18 Mart'ta Memur-Sen Eylemi  Memur Sen'in Özgürlüğü Bizim Esaretimizdir

18 Mart'ta Memur-Sen Eylemi Memur Sen'in Özgürlüğü Bizim Esaretimizdir

Bizler AKP’nin gölgesinde sendikacılık yapanların, gericilikle örtülmüş akıllarıyla kadınlara özgürlük getirdiklerini iddia edenlerin, özgürlük masallarına da, özgürlük mücadelesi vereceklerine de inanmıyoruz. Bütün kamu emekçisi dostlarımızı bu konfedera

Memur Sen'in Özgürlüğü

Bizim Esaretimizdir! 

18 Mart'ta Memur-Sen Eylemi


İnsanlığın ilerici birikimini temsil eden özgürlük gibi kavramlar, ülkemizde uzun süredir bu birikime savaş açmış gerici-muhafazakâr kesimin elinde, kendi fikirlerine meşruluk kaynağı sağlamak için kullanılmaya çalışılıyor. 


Özgürlük kavramı doğası gereği gerici düşünceye karşıt olduğundan, bilimi ve aydınlanmayı prangalara vuran bir zihniyet, bu kavramın içeriğini boşaltarak ya da başkalaştırarak karşımıza çıkarmaya çalışıyor. Bugün muktedir olan ancak halen mağduru oynamaya devam eden bu zihniyetin sürekli özgürlük diye bağırması ise ancak gericiliğin takiyyeci yüzünü daha fazla ortaya koyuyor. 


AKP dönemin yüzde binlerle ifade edilen büyüme rekorları kıran Memur-Sen adlı yandaş sendika, “Kamuda Kılık-Kıyafet Özgürlüğü için 10 Milyon İmza Kampanyası’yla” bir kez daha aynı oyunla karşımıza çıkıyor, özgürlük söylemi altında gericiliği meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu konfederasyona bağlı Eğitim Bir Sen’in önerdiği ve hızla hayata geçirilen 4+4+4 rezaleti ortadayken, bu kapsamda müfredata ekledikleri seçmeli derslerin okulların çoğunda nasıl zorunlu hale getirildiği henüz hafızamızdayken, okullarda kolsuz tişört giymesi dahi yasaklanan öğrencilerin başlarında türban sıradanlaşmışken, bize özgürlük masallarınızı yutturamazsınız. Kız çocuklarının türban nedeni ile okuyamadığını ileri sürenler 4+4+4 yasasıyla 136 bin öğrencinin okulu bırakmasını da türbanla mı açıklayacak? 


Gericiliğin kadına biçtiği rol onu eve hapsederken, bir taraftan da kadının çalışma yaşamına katılması üzerinden türban savunusunun yapılması ancak riyakârlıkla açıklanabilir. Bir taraftan işsizliğin sebebi olarak çalışan kadınları gösteren, 3-5 çocuk yapması istenen kadının yeri evidir diyen dinci-muhafazakâr zihniyet, bir taraftan da kadının kıyafetinden dolayı çalışma yaşamına katılamadığını iddia etmektedir. Ancak Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç’ın kadınlar için söylediği şu sözler akılda tutulmalıdır: "Kadınlar çalıştığı için erkek fıtri (yaradılış) rolünü kaybedip vahşi cinayetlere sürükleniyor. Kadının birinci görevi annelik ve ev hanımlığıdır. Kapitalist piyasa kadını ev dışına çıkarıyor, ev hanımlığını itibarsızlaştırıyor. Erkek kışkırtılmış kadınla evlenmek istemiyor. Olan kadına oluyor.’’ 


Bu sözler dinci-muhafazakar kesimin gerçek niyetlerinin itirafı olarak okunmalıdır. Çalışan kadını kışkırtılmış olarak gören, kadının birinci görevini annelik ve ev hanımlığı olarak tanımlayan gerici zihniyet, kadını ev dışında zaten istememektedir. Muhafazakâr yaşam tarzının baskın hale geldiği yerlerde çalışmak bir tarafa, kadının sokakta bile görünmez olduğu gün gibi ortadır. 


