Adnan YILDIZ
GÜZEL ORDU TAYYARESİ
GÜZEL ORDU TAYYARESİ
Milli Mücadele’de sıkıntısı çekilenler hususlardan biri de hava taarruzu ve keşif için gerekli olan tayyare sayısının az oluşuydu. Yunanlıların elinde
bulunan çok sayıda İngiliz tayyaresine rağmen, Kuva-yı Milliye’nin elinde ise sadece 9 tayyare bulunmaktaydı. Bunlar da mütareke sonrasında düşmanın tahrip ettiği Yeşilköy ve Maltepe meydanlarından kaçırılabilen tayyarelerdi. Böylece Eskişehir ve Uşak cephelerinde dörder ve beşer tayyarelik birer bölük oluşturulabilmişti.[1] Çok sık arızalanan bu tayyarelerin onarımları ise sadece Eskişehir’de bulunan fabrikada, eldeki kıt malzemelerle yapılabilmekteydi. Öyle ki, tayyarelerin kanat bezlerinin üzerine normalde emaye sürülmesi gerekirken, malzeme yokluğundan dolayı yumurta akı, paça suyu gibi maddelerden oluşturulan karışımlar sürülüyordu. Böylece bir yandan eski tayyareler onarılıyor, diğer yandan da toplanan bağışlarla yurt dışından ilave tayyareler temin edilmeye çalışılıyordu. Çünkü Büyük Taarruz’un başarılması için tayyarelere büyük iş düşecekti. Nitekim “Büyük Taarruz” öncesinde ordunun elinde bulunan tayyare sayısı 16’ya çıkartılmıştı. Milli Mücadele bu tayyarelerin de katkısıyla kazanılmış ve Cumhuriyet kurulmuştu. [2]
Cumhuriyetin kurulmasından itibaren de hava kuvvetlerinin güçlendirilmesi yönünde önemli çalışmalar başlatılmıştır. Bu hususta başlatılan çalışmalardan biri de 16 Şubat 1925 tarihinde “Türk Tayyare Cemiyeti”nin kurulmasıdır.
Türk Tayyare Cemiyeti kurulduktan kısa bir süre sonra il ve ilçelerde şubelerini açmış ve bu şubeleri aracılığıyla tayyare sayısını artırmak için bağış kampanyaları başlatmıştı. Kampanyalar kapsamında önce il ve ilçelerin üzerinde tayyareler gösteri uçuşları yapıyor, daha sonrada bağışlar toplanıyordu. Her ilden veya ilçeden toplanan bağışlarla alınan tayyarelere de o yerin adı veriliyordu. Böylece çok kısa bir süre içerisinde birçok il ve ilçe kendi adlarını taşıyan tayyarelerini Türk Ordusu’na hediye etmişti.
Bu yıllarda verdikleri bağışlarla hava kuvvetlerine tayyare hediye eden illerden biri de Ordu ilidir.
Ordu’da bağış kampanyaları 1926 yılında başlatılmıştı. Kampanya boyunca başta basın olmak üzere yoğun gayret gösterilmişti. Mesela Güzel Ordu Gazetesi kampanya boyunca nerdeyse her gün manşetinden““Hanımlar, beyler, efendiler, fedakar köylüler…! Tayyareye yardım iman ve namus borcudur” şeklinde çağrılarda bulunuyordu. Ayrıca camilerde de konunun önemi anlatan hutbeler okutuluyordu. Bunların sonucunda da Ordulular memleketlerinin adını taşıyacak tayyareyi alabilmek için ellerindeki hayvanlarına kadar bağışlıyordu. Güzel Ordu Gazetesinde bu konuda verilen bir haber şu şekildedir:
“Teberru ve Piyango
Durak karyesinden (köyünden) Cafer oğlu Hüseyin Çavuş Tayyare Cemiyeti menfaatine 10 lira kıymetinde bir koç teberru etmişti. Halkın güreş için ictima ettiği gün mezbur (söz konusu) koç tayyare menfaatine piyangoya konulmuş, yirmi dört liraya çıktıktan sonra kura neticesinde Torunzade Hikmet Efendiye isabet etmiştir.
Güzel Ordu: - Aşk olsun Hüseyin Çavuş’a. Biz Hüseyin Çavuş gibi vatan vazifesini yapan muhterem kardeşlerimizin isimlerini iftiharla sütunlarımıza geçireceğiz. Hamiyetli Hüseyin Çavuş’a bir senelik aboneliğimizi hediye ediyoruz.”[3]
Kampanyalar bu şekilde yaklaşık iki yıl boyunca aralıksız sürdürülmüştü. 1927 yılı ortalarında ise toplanan bağışlarla Tayyare Cemiyeti tarafından Ordulular adına bir tayyare alınmıştı. Artık tayyarenin Ordu’ya gelmesi bekleniyordu. Ama ineceği yerin neresi olacağı konusuna ise henüz karar verilememişti. Eskipazar veya Akyazı çiftlikleri düşünülmekteydi. Güzel Ordu Gazetesinde bu konuda verilen bir başka haber de şu şekildedir:
“Ordu Tayyaresi
Ordu (Vilayeti) namına satın alınan tayyarenin tevsim (isimlendirme) merasiminin ifası (yapılması) için münasip bir yer bulunup bulunmadığı Tayyare Cemiyeti tarafından sorulmuştu. İşittiğimize göre Akyazı veya Eskipazar çiftlikleri münasip görülmekle bunlardan birinin krokisi çizilerek Ankara’ya gönderilecektir.
