Halka zarar, Sermayeye Kar,Şehir Hastaneleri

Halka zarar, Sermayeye Kar,Şehir Hastaneleri

Örneğin 1550 yataklı Adana şehir hastanesi ihalesini kazanan grup (Sıla-Şentürkler-Rönesans) dışarıdan 430 milyon Euro kredi aldı ve bunu 18 yıl içinde 540 milyon Euro olarak geri ödeme sözü verdi. Anlaşıldığı gibi burada çok kritik bir soru gündeme geliy

Şehir hastaneleri: Halka zarar, sermayeye kar

Halk Sağlığı uzmanı Doç. Dr. İlker Belek, AKP'nin şehir hastaneleri projesinin ne anlama geldiğini yazdı
 
Şehir hastanesi nedir ?
 
Öncelikle, kendi deyişiyle, Erdoğan’ın belediye reisliği döneminden beri rüyasıdır.
Gerçekte ise bu işe girişen şirketler açısından büyük para kazanma fırsatıdır.
Öyle ki, şirket devlete sattığı hizmetlerden maksimum kazansın diye Sağlık Bakanlığı hastane yataklarının en az %70’ini her daim dolduracağı sözünü bile verir. Yatak doluluk oranı %70’in altına indiğinde oluşacak mali farkı Sağlık Bakanlığı kapatır. Köprü projeleri için verilen günlük araç sayısı sözü gibi.
 
Şehir hastanesi denilen model dış dünyada Kamu Özel Ortaklığı (Public Private Partnership-3P) olarak bilinir. Devlet “param yok” diyerek hastane yatırımından çekilir. Elindeki araziyi 25 yıllığına ihaleyle özel bir şirkete devreder. Şirket arazi üzerine hastaneyle birlikte, AVM, otopark, eğlence merkezi inşaatları da yapar. Hastaneyi devlete kiralar. Diğer müştemilatı ise bir şekilde işletir. Ayrıca devlet temizlik, yemekhane, güvenlik hizmetlerini de 25 yıl boyunca yatırımcı şirketten satın alır. Bazı durumlarda bu listeye görüntüleme ve laboratuar hizmetleri de eklenir.
 
Şehir hastaneleri üzerinden semiren şirketler
 
2015 başı itibariyle ihalesi tamamlanmış şehir hastanelerini üstlenenlerin önemli derecede aynı şirketler olduğu görülüyor: YDA ve Inso Kayseri, Konya, Manisa; DİA Bilkent, Mersin; Sıla-Şentürkler-Rönesans Yozgat, Adana; Türkerler İzmir, Kocaeli, Akfen Isparta ve Eskişehir şehir hastanelerinin ihalelerini almışlardı. İstanbul-İkitelli ve Gaziantep’te ise yabancı şirketler (Samsung, Sanini, Simed ortaklığı devredeydi. Bu işe giren yerli şirketlerin yıldızının AKP döneminde parladığı biliniyor.
 
Şehir hastanesi modeli sermayeye rant aktarmaktır
 
Nedeni şu: Devlet nakit param yok diye bu işten çekiliyor ama ihaleyi kazanan şirketler yatırım için gereken parayı dışarıdan kredi alarak buluyorlar.
Örneğin 1550 yataklı Adana şehir hastanesi ihalesini kazanan grup (Sıla-Şentürkler-Rönesans) dışarıdan 430 milyon Euro kredi aldı ve bunu 18 yıl içinde 540 milyon Euro olarak geri ödeme sözü verdi. Anlaşıldığı gibi burada çok kritik bir soru gündeme geliyor: Madem ki şehir hastanesi yatırımı için ekonomik bir yeterlilik ve nakit kaynak gerekmiyor, o halde bu işi neden devlet kendisi yapmıyor ?
 
Nedeni çok basit: Yandaş sermayeye rant aktarmak. Hatta yoktan yandaş sermaye yaratmak. Adana şehir hastanesi için devletin 25 yılda şirkete ödeyeceği kira bedeli yaklaşık 3 milyar TL ve bu şirketlerin inşaata başlayacak kadar bile nakiti yok. Ama olsun. AKP şirketlerin dışarıdan 25 yıla kadar vadeli kredi bulabilmesi için aracılık yapıyor, hatta bu iş için özel bir yasal düzenleme bile yayınlıyor.
 
2015 yılı başında ihale süreci tamamlanmış bulunan 14 şehir hastanesinin yıllık kira bedeli toplamı 2.5 milyar TL, 25 yıllık kira bedeli toplamı ise yaklaşık 63 milyar TL idi. Isparta şehir hastanesinin toplam yatırım bedelini Akfen’in 1 milyar 150 milyon TL olarak açıkladığını dikkate aldığımızda, devletin şirketlere ödeyeceği 25 yıllık kira ile tam 55 tane Isparta şehir hastanesi yapabileceğini anlıyoruz. Ya da bir yıllık kira ödemesi ile 2 tane Isparta şehir hastanesi.
 