Türkiye sağının öteden beri gerici yaşam tarzını dayatırken takiye yapması alışageldiğimiz bir durumdur. Fakat onların dışında olup kıyafet serbestliğini hala özgürlük sorunu olarak ele alanların memlekete bir kez daha dönüp bakmalarını salık veririz. Türbanı özgürlük olarak savunanlara yönelik eleştirileri ‘baskıcılıkla’ ve ‘elitizimle’ nitelendirenlerin, şimdi iktidardaki dinci-muhafazakârların kadınların en temel haklarını (yaşama, çalışma, serbest dolaşma, spor yapma ve nicelerini) gasp ederken örtünmenin nasıl merkezi bir yerde durduğunu görmemeleri imkânsız. Neyse ki örtünmenin kendisinin patriyarkanın bir tahakküm aracı olduğunu söylemekten korkmayanlar hala tükenmemiştir. 


Özgürlük Ancak Eşitlikte Birlikte Mümkündür! 
Dinci-gerici zihniyet kadını erkeğin eşiti olarak görmez. Buna dayalı söylemleri, politikaları son yıllarda hemen her gün gördük. Kadına karşı şiddet... N.Ç davası... Bir sporcu kadının dayak yemesi... Bakanların, başbakanın açıklamaları vs. 


Öte yandan AKP iktidarında derinleşen sınıfsal ayrımlar her seferinde türbanla örtülmek istenmektedir. Bir emekçi kadının bir ömürlük kazancı değerinde çanta taşıyan türbanlı kadınlarla merdiven altı atölyelerde bir dilim ekmek için güneşe hasret çalışan türbanlı kadınlar aynı tutulmaya çalışılmaktadır. Fakat biliyoruz ki işini kaybeden, hakları elinden alınan, çalışmaktan çocuğunun yüzüne hasret kalan emekçi kadınları bu yalana daha fazla inandırmaları artık mümkün değil. Her işçi direnişinde, grevlerde, başı açığıyla kapalısıyla bütün emekçi kadınlar ortak paydalarının sınıf kimliklerinin olduğunun farkına varmaktadırlar. Ülkemizi yöneten sermaye sınıfının ve onun yandaş sendikalarının da korktuğu budur. Türban, memleketi savaş bataklığına itenlerin, köle pazarı yaratanların işbirlikçiliğini ve işçi düşmanlığını örtmeye yetmeyecektir. Özgürlük ancak eşitlikle mümkündür ve kadını her türlü toplumsal esaretten kurtaracak olan ise eşitlik ve özgürlük mücadelesinin birlikte sürdürülmesidir. 


Geçtiğimiz 10 yılda gericiliğin özgürlük karşıtı uygulamaları deneyimle sabittir! Kız çocuklarının okuyamamasını, kadının iş yaşamına katılamamasını ve daha birçok çelişkiyi türban ile örtmeye çalışanların, türbanı nasıl kullandığını görüyoruz. Türban yandaş sendika ve iktidar için sadece dinsel bir simge değil aynı zamanda gerçeklerin üzerini örtme aracı haline de gelmiştir. 


Kardeşler, 


Bizler AKP’nin gölgesinde sendikacılık yapanların, gericilikle örtülmüş akıllarıyla kadınlara özgürlük getirdiklerini iddia edenlerin, özgürlük masallarına da, özgürlük mücadelesi vereceklerine de inanmıyoruz. Bütün kamu emekçisi dostlarımızı bu konfederasyonun bu masallara kulak asmamaya, kendilerini sahibi AKP ile baş başa bırakmaya ve düzenledikleri iki yüzlülü imza kampanyalarını teşhir etmeye çağırıyoruz. 


Eşitliğin ve aydınlanmanın mücadelesini sürdüren emekçiler özgürlük düşümüzü bu konfederasyonun karanlığına bırakmamalıdır. Memur Sen’in özgürlüğü bizim esaretimizdir! 
(EĞİTİMDE SINIF TAVRI /http://esiniftavri.org/Texts.aspx?textId=43)
Ad Soyad: Özgür Demirören
Tel: 
E-Posta: [email protected]
IP: 88.232.100.190

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.