“TÜRKÜM-SOLCUYUM-YURTSEVERİM”

“TÜRKÜM-SOLCUYUM-YURTSEVERİM”
DESEM Mİ ACABA?
                                                                 [email protected]

"MODA"; insan ve toplum yaşamının her dönem ve alanını etkileyen cari bir yaklaşımdır. Çoğu kez geçici olmasına rağmen, kimi konular ve uygulamalarda yıllar ve asırlarca geçerlilik arz eder. Özellikle tanımlamalar ve bu tanımlamaların algılanışında süre uzamakta ve yaşam biçimine dönüşmekte, kişisel, yerel, ulusal ve uluslararası kabul ve ayniliklere bürünebilmektedir.
Ülkemizin son yıllar ve aylarda "Moda" edebiyatı oldukça genişledi. Şimdilerde, içi doldurulmayan ve uygulanması asla istenmeyen "Demokratlık", uyduruk liberal savunularda bulunarak "Liboşlaşmak", topaç gibi güçlü gördüğün yerleri yalayarak "Döneklik", hesabı zor tutulur servetlerin edinimindeki "İşbilirlik", "Köşe dönücülük", "Vergi kaçkınlığı" moda. İktidara yakın bir "Tarikata üyelik", etnik ve inanç farklılıklarında "Kışkırtıcılık", "Anti sosyallik" moda. "Devlet ve halkın soyulmasına ortaklık", kamuda görev almak için "İmam hatip kökenlilik", "Türkçeyi Arap aksanıyla konuşmak", Ülkemizde bolca müşterisi olan "Din tüccarlığı" moda. Devlet adına konuşup, sonradan "Yanlış anlaşılmaktan" şikâyetçilik, ülke sorunları konusunda içerde konuşulması gerekenlerin "Dış gezilerde söylenir" olması moda. Her türlü "Özelleştirmecilik" "Yoksul insanlarımızın yoksulluklarını siyaseten sömürmecilik" son yıllarımızın göze batan "MODA" davranış ve uygulamaları…
Yetmez! "Açılım Modalarımız" da var. "Kürtçülük ve etnik yapı açılımı", "Ermeni açılımı", "Kıbrıs açılımı", "Kuzey Irak açılımı", "Bazı kurumlarımızı refüze etme açılımı", "Anayasa ve Hukuk açılımı", "Devleti Sağlıktan, Eğitimden çekme açılımı", "Resmi gezi açılımı", "Her yerde cart curt konuşma açılımı", "Muhalefeti devreden çıkarma ve ben yaptım oldu açılımı" gibi yeni yeni ürettiğimiz modalarımız da var; ama içinde ne olduğunu millet bilmediği gibi, oraya atanlarda bilmiyor…
Yeni modalarımız ortaya çıktıkça, bazı duygular, uygulamalar, kurumlar da doğal olarak "Demode" oluyorlar suç kapsamına giriyorlar. Moda anlayışlarımıza göre burun kıvırdığımız, devre dışı bırakmaya, tu kaka etmeye çalıştığımız neler var?
"Ulusu, Ulusallığı" savunmak suç ve demode…
"Sosyalleşmeyi" savunmak suç ve demode…
"Toplumsal hakları" savunmak suç ve demode…
"Sendikalaşmayı, örgütlü toplum" olmayı savunmak suç ve demode…
"Karma Ekonomiyi", "Ekonomiye Devlet müdahalesini" savunmak suç ve demode…
"Sağlıkta, Eğitimde Devletin mutlak katkısını" savunmak suç ve demode…
"Her türlü iç ve dış sömürüye" karşı çıkmak, reddetmek suç ve demode…
"Kemâlizmi savunmak suç ve demode…
"Cumhuriyet Devrimlerini" savunmak suç ve demode…
"Ülkenin yoksul yörelerine Devletin yatırım yapmasını" önermek suç ve demode…
"Hukuk ve eşitliği" savunmak suç ve demode…
"Muhalefet haklı" demek suç ve demode…
"Hükümeti eleştirmek" suç ve demode…
"Solcuyum" demek suç ve demode...
"Yurtseverim" demek suç ve demode…
"Türküm" demek suç ve demode…
Ülke ve Dünya gerçeklerine göz kapayarak, ülkenin yakın geçmişinde yaşadığı badireleri görmezden gelerek yeni Moda ve Açılımların peşinde koşmak ve birçok değerimizi demode sayıp, yasada ve duygularımızda suç kapsamına aldığımız da, çoğumuz kendini ifade etmekte zorlanıyor ve önüne karanlık bir korku tüneli açılıyor.
Anayasasında "Türkiye Cumhuriyeti Lâik, Demokratik, Sosyal bir Hukuk devletidir" yazan bir ülkenin yurttaşı olarak, bu korku tüneli toplumumuzun önünde dururken, ben de kendi kendime sessizce içten içe soruyorum:
"Türküm, Solcuyum, Yurtseverim!" desem mi acaba?
İnsanlar ve toplumlar ancak hak ettikleri gibi yaşarlar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum