FINDIKTA ÇÖZÜM YURTSEVERLİKTİR

Bolivya"nın önemli geçim kaynaklarından biri olan coca"nın borsası Ankara"da olsa ne düşünürsünüz? Sanırım ne alaka demekten kendimizi alamayız.

Peki ya ülkemizin can damarlarından biri olan ve dünya ki rekoltenin %75"ni ürettiğimiz ve ilimiz Ordu"da istihdam oranının %74"ünü sağlayan fındığın borsasının Hamburg"da olmasına ne diyeceğiz?

Bu durum kendini emperyalizme teslim etmiş bir düzenin yarattığı saçma bir çelişkidir ve saçma olduğu kadar da kaçılmazdır.

Saçmalık biter mi? Peki ya 240.000 üyesiyle dünyanın en büyük üretici birliği olan fiskobirliğin fındık alamaz hale getirilip devreden çıkarılmasına ne diyeceğiz? FKB ki taban fiyat belirleyip,ürünü doğrudan pazarlayarak ihraç edebilen bir kurumdu.Son süreçte FKP kredi alamaz,fiyat belirleyemez ve fiyat belirlese de piyasada işlem görmez hale getirildi.


Ya TMO"nun fındık alma ve fiyat belirleme saçmalığı?




Saçmalıkları birbirine ekleyip çıkan sonuca baktığımızda, ortaya, sadece fındığın fiyatını arttırmakla çözülecek bir sorundan fazlasıyla karşı karşıya olduğumuz gerçeği çıkıyor.Sorun daha büyüktür.Sorun bir yıkımla karşı karşıya olduğumuz gerçeğidir.




Türkiye"yi emperyalizme teslimiyet, tüm kamu varlıklarını peşkeş çekme ve ülke kaynaklarını yağmalama konularında rekorlar kıran AKP,tarımı da yok etmek konusunda rakip tanımıyor.

FKB"yi TMO"yu devreye sokarak tasfiye eden AKP, IMF programları doğrultusunda fındığın özel sektöre devrini tamamlamaya çalışıyor.Üreticiyi doğrudan tüccarın eline mahkum eden ve serbest piyasanın insafına bırakan AKP; yeni rant kapısı olarak gördüğü “lisanslı depoculuk” uygulamasını hayata geçirerek;hem FKB"nin 280.000 tonluk depolarını hem de 2 yıl içinde yapılması planlanan 150.000 tonluk depoların özel şirketlere devri ile üreticinin ödeyeceği paralarla stoklayacağı fındığından patronlara yeni gelir kapıları yaratmaya çalışıyor.

Bu sürecin sonu ise ortaya fındıktan müthiş karlar elde eden bir mutlu tefeci azınlık ve bu azınlığın borcu altında ezilen, toprağını kaybeden bir büyük üretici mağduriyeti çıkıyor.

Bazıları erken konuştuğumu söyleyebilir ama örmekleri dünyada yaşandı ve yaşanıyor.Bugün IMF politikalarını sürdüren bir çok ülke tarımsal olarak çökertilmiştir.Örneği komşumuz Yunanistan"dır.Yunanistan kendine tarımsal olarak yeter bir ülke iken,bugün bütün tarımsal ihtiyacını ithal ederek karşılıyor.FKB"nin tasfiye edilmiş olduğunu da düşürsek ortaya hiçte üretici lehine bir gelişme çıkmayacağı çok açık.




Fiskobirlik konusu ise bambaşka bir tartışmayı götürüyor lakin yine de bununla ilintili bir mesele. Orduluların FKB"ye olan tepkileri çok haklı fakat bu FKB"nin bir üretici birliği olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Aslında FKB uzun zamandır AB ve IMF programları kapsamında atıl hale getirilmiş durumda. FKB, yöneticilerinin ve MHP"nin rant kapısı haline gelmiş.

FKB yöneticileri bir anlamda AKP ile uzlaşma arayarak bu karlı dönüşümden nemalanmaya çalışmaktadırlar. Niyetleri FKB"yi bir üretici birliği olmaktan çıkarılıp özel şirkete dönüştürülmesidir.Zaten bu niyetlerini fındık mitingine destek olmayarak açık etmişlerdir.Lakin FKB"nin çok ortaklı bir işletme olması yürütülecek özelleştirme hamlesinde zorluklar yaratmaktadır.Bu zorluğa rağmen FKB mal varlığıyla patronların ağzının suyunu akıtmakta ve üzerinde oynanan oyunlar daha karmaşık hale getirilmektedir.Bunun yolu önce FKB"yi devreden çıkarmak ve küçülterek parça parça satmaktı.İlkini yaptılar,büyük bir lokma olan soya yağ sanayini ise büyük olasılıkla Ordu"nun inşaat ve otomotiv tekeli AKP yandaşı gerici Altaş"lara satacaklar.




