“BÖLGESEL / KÜRESEL GÜÇ TÜRKİYE!”

“BÖLGESEL / KÜRESEL GÜÇ TÜRKİYE!”

 Kulağa hoş geliyor değil mi? Hep ABD’nin şamar oğlanı olacak değiliz ya! Bırakın biz de “bölgesel / küresel güç” olalım. 

Aslında biz “bölgesel / küresel güç” olduk ama bunu Türkiye’deki AKP karşıtları kabul etmiyor. Türkiye muhalefetinden cesaret alan, ABD, Rusya, İsrail de bizim “bölgesel / küresel güç” olduğumuzu kabul etmiyor. 

 Hadi yine bunlar neyse, Suriye bile bizim, “bölgesel / küresel güç” olduğumuzu kabul etmiyor. İki uçağımızı düşürüyor. Biz kaybettiğimiz uçaklarımızı ararken Suriye demez mi? “Biz düşürdük”. Karizmamız çiziliyor tabi. Bereket Suriye bir uçaktan söz ediyor da karizmamız az çiziliyor. “Suriye tarafından düşürüldüğü iddia edilen” uçaktan pilotlarımız çıkarılıyor da postal ve kask sayıları birbirini tutmuyor. 

En son Irak hükümeti de bize hava sahasını kapatmaz mı! Ama ne yapsınlar, bizim “bölgesel / küresel güç” olduğumuzu bilmiyorlar ki! Hoş görüyoruz adamları! 

Aslında her şey iki bilgisayar tuşuna bağlı olmasa tam bir “bölgesel / küresel güçüz!”. 

Tuşlardan biri ABD’nin elinde. “Sen Suriye konusunda ev ödevini yapmadın” diyerek tuşa bir basıyor; Türkiye’ye gelen sıcak para toz olup uçuyor. Türkiye çalışanının, emeklisinin maaşını ödeyemez duruma düşüyor. Yunanistan’dan beter duruma düşüyoruz. Hiç olmazsa Yunanistan’ın özelleştirebileceği değerleri var.

 Şimdi biz ABD’ye söz verdiğimiz ev ödevini yani Suriye rejimini yıkacağız da ikinci tuş Rusya’nın elinde. Rusya tuşa bir basıyor Türkiye’ye gelen doğal-gaz, petrol kesiliyor. Türkiye karanlıkta. Fabrikalar çalışmıyor, arabalar yürümüyor, ekmekler pişmiyor falan. Yani gördüğünüz gibi başbakanımızın işi zor.

 ABD, “ben seçime gidiyorum savaşa aktif katılamam, bana söz verdin, Suriye senin iç işin” diyor. Eğer Suriye rejimi, kısa sürede yerini ABD yanlısı bir rejime dönüşmezse Arap baharı durduğu gibi tersine de dönebilir.

 Suriye en üst düzeyde güvenlik toplantısı yaparken patlayan bomba sonucu önemli yetkililer ölüyor. Bu durumda “demokratik” batı toplumları bu terörist saldırıyı kınayacağı yerde Esad’ın gitmesinden, Suriye’ye yaptırımların artmasından söz ediyor.

 Batı televizyon kanalları sürekli olarak Suriye muhalefetinden söz ediyor. Gösterdikleri görüntü ise hep aynı, silahlı terörist çeteler. Özellikle bir tanesi hemen hergün servis ediliyor. Tekbir sesleri altında patlayan bomba ve silah sesleri.  Ne bir kitle hareketi var ne bir sivil halk. Elbette Suriye halkı Esad rejimi yıkılırsa Suriye de kan gövdeyi götüreceğini iyi biliyor.

 Suriye’de muhalefet yok. Para ile kandırılmış aşiretler, Libya, Kuveyt, Mısır kökenli paralı askerler ile batılı gizli servis ajanları var. Bunlar Türkiye, Lübnan gibi sınır bölgelerinde, ceplerine para konulup, silahlandırılarak, eğitilerek Suriye’ye terörist saldırılara gönderiliyor ve öldürdükleri sivillerden Esad sorumlu tutuluyor. Bu arada yaralananlar için Suriye sınırında ambulanslar bekletiliyor.

 Suriye topraklarının %60’şının muhalefetin elinde olduğu söyleniyor. Böyle güvenli bölgeler var ise Hatay’da dolaşn teröristler neden oralara gitmiyor?

 Son Şam saldırı sonrası, terörist gurupların morallerinin iyi olması ve saldırılarını artırmalarını kaçınılmaz görünüyor.

 Bu durumda Suriye’nin önünde iki seçenek var. Ya Suriye şimdiye kadar yaptığı gibi dış saldırıları kendi sınırları içinde engellemeye çalışacak. Böylece adım adım yıkılışa gidecek. Ya da dış saldırılara karşı cepheyi büyütecek.

 ABD seçimlere giderken, Avrupa petrol olmadığı için Suriye savaşına sıcak bakmadığı dönemde, arkasına Rusya, Çin, İran ve Hizbullah’ı alan Suriye, Hatay’daki terörist kampı vurursa?

Bu durumda Türkiye ne yapar?

Saygılarımla…

Önceki ve Sonraki Yazılar