ABDULLAH AYDIN:KİMSE YOK MU?

ABDULLAH AYDIN:KİMSE YOK MU?

Ve düştüğün, düşürüldüğün açmazdan kurtulmak için de birlerinden himmet bekliyorsun! Olmaz canım kardeşim olmaz! Önce ruhunu karanlık güçlerden kurtarmak zorundasın Kurtuluş ellerindedir. Kurtuluş, ruhundadır, beynindedir, yüreğindedir. Kurtuluş akıldadı



KİMSE YOK MU?

ABDULLAH AYDIN

[email protected]

Kurşun sesleri geliyor dağlardan, derelerden…                                                                       Ağıtlar geliyor Bayrağa sarılı tabutların ardından…                                                     Ölüm korkusu yaşıyor kent sokakları…                                                                                  Ölüm kokusu geliyor uzayıp giden yollardan…                    

Yoksul çocuklarının çaresizliği yansıyor topluma, çağa arkasını dönmüş karanlık tarikat dehlizlerinin kilitli kapılarının ardından…                               

Boz bırakılan tarlalar, boş bırakılan ahırlar ağlıyor yalnızlıklarına…                                  

Bilim giremiyor Üniversite kapılarından…

Adalet giremiyor düşüncelerimize…            

İş aramaktan yorulan gençlerin,

el açan çocukların çaresizliği, hüznü yansıyor kent sokaklarının kaldırım taşlarına…

 

Ve yurdun her yanından haykırışlar, çığlıklar duyuluyor çaresizlik içinde sessiz ve derinden…

Ağlamak, yalvarmak günlük eğlencemiz oldu sanki!

 

Kimse yok mu?...  

Kimse yok muuu?...

Çok derinlerden geliyor bu yalvarış…

İçinden bağırma, çığlık atma, ağlama kardeşim…

Kendine bir kere sor  ‘ben ne yaptım?’ diye. Bu çıkmazda payın olduğunu unutma!  Artık her şey tek olacak bu memlekette…

Bağıran, çağıran, haykıran birkaç kişi var ya bu ülkede; sen onları dinle yeter; fazla gürültüye, herkesin konuşmasına gerek var mı?

Ülke suskun, yurttaş suskun, kurumlar suskun.

Sanki bu memlekette ‘Suskunluk Yasası’ var gibi. Biz ortak suçlu muyuz yoksa!

Üniversiteler konuşamıyor…

Barolar konuşamıyor…

Sendikalar,

Dernekler konuşamıyor…

Sivil toplum kuruluşları konuşamıyor…

Fakirlerden vazgeçtik,

sermaye düzeninin sahipleri konuşamıyor...

Hatta Partiler doğru dürüst konuşamıyor!

‘Herkes konuşursa anarşi olur haa, dedi kodu olur haa! Ancak bir kişi konuşursa her şeyin halli mümkündür’ diye düşünüyor birileri!                                                                               Tek… Tek… Tek! “Ben tek başıma yeterim” diyor birileri…

O tek kim diye sorma! O tek ben, ben, ben!

Sen öte taraftan bağır dur: Kimse yok muu?!

Akıl alacak gibi değil! Ne oldu bu ülkenin insanlarına?

Kim ürküttü? Kim korkuttu? Kim sindirdi bu toplumu?

Sen Emperyalizme karşı Dünya’da ilk başkaldırıyı ortaya koy, işgalcileri ve maşalarını topraklarından kov, çağ dışına düşmüş, yıkılmış, viraneye çevrilmiş, soyulmuş, ihanete uğramış, cahil bırakılmış, Ortaçağ Arap hurafeleriyle aklı, ruhu kelepçelenmişken, Ulusal ‘Dirilişin’ Dünya’da ilk örneğini veriyorsun. Mazlum uluslara örnek oluyorsun, akıl almaz Devrimler gerçekleştiriyorsun, ne oluyorsa Yüz Yıl sonra, bütün iradeni ve benliğini birilerine teslim ediyorsun!

Ve düştüğün, düşürüldüğün açmazdan kurtulmak için de birlerinden himmet bekliyorsun! Olmaz canım kardeşim olmaz! Önce ruhunu karanlık güçlerden kurtarmak zorundasın

Kurtuluş ellerindedir.

Kurtuluş, ruhundadır, beynindedir, yüreğindedir.

Kurtuluş akıldadır, bilimdedir, doğruları görmektedir.

Kurtuluş Ulusal birlikteliğindedir!  

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.