Güzel Ordu: -Hamiyetli Ordulular! Verdiğiniz paralarla alınan tayyare yarın başımız üzerinde uçarken gözlerimiz sevinç yaşlarıyla dolacak, kalplerimiz heyecanla çarpacaktır…[4]
Tayyareye yardım…Yardım…Daima yardım” [5]
Daha sonra bu yerlerden vazgeçilmiş ve tayyarenin ineceği alan olarak limanda karar kılınmıştı. Ancak bu sefer de geliş tarihi belli değildi. Bugün yarın derken nihayet 8 Temmuz 1928 tarihinde Tayyare Cemiyeti’nden gelen bir telgraf bu belirsizliği de ortadan kaldırmıştı. Telgrafta, Güzel Ordu Tayyaresinin, 10 Temmuzda İstanbul’dan yola çıkacağı ve önce Sinop’a uğrayacağı ve 16 Temmuzda da Ordu’ya geleceği bildirilmekteydi. Şunu da belirtelim, Tayyarenin Sinop’a neden gittiği ve kaldığı süre zarfında ne yaptığı konusunda her hangi bir bilgiye sahip değiliz. Büyük bir ihtimalle oralarda da kampanya amaçlı gösteri uçuşları yapmıştı.
Tayyarenin geleceği güne dair haberin duyulması ise Ordululara büyük bir sevinç yaşatmıştı.
Hemen hazırlıklara başlanmıştı. Bir gün öncesinde de tören alanında her şey hazır hale getirilmişti. Köylerden tayyareyi görmeye gelenler ise gece yarısında yollara dökülmüş ve gün ışımadan da köylü-şehirli çok sayıda Ordulu tören yapılacak Ömer Ağa Bahçesi civarında yerlerini almışlardı.
Tayyarenin saat sekiz gibi gelmesi bekleniyordu. Bütün gözler gökyüzüne çevrilmişti. Ama saat sekiz buçuk olmasına rağmen hala görünmemişti. Bu arada tören alanında bekleyen Vali Ali Kemal Bey’e (Aksüt) bir telgraf uzatılmıştı. Telgrafa göre beş-on dakika sonra tayyarenin Ordu semalarında görünmesi gerekiyordu. [6]
Heyecan daha da artmıştı. Nitekim saat dokuza on üç kala [7] havada iki karaltı görülmüştü.[8] “Güzel Ordu Tayyaresi” geliyordu. Ancak yalnız değildi. Beraberinde “Polathane Tayyaresi” de vardı. Sinop’tan beraber hareket etmişlerdi. Polathane Tayyaresi yoluna devam etmişti. “Güzel Ordu Tayyaresi” ise şehrin üzerinde tur atmaya başlamıştı. Bir iki tur attıktan sonra da Yalı Cami üzerinden limana inmişti. Güzel Ordu Gazetesinde tayyarenin inişi ve sonrası da şöyle anlatılmaktadır:
“…Tayyareler göründükten yedi dakika sonra şehir hizasına geldi. Polathane (Tayyaresi) yoluna devam ederken bizim tayyaremiz de limana iniverdi. Halk bu arada çok müteheyyicdi (heyecanlıydı). Herkes merasim programı hilafına olarak mevkiini terk etmiş, deniz kenarına doğru koşuyor, alkışlıyor, tayyareyi selamlıyordu. Köylü bir kadın amin vaziyetinde ellerini açmış:
-Yarabbi! Benim ömrümden kes Kemal Paşa’ya ver… Sen onu bize bağışla Yarabbi! diye dua ederken gözlerinden yağmur gibi yaşlar döküyordu…”[9]
Bu arada Pilot Adnan Bey ve Makinist Muzaffer Bey, tayyareyi su üzerine indirmişler, halkın alkışları arasında karaya çıkmışlardı. Biraz dinlenmeleri ve çay içmeleri için de bahçede hazırlanan yere alınmışlardı. Tekamül Gazetesinde de karaya çıkış anı şöyle anlatılmaktadır.
