DİNCİLER AÇIK YADA KAPALI GİYİMDE DÜRÜST DEĞİLLER!..

DİNCİLER AÇIK YADA KAPALI GİYİMDE DÜRÜST DEĞİLLER!..

Dincilerin bu konuda ısrarlı olmaları onların dini gereği yaptıkları bişey, empati sağladığınız zaman doğru gözüküyor. Ancak kimi liberal yada sosyalistlerin bu konuyu benimseyerek tartışmaları, daha doğrusu savunmaları doğru değil.

DİNCİLER AÇIK YADA KAPALI GİYİMDE DÜRÜST DEĞİLLER!.

 
Ahmet Nesin
 
Laisizmi televizyon kanallarında sabahlara kadar tartışsak boş, çünkü hemen hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da biz başından beri yanlış tartışıyoruz.
Laisizmi tartışırken önce laisizmin tarifine uygun bir ülkede yaşayıp yaşamadığımızı ortaya koymamız gerekiyor.
Laisizm ana kavramıyla devletin din işlerine karışmaması anlamına geldiğine göre diyanet işleri başkanlığının olduğu bir ülkenin laik bir ülke olma şansı olmadığını görmek ve ondan sonra bu tartışmalara girmek gerekiyor.
 
Yada şöyle açıklayayım, bir devlet anayasasında hem laik devlet yazıp hem de din adamına devlet bütçesinden maaş ödeyemezsiniz. Benden aldığınız vergiyle din adamına maaş verip, din kitapları basıp, konferanslar yapıp, din insanlarının maaşlarını öderseniz o ülke laik bir ülke değildir.
 
Oysa biz neredeyse cumhuriyet kurulduğundan beri hem halk olarak hem devlet adamları ve bütün siyasiler olarak din işlerini tartışmışız.
Son yıllarda da türban Türkiye’nin ana konusu haline geldi.
Türban özgürlük adına tartışılıyor, anlayacağınız kadını özgür bırakmayan bir ayeti biz kadının özgürlüğü üzerinden tartışıyoruz.
 
Olaya önce şuradan bakmak gerekiyor bence, kadının kapanması kadınların isteği üzerine Kur’an’ın yazılışından sonra ortaya konmuş bir konu değil.
Kur’an yazılmasıyla birlikte ayet olarak var.
Dine ister inanın, ister inanmayın, bu ayetin bir emir olduğu olgusunu değiştirmez.
 
Bunu kabul ettiğimiz zaman AKP genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kadının kapanması yada türban konusunda ısrarlı olması, onu yasalaştırması düpedüz dini devlet işlerine karıştırmaktır.
 
Dincilerin bu konuda ısrarlı olmaları onların dini gereği yaptıkları bişey, empati sağladığınız zaman doğru gözüküyor. Ancak kimi liberal yada sosyalistlerin bu konuyu benimseyerek tartışmaları, daha doğrusu savunmaları doğru değil.
 
Bu konu açık kadın, kapalı kadın eşitliği üzerinden yapılıyor. Açık kadın ne kadar çalışma hakkına sahipse kapalı kadın da aynı hakka sahip olmalı deniliyor. Eşitlik kavramını savunuyorsanız buna karşı çıkmanız yanlış.
 
Peki bu tartışma eşit yapılıyor mu yada eşit bir zemine oturtulabilinir mi? Bence olanaksız, biz dincilerle bu konuyu eşit tartışmıyoruz, işin içinde ciddi bir siyasi oyun var. Kapanma Kur’an’ın bir emri olduğu sürece de eşit tartışma olanağımız yok.
Nedeni çok basit, Kur’an’da ayet olarak sadece kapanma var, kadının açık gezebileceğine dair, isterse ikisinden birini tercih edeceğine dair ikinci bir ayet yok.
 
Doğal olarak da dini bütün bir kadın, kafasını yada omuzlarını açıp “Ben dinime uygun giyiniyorum” deme şansına sahip değil.
O yüzden dincilerin TV ekranlarına çıkıp “Herkes istediği gibi giyinebilmeli, giyim serbest olmalı” demeleri koskoca bir yalan.
 
İsterseniz dini bütün İslam ülkelerine bakalım, onlarda kadının açık giyinebilme hakları var mı? Olmaması da gayet doğal, çünkü bu ülkeler şeriatla yönetiliyor. Bu demektir ki Kur’an’a göre yönetiliyor, Kur’an’da olmayan bişeyin uygulanması da onlar için uygun değil.
 
Türkiye şeriatla yönetilen bir ülke olmadığından buradaki dinciler kadının istediği gibi giyinmesini savunur gözüküyor, oysa dini bir iktidarı getirebilseler bu hakkı onları savunan liberal, sosyal demokratlara ve sosyalistlere tanımayacaklar.
 
Yani onların kafa yapısında 2 tür yada 3 tür giyim tarzı yok, biz onlarda olmayan bişeyi sanki onlar da savunabilirmiş gibi onlarla tartışıp savunmaya kalkıyoruz.
Bizim kafamızda insan hakları var ama onların kafasında Kur’an hakları var, tartışmalarda “Bu yasak insan haklarına uymuyor” derken samimi değiller.
Yani onların kafalarındaki tek bişeyi yada tektip giyimi çokbişey yada çoktip gibi tartışma ve savunma yanılgısına düşüyoruz.
Hem de kiminle, anayasaya göre laik olan bir ülkede devlet kocamanlarıyla din işlerini konuşup, devlet kocamanlarının dini uygulamasını kabul edip, hâlâ laik ve devrimci olduğumuzu söyleyerek. Anlayacağınız ciddi ve büyük bir oyunun içindeyiz. Takiye diz boyu…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.