Gelinen noktada üreticiyi sonrası için büyük bir mücadelenin beklediği çok açık.Bu mücadelenin yada siz savaşın diye anlayın,verileceği alanlardan birisi FKB olacaktır.Şunu anlamak gerekiyor ki FKB"siz fındık üreticisin bırakın ayakta kalmayı tutunması bile mümkün değildir.Oysa sorunlardan biri, fındık üreticisinin FKB konusunda bilinçsiz olması ve FKB"nin şuan ki hali ve yönetimiyle hiçbir ihtiyaca karşılık gelemeyecek olmasıdır.

Zaten Erdoğan"ın fındık konusunda hep diline FKB"yi dolayıp suçlaması bunun bir ispatıdır aslında. Niyet üreticiyi aynı zamanda savunmasız bırakmaktır.




Bu sene ise fındık rekoltesinin fazla olacak olması kafaları karıştıyor. Kimisi fındık fiyatının düşme eğilimleri göstereceğini düşünüyor ama yerel seçim ihtimalini düşündüğümüzde ben fındığın bu sene için düşme eğilimi taşıdığını düşünmüyorum fakat yerel seçim sonrası üreticiyi, bir krizin vuracağı ,fiyatların aşağı çekileceği gerçeği bekliyor.

Çok eski değil 2006 yılın da sefilleri oynatılan üreticiye,AKP bir temmuz seçimi hilesi yaparak 4 ytl"lik bir gönül almıştı.Oysa bugün fındığın 2.5"lar da seyrettiğini görüyoruz.
Bu yıl yine aynı senaryonun oynanacağı açık.

Aslında gerçek, fındık fiyatının içinde dolaştıkça elimizden kaçıyor.Üretici şu an fiyata kilitlenmiş durumda halbuki AKP"nin yapmaya çalıştığı sadece sıkışma yaşadığı politik başlıklarda kendine hareket etme ve iktidar alanları açmak.

Fiyatlar ne olursa olsun AKP emperyalizmin tarım politikalarını yürütmekten asla vazgeçmeyecek,vazgeçemez de.

Üreticiyi önümüzdeki dönemde her alanda AKP karşıtı bir mücadele bekliyor. Bugün IMF,AB ve ABD programları reddedilmeden Türkiye"de bırakın fındığı hiçbir konuda çözüm gerçekleştirilemez.
Ülkemizin sorunu bir bağımlılık sorunudur.
Bu bağımlılık ilişkisine son verilmedikçe ülkemiz halkı daha çok sefaletin içine çekilecektir.
Bizim temel argümanımız ise yurtseverlik olmalıdır.Fındık üreticisinin fındığına sahip çıkarken aslında ülkesine de sahip çıktığını bilmesi gerekir.İşte fındık sorunu böyle kavranılırsa ve üretici IMF ve AB politikalarını karşıya alırsa ve kooperatifçilik temelinde örgütlenilirse ki bu aynı zamanda FKB"yi tekrardan da diriltmek anlamına gelecektir.Türkiye"de ki üreticinin ve hem tarımın hem de genel sorunların çözümü ancak böyle gerçekleştirilebilir.

Anlaşılması gereken bir konu var ki o da: saydığımız başlıkların bir yurtseverlik meselesi olduğu ve bu düzenin kurumlarından ve siyasi partilerinden böyle projenin çıkmayacağıdır.

Fındık sorunu sadece Ordu"ya ait olan ve Ordu"da var olan bir sorun olmanın ötesinde emperyalist planların bir parçasıdır, dolayısıyla bu soruna ülke sorunlarının dışında çözüm aramak yeni çözümsüzlükleri beraberinde getirecektir. Hele vatana ihanet ve işçi düşmanlığı suçlarını işleyen AKP"ye, onu yaratan emperyalist kurumlara ve bu düzene karşı çıkılmadan bu mücadele asla verilemez.

Tekrarlıyorum ;çözüm emekçilerin memlekete sahip çıkmalarıyla gerçekleşecektir.Bu ise YURTSEVERLİKTİR…