GünayDın
Kabana Çeşmesi Ve Kabana Koyu
Pek çok kültürel, tarihsel yapıtımız beton yığınlarının arasında tek tek kaybolup gidiyor.
Bu eski eserlerden biri Kabana Çeşmesi’dir.
Bugün sahildeki Martı Apartmanı’nın olduğu yer sahil karayolu yapılmadan evvel nefis bir koydur.
Bu koya Kabana denirdi.
Bu koyda karşılıklı iki çeşme varmış, bu çeşmelere Kabana Çeşmeleri denirdi.
Çeşmenin biri Martı apartmanın güney batısındadır.
Diğeri de, Martı aparmanın yanından Taşbaşı’na çıkan dik yolun solundaki üçgen tarladadır.
Bugün yaşayan Kabana , 1900’lerin başında gemiciler için yapılmış, üst cepheleri yarımay biçiminde kavisli taş kuşakla süslü, sivri kemer çatılı kesme taştan yapılmış bir çeşmedir.
Kayıp, Kabana’nın biri geçen gün hafriyat kazılınca ortaya çıktı.
Ayakta yıkık dökük kalan Kabana çeşmesinin biri Martı apartmanın arkasında kaldığı için estetik görünüm olarak çevreye bir şey vermiyor; ama diğer çeşme de topraktan çıkarılıp orada küçük bir kültür park oluşturulabilir ama Martı apartmanın o sade ve tarihi güzel çeşmeleri meydanı kapattığı sürece insan kahroluyor.
zamanında hangi rantiyeci kafa o Martı apartman denen ucubeyi oraya inşasına ruhsat verdi, kim bilir.
------ ---------------- ----------------------
Bir diğer önemli tarihi eserde Taşbaşı Mahallesi Sıtkıcan Caddesi’nin girişinde yer alan, 19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı mimarisiyle yapılan, Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren 1970’li yılların başına kadar Valilik Konutu olarak kullanılan, daha sonra İl Özel İdaresince satılan ve özel mülkiyete geçen “Eski Vali Konağı” binası kamulaştırıldı.
Ama bu tarihi Vali konağının önünde yeşil ve önü açık bir alan olması gereken yere, zamanın karanlık rantiyeci ve kaçakçı güçleri tarafından bir betonarme 6-7 katlı bir ucube apartman yapılmış, asırlık tarihi eser hemen bu apartmanın arkasında oksijen alamadan çürümeye terk edilmiş, metruk bir halde yıllardır duruyordu.
-------------- ------------------------------ ------------------------
Yağmalanan ve ortadan kaldırılan üçüncü ve en önemli tarihi eser ise,Ordu şehrinin, Milattan önce 8.yüzyıla kadar dayanan en eski antik yerleşimi Cotyora’dır. MÖ. 8. yüzyılda, Miletli kolonistlerce, Kotyora (Cotyora) ismiyle kurulan şehrin, bugünkü yerleşim yeri tam bilinmiyor.
Bu eski kavimler, uzun süre bölgemizde varlıklarını sürdürmüşler ve maden işleme sanatında ileri gitmişler ve tunçtan, mükemmel silahlar yapmışlar. Helenistik, Roma, Bizanslıların hüküm sürdüğü Cotyora zamanla önemini ve canlılığını yitirmeye başlamış. MÖ. 400 yıllarında Ksenefon’un “Onbinlerin Dönüşü” isimli eserinde, kolonistlerin buraya gelişleri ve yaşantıları dile getirilmiştir.
Ama bugün bu kadar eski antik Kotyora (Cotyora kalesi ve çevresinde her yer, tarla, bahçe, beton evler, samanlık,deniz feneri yapılarak tarihi antik alan tarumar edilmiştir.
Bu kale ve çevresinde olması muhtemel tarihi eserler, tekrar projeleri tasarlanarak çizilmeli, günümüz teknolojisi ile eski haline uygun inşa ve restorasyon edilerek , çevrede düzenlemeler detaylı ve hassas bir şekilde tarih ve kültür turizmi için bir gezi ve Kültür park alanı haline getirilmelidir.
Kotyora kalesi ve çevresi gibi önemli tarihi eserlerimizden olan Kabana çeşmelerimiz ve Eski Vali konağımız etrafında bulunan bütün betonarme ve çirkin yapılar Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ordu Valiliği ile Belediye işbirliği ile acilen kamulaştırılarak alan kültür ve tarih turizmine uygun hale getirilmelidir.
Hem de acilen, Yoksa bu günleri çok ararız, yakında..
---------------- -------------------------- -----------
Eski Rum kilisesi, eskilerin deyimiyle mahpushane, günümüz adıyla Taşbaşı Kültür Merkezi 1853 yılında Rumlar Rum okuluyla beraber Rumlar tarafından yapılmıştır.
Günümüze sadece Kilise kalabilmiş, Rum okulundan ise geriye sadece giriş kapısı kalmıştır.
Eski Rum kilisesi, 1937–1977 yılları arasında hapishane olarak kullanıldığı için yaygın olarak yerel halk tarafından mapushane denilmektedir..
Kültür merkezi 1983 yılında Kültür bakanlığı tarafından restore edilmeye başlanmış ve 2000 yılında hizmete açılmıştır.
Restorasyon genel itibariyle başarılı olmuş fakat; çan kulesi ne yazık ki pek başarılı restore edilememiş ve basit kalmıştır.
Rum okulunun yerinde zamanında yıkılan tarihi taş bina yeniden aslına uygun bir şekilde restore edilerek tarihi bir motel yapma imkanı varken, Teras Cafe diye, yarı çadır, yarı cam,yarı plastik bir ucube oraya yavaş yavaş konuşlanmıştır.
Tarihi eserlerin değil yanına ta üstüne beton, plastik ve metal elemanlardan oluşan bir cafe gece kulübü işgal etmiş ve etmeye de devam etmektedir.
Tarihi eserlerin gidişatını takip eden koruyan bir takım resmi kurumlar ve STÖ teşkilatı uyuyor mu ?