BAYRAM
Çocukluk yıllarımız belki kendi tercihlerimiz olmadan ailelerimizin ve çevrenin biçimlendirmesiyle hani o hep anlatılan eski bayramlar neyse onu düşlemekle geçti. Gelmeden önce yapılan bayram temizliği, bayram yemekleri ve zenginlerin kestiği kurbanlard
"İşte Şerif şehit oldu
Bayram benim neyime
Patronların gönlü oldu
Kan damlar yüreğime"
BAYRAM
Emel SUNGUR
Hiç kimse ben yine ayni eskisi gibi bakıyorum yaşama bayram da eski den inandığım veya inanmadığım gibi yaşamda öyle diyebilir mi?
Yoksa bu soysuz muhafazakarlık, bu gericilik ve karanlık bizleri de etkiyor mu?
Evet biliyorum bilaistisna herkes yok ben eskisi gibi düşünüyorum diyecek bende ısrarla bunun koca bir yalan olduğunu söyleyeceğim.
Çocukluk yıllarımız belki kendi tercihlerimiz olmadan ailelerimizin ve çevrenin biçimlendirmesiyle hani o hep anlatılan “eski bayramlar” neyse onu düşlemekle geçti. Gelmeden önce yapılan bayram temizliği, bayram yemekleri ve zenginlerin kestiği kurbanlardan sizin eve düşecek kurban etini beklemekle geçti.
Belki zengin olmadığımız için hiç kurban kesmedik, belki çocuk aklımızla kesenler bizi unutabilir diyerek onların kurban keserlerken etraflarda dolandık ama o zaman da şimdi olduğu gibi zenginler evlerinde kurbanları bolca kavurup yediler konu komşuya da zenginlik sırasına göre kurban parçaları dağıtıldı. But en zengin komşuya ve sıralandı kesene de sakatat ve kelle verildi yıllarca gözümüzün önünde.
Bizler unutamadığım o “çocukluk yıllarımın bayramlarında” hep yeni bir şeyler giydik. Cüzdan, bütçe neyi elveriyorsa bunun adı bazen kabarık elbise oldu yengemin diktiği, bazen rugan ayakkabı ay sonuna denk geldiyse bayram bazen de çok güzel üzeri fırfırlı dantelli çorap oldu ama sevdik bu özel günleri gidip gelme, tatlı yemek, arkadaşları görmek vardı bu özel günlerde.
Mutlu olurduk ikram edilen tatlının yanında renk,renk likörleri seyrederken.
Büyük bir aile olarak yaşadığımız anneannemlerle birlikte oturduğumuz yıllarda muz likörü ve nane likörü olmazsa olmazımızdı evi. Koşullar sonra daha zorlaşınca da akide şekeri ve kağıtlı çikolatamız karıştırılıp şekerliğin içine yerleştiriliyordu çok gelecek olabileceği hesaplanarak şekerlerin hepsi konulmuyordu şekerliğe yavaş yavaş, tane tane ilave oluyordu.
Hele kağıtlı şekerler gerçekten çok tatlıydı! Markasını bile unutmam meyveli mintips- fruttipslerin.
Zaman geçti biraz etrafı öğrenmeye, gerçekle yüzleşmeye başladığım da önce bir canlının kurban edilmesi beni rahatsız etti, zaten her gün et yiyenler ayrıca o günlerde her öğün yiyeceklerdi. Ne adaletsizlikti her gün et yiyenler ve onların yediği etin eğer verirlerse ciğerini, işkembesini bekleyenler.
Ciğer ve yürek aslında ilk öğün olarak kavrulurdu ama biraz daha insaflı yüreği olanlar konu komşunu çocuğu yesin veya apartman hizmetlisinin evinde et pişsin diyerek dağıtırlardı.
Bayram kelime olarak herhalde herkesi mutlu eden bir sözcük olmalı diye düşünmeye başladım ve ilk hayal kırıklıklarımda o zaman şekillendi.
Büyüklere el öpmeye gitmek, ya büyükler hayatta değilse, ya çok uzak yerlerde ise, ya uzun mesafeler, dağılmış aileler varsa, ya yalnızlıklar varsa yaşam da zordu bu bayram işi o zaman herkes mutlu değildi.
Haydi tüm bunları var sayalım ziyarete giderken gideceğin yere bir şey götürmek gibi bir adet vardı yaşlıysa, çiçek, çikolata veya lokum,çocuksa mendile sarılmış para veya çorap.
Bunlar nasıl alınacaktı zaten git gel bir sürü masraf vardı bu noktada da sorun vardı, herkes mutlu olamazdı.
Gelelim çıkış noktasına neden bayramlar vardı bu bölüm beni ilgilendirmedi hiç. Günün koşulları o sürece aitti bu günü görmek bugünü yaşamak gerekiyordu bugünde bir gün sonra eskiyecekti takılıp kalınamazdı. Gelenekler paylaşım ve dayanışmayı getiriyorsa iyiydi. Aç ise tok onu görüyorsa, hüzünlü ise biri onun hüznünü paylaşıyorsa bayramdı bu böyle hiç olmadı.
Zaman zaman düşünürüm acaba bayramlarda sınıfa göre değişiyor muydu, yoksa?
Bugün bakıyorum ekonomik durumu biraz iyi olan bayram adına tatilde, koşulları biraz daha zorlayan taksitle borçla kurban kesme peşinde, hiçbir şey yapamayıp evinde oturup internet sayfalarında dolaşanlarda sürekli bayram kutlama peşinde.
Bunları yapanların büyük bölümü yeni muhafazakarlar, gerçekten muhafazakarlık sarıyor her yerimizi.
Örgütlü bir yapı olan Meslek odaları mesleki sorunları çoktan bitirmişler binlerce üyesinin bayramını kutlama mesajlarıyla odaya ekonomik olarak yük yüklüyor bırakın beyler, yöneticiler bu işleri siz kendi işinize bakın.
Zaten siz isteseniz de, istemeseniz de, kutlasanız da kutlamasınız da siyasi iktidar, yandaşları, oralardan parsa toplamaya çalışan muhalefet ve bugünün dönekleri yapıyor bu işleri.
Bırakın insanlar eğer istiyorlarsa kutlamak bu özel bir günse onlar için bugüne değin geldiği gibi kutlasınlar.
Size mi kaldı inançlara bayram ritüelleri uygulamaya, uydurmaya çalışmak.
Dokunmayın yapan yapsın yapmayanı da neden yapmıyorsun zorlamasına, kaygısına sokmayın. Yeni icatlar çıkartmayın baylar.
Bayramımı bana soruyorsunuz söyleyeyim vicdanları olanların olduğu ve analarla çocukların ağlamadığı bir dünyada kutlanır ve yaşanır bayram.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.