“Tayyarecilerimiz karaya ayak bastığı anda binlerce kadın erkek ve mektep çocukları tarafından alkışlanmıştır. Misafirlerimiz Tayyare Cemiyeti tarafından bahçede hazırlanan mahalle alınarak şereflerine bir çay ziyafeti verilmiştir. Ziyafet esnasında halk tayyarecileri görmek için adeta birbirleriyle müsabaka ediyorlardı.”[10]
Çaylar içildikten sonra tayyare, sahile getirilmiş ve fotoğrafları çektirilmişti. Sıra konuşmalara gelmişti. Önce Vali Ali Kemal (Aksüt) Bey kısa bir konuşma yapmıştı. Sıra Tayyare Cemiyeti İkinci Başkanı Abdülkadir Bey’e, gelmişti. Abdülkadir Bey, önce tayyarenin üzerine çıkarak asılı bayrağı kaldırmış ve altındaki “Ordu” yazısını halka göstermiş ve sonra da konuşmasını yapmıştı. Ordulular adına ise Tahrir (Nüfus) Müdürü Sofuoğlu Ali Rıza Şükuh Bey uzun bir konuşma yapmıştı. Son olarak da Askerlik Dairesi adına Yüzbaşı Fevzi Bey konuşmuş ve tören böylece tamamlanmıştı.
Törenin sona ermesinden sonra Pilot Adnan Bey ve yanındakiler şehirde arabayla biraz dolaşmışlar ve belediyeyi ziyaret etmişlerdi. Akşam da Türk Ocağı’nda yüz kişilik bir çay partisine katılmışlardı.
Ertesi gün ise Ordulular tayyareyi uğurlamak için yine sabahın erken saatinde sahili doldurmuşlardı. Vakit yaklaşmaktaydı. Bu arada saat 13.00 gibi Polathane Tayyaresi de gittiği yerden dönüş yaparken yine Ordu üzerinden geçmiş ve şehir üzerinde birkaç tur atmıştı.
Böylece saat 15.10 olmuştu. Ve “Güzel Ordu”nun da ayrılış vakti gelmişti. Ordulularda ise hem ayrılış hüznü hem de gurur vardı. Az önce havalanan ve şehirleri üzerinde tur atan tayyarelerini bu yüzden ellerini yırtarcasına alkışlıyorlardı. Bu arada tayyareden atılan gazeteler ve broşürler ise havada süzülmeye devam ediyordu. Güzel Ordu ve Tekamül Gazeteleri de daha sonra Fatsa, Ünye, Samsun, Sinop, İstanbul, Çanakkale ve İzmir şehirlerine havadan atılmak üzere gözden kaybolan “Güzel Ordu Tayyaresi”nde yerlerini almıştı.
Tekamül Gazetesi havadan atılacak nüshasını özel olarak hazırlamıştı.[11] Birinci sayfasında 16 Temmuz günü yapılan törenlerin genişçe anlatıldığı gazetenin bu nüshasının manşeti ise şu şekildeydi:
“Hoş geldin Güzel Ordu Tayyaresi! Hoş geldiniz muhterem tayyarecilerimiz.
Sabırsızlıkla beklediğimiz tayyaremiz bu sabah saat sekiz buçukta semamızı şereflendirdi.
Ordu, tayyaresini ve muhterem tayyarecilerini büyük bir alaka, coşkun tezahüratla karşılamıştır.”
Sayfanın sonuna da “Bu nüshamız tayyaremiz tarafından bir hatıra olarak dağıtılmıştır” notu düşülmüştü.
Ve böylece “Güzel Ordu Tayyaresi” de Ordu tarihine kazınmıştı.
DİPNOT
[1]Süreyya İlmen, Türkiye’de Tayyarecilik ve Balonculuk Tarihi, İstanbul 1947, s.14
[2] İlmen,a.g.e, s.14
[3]Güzel Ordu, 3 Teşrinievvel (Ekim) 1927, s.1
[4]Güzel Ordu, 17 Teşrinievvel (Ekim) 1927, s.1
[5]Her ne kadar Ordulular bir tayyare alacak bağış toplamışsalar da kampanyalara ara vermemişlerdi. Özellikle köylerde yardım kampanyaları aralıksız devam etmiştir. Bu konuda aynı günlerde verilen bir haber de şu şekildedir.
“Köylünün Hamiyeti,
Bayramlı karyesi bekçisi Mehmet Ağazade Hafız Süleyman teşvikleriyle köyün hamiyetli ve fedakar ahalisi (aralarında) (1355) kuruş cem ve tedarik ederek birkaç gün evvel vilayetimiz “Tayyare Cemiyetine” teberru etmişlerdir.” Bkz. Güzel Ordu, 28 Teşrinisani (Kasım) 1927, s.1
[6]Güzel Ordu, 17 Temmuz 1928
[7]Güzel Ordu Gazetesi tayyarenin geliş saatini dokuza on üç kala olarak belirtirken, Tekamül Gazetesi ise sekiz buçuk olarak vermektedir.
[8]Tekâmül, 16 Temmuz 1928, s.1
[9]Güzel Ordu, 17 Temmuz 1928, s.1
[10]Tekâmül, 16 Temmuz 1928, s.1
[11]16 Temmuz 1928 tarihi gün olarak Pazartesi gününe denk düşmektedir. Ancak Tekamül Gazetesi aceleden olsa gerek tarih bölümünde bu günü Perşembe olarak vermiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.