün olmayacaktır.
Not: Rakamlar İnternet bilgisine dayanmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.