Yakın zamanda hayatımıza giren sosyal medya, iletişim konusunda getirdiği kolaylıkların yanında aynı zamanda etkili bir propaganda aracı halini de almıştır. Buralardan yürütülen propaganda faaliyetleri sonucunda hepimizin bildiği üzere artık ülkelerde dahi devrimler yapılabilmektedir.

Her ne kadar temel mantığı yönünden bizim dünya görüşümüze ters gelen bir alan olsa da bu alandan uzak durmak ise artık mümkün değil.

Bugün birçok meslek kuruluşu, şirketler, dernekler, sendikalar v.b oluşumlar hatta kişiler bütün faaliyet duyurularını, tanıtımlarını ve propagandalarını buralardan yürütür duruma gelmişlerdir.

Şehir tanıtım grupları da bunlardan bir tanesidir.

Çoğu hemşeri kökenli insanların bir arada bulunduğu bu gruplarda kendi şehirlerine ait değerler müziğinden yemeğine, şivelerine, doğal güzelliklerine çoğunlukla görsel olarak tanıtılmaktadır. Her ne kadar bu gruplarda yer alanların çoğu aynı yerlere ait olsalar da aralarında bulunan başka yerlerden insanlara ve bazen ülke geneline kadar bunları ulaştırabilmektedirler.

Üstelik karşılıksız ve gönüllü paylaşıyorlar emeklerini…

Ben şahsen buralarda yayınlanan görsel yayınlardan kendi ilim olan Ordu’nun neredeyse en ücra yerlerine kadar en ayrıntılı değerlerini görebildim. Bazen bir dere, bazen bir köy, bazen sahilden bir bölüm, bazen yaylalar, bazen insanlar v.s…

Buralar olmasaydı belki de ilimin birçok değerinden haberim olmayacaktı.

Bu yönüyle düşünüldüğünde bu grupları oluşturan ve yöneten gönüllüler aslında mahalli idarelerin ve kurumların önünde ve üstelik onların bir sürü harcama yaparak gerçekleştirdiğinden daha fazlasını yapabilmektedirler.

Bu gruplardan bazılarının üye sayıları ise bazen bir ilçe nüfusu kadar olabilmektedir.

Bizce bu durum yerel idarecilerimiz tarafından da göz önüne alınmalıdır.

Mesela, bu gruplardan tespit edilenlerin temsilcileri de Ordu ili ilgili gerçekleştirilen turizm konulu toplantılara davet edilmeli, görüş ve önerilerine başvurulmalıdır. Böylece Ordunun tanıtılması yönünde daha koordineli ve etkili çalışmalar yürütülmüş olacaktır.

Üstelik bu toplantılar da katkılarından dolayı onlara verilecek küçük bir plaket ise daha da teşvik edici olacaktır.

Mevcut durumda dahi bu arkadaşlar birçok fuardan falan etkili işlere imza atıyorlar zaten. Mesela birkaç gün önce ‘‘Çambaşı’na çıktım anam çıram yanmadı’’ türküsünü bir Japon’dan dinledim. Arkadaşları sayesinde böyle bir gruba üye olmuş, oradan dinlemiş ve çok sevmiş. Çambaşı’na da  gideceğim dedi..

Daha nasıl tanıtılsın Ordu?

Üstelik bizlere de oturduğumuz yerden bazen kirmit yediriyorlar, bazen Turnalık yaylasında dürme satıyorlar, bazen Gılıgılı’dan su içiriyorlar, bazen de fındık bahçelerinden türküler dinlettiriyorlar. Bu yüzden kendi adımıza onlara teşekkürü bir borç biliyoruz.

Tek dileğimiz,  kaldirik turşusu kavurması arasında bize kendi dünya görüşlerini de yedirmesinler.