Mustafa KÖKSAL
BUNU KONU YAPANA YAZIK.
30 Nisan 2012 tarihli “sağa yanaşmak” adı ile yerel bir gazetede Ünal Yıldız ın kaleme aldığı köşe yazısının bir paragrafında;”Çeşitli konuşmalardan başka, bir başka televizyon kanalında diğer çok bilmiş, yıllarca korkudan sinmişte yeni yeni gün ışığına yüreği ile(!) çıkma herifliğini göstermiş konuşmacılar, bir şairin dizeleri ile Atatürk e dokunduruyorlardı. “Atam sen kalk da ben yatam, kalksa bir daha yatmaz ki, hergele”.Dedikleri cümleye baksana.
Okuduğumda beynimden vurulmuşa döndüm. Zibidinin birinin bu sözleri aslında millete küfür yada hakarettir. Bu kişiliksizin bu millete hayrı ne, faydası ne , yada atalarının yada ailesinin bu millete yada devlete katkısı ne?
Bu şiiri okuyan insan kılığındaki sokak zibidisi de de güya iş yapmışta , Atatürk e dil uzatmanın yada söven birinin sözleri ile , sözde ilerde ona övgüler dizecek olan hocalarının avuç içindeki günah çukurunu öpme adına söylediklerinin haklı gururu ile ekranlara cehennem ateşi ile bakarken, görünen kir dolu ağızlarından bu anlarda Müslüm vari sözler çıkması normal.
Sola yada sağa dönme vakti geldiğinde dün korkudan dükkanlarına kilit vuran , korkudan sokağa gezmeye gidemeyen yüreksizlerin bugün ekranlarda delikanlı halleri benim yaşımdaki insanları üzer. 1980 de bu ekranlarda bülbül olup ta konuşan herifler nerede idiler? Onlar bugün ne acıdır ki bu ülkede siyaset yapıyor. Gazete yada ekranlarda yüzlerindeki sinsi gülümsemelerle şunları yaptık masalları ile “La fonteni” oynuyorlar.
Kim bunlar?
Bunlar kendini bilmez inanç tüccarı yada birilerinin koltuk altı terinden geçinen zavallı üç beş isim. Bunlar siyaset adına, inançların dürüstlüğünden geçinen, cemaat adı altında gariplerin paraları ile utanmadan havuzlu villalarda eşleri ile yaşayan şeytanın ikizleri değil de kimler? Bu tiplerin yada aynı kopyadan yüzlerin dilleri bu ülkeyi kuran bir lidere gidecek kadar uzamışsa yazıklar olsun.
İnsanları yüzlerinin döndüğü yön peygamber ocağı diye insanların yüreğinde büyük bir yer edinmiş asker ocağının en başındakiler, onların da eğer susmaları birileri için gerekiyorsa, gün be gün inandırıcılıklarını kaybetmeleri kamu oyunda konuşulurken, insanların onlardan soğuması, sevdalarının da bitmesi yadırganacak durum hiç değil.
Yazık ki, bunu şiir diye okuyan zibidinin sözlerini ekrana taşıyan , nerden cesaret alıyorsa buna da ağzını kapatacak kadar memurlaşan, sinen insanların, en tepedeki makamlar da, işlerin de sessizce oturmalarına herkes şaşmış bakıyor. Adam sıradan bir insanı eleştirmiyor , bu milletin gönül hanesine yerleşmiş Atatürk e dil uzatıyor.
Bazıları mutlu olurken bazıları da uzaktan gülüyor. Yazık, çok yazık