Zaman içinde devreye giren başka faktörler de şirketlere para kazandırıyor: Isparta hastanesinin ihale sürecinin başında devlet Akfen’e 29.5 milyon Dolar (yani o zamanın parasıyla 52 milyon TL) yıllık kira ödeme sözü vermiş. Bu bugünün kuruyla yaklaşık yıllık 106.5 milyon TL’ye, 25 yıllık ise 2.6 milyar TL’ye denk geliyor. Kira bedeli ile yatırım bedeli karşılaştırıldığında Akfen daha şimdiden kur farkının yarattığı avantajla 1.5 milyar TL kazanmış oluyor.
 
Devlet hastane yatırımını çok daha düşük maliyetle gerçekleştiriyor
Devlet klasik ihale yöntemiyle ve tam donanımlı olarak tamamlanan Erzurum devlet hastanesini 193 milyon TL’ye tamamlarken, aynı kapasiteli hastaneyi yapacak Adana şirketleri bu iş için 430 milyon Euro (TL değil) fiyat verdiler.
 
Sözleşmede belirlenen fiyatın çok üzerinde tamamlanan hastaneler
 
Çok yakın zaman önce Isparta şehir hastanesi büyük şaşaayla açıldı.
Açılış töreninde Binali Yıldırım yatırım tutarını 600 milyon TL, inşaatı tamamlayan Akfen yönetim kurulu başkanı Hamdi Akın ise 1 milyar 150 milyon TL olarak açıkladı. Hangisi doğru, Akfen’in cebine havadan para mı sokuldu ?
 
Şehir hastanesi modeli: Gereksiz yatak, gereksiz kapalı alan, gereksiz teknoloji
Mersin şehir hastanesinin kapalı alan büyüklüğünü, yatırımı gerçekleştiren DİA Holding 328 bin, Sağlık Bakanı ise 370 bin m2 olarak verdi. Aradaki 42 bin m2’lik fark nereden kaynaklandı, inşaatın hangi aşamasında ortaya çıktı, maliyette ne kadar artışa neden oldu, maliyet farkı kim tarafından, nasıl, hangi aşamada karşılandı ? Beklendiği gibi hiç açıklama yok.
 
Şehir hastaneleri ağır tıbbi teknolojiyle donatılıyor. İçlerinde onlarca MR, tomografi, PET cihazı bulunuyor. Ciddi bir pazar. Yabancı teknoloji tekellerinin bu hastaneleri inşa eden şirketlere teknoloji pazarlayabilmek için özel bürolar açtıkları belirtiliyor.
Ancak Türkiye’nin bu boyuttaki tıbbi teknolojiye gerçekten ihtiyacı olup olmadığını bilen de, böyle bir analizi yapan da bulunmuyor. Öte yandan eskiden beri Türkiye zaten tıbbi teknolojiyi gereksiz kullanan ülkeler arasında sıralanıyor.
 
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, örneğin 2012 yılı için biliyoruz ki, her yıl 100 bin kişiye çekilen tomografi tetkiki sayısı AB’de 8900, OECD’de 12 bin iken Türkiye’de 13 bin. MR sayısı ise AB’de 4100, OECD’de 5200 iken Türkiye’de tam 11500. Neden Avrupa ortalamalarının çok üzerinde film çekiyoruz, neden son derece pahalı görüntüleme cihazlarına para harcıyoruz ?
 
Bu haliyle şehir hastaneleri teknoloji tekelleri açısından çok karlı bir yatırım alanı. Aynı şeyi halk sağlığı açısından söylemek imkansız. Zira gereksiz kullanılan teknolojinin hastanın sağlığına zarar vereceğini biliyoruz.
 
20-25 yıllığına kredi borcuna giren şirket batarsa yükümlülüğü halk üstlenecek
Şirketlere sunulan bütün bu mali avantajlar yetmedi, 2013 yılında yayınlanan bir torba yasaya eklenen bir maddeyle kredi kullanan şirketlerin bütün borç yükümlülüğü, herhangi bir risk durumuna karşı, faiziyle birlikte TC devleti tarafından üstlenildi.
Şehir hastanesi: Hastane işletmeciliğinin verimsiz yolu
AKP büyük hastaneler inşa etmekle övünüyor. Halk sağlığı sorunlarının hastanelerle çözüleceği yanılgısı içinde. Oysa sağlığın geliştirilmesi için ön koşul koruyucu sağlık hizmetleri.
 
Öte yandan hastane işletmeciliği açısından en verimli tercih yatak sayısını maksimum 250-300 civarında tutmaktır. Fazlası hastane enfeksiyonlarında artışa neden olur, hijyen sorunları yaratır, yönetim sorunlarına, verimliliğin düşmesine yol açar.
 
AKP’nin şehir hastanelerinde bir yatak başına ortalama 287 m2 kapalı alan düşüyor. Oysa batıda bu yalnızca 150-200 m2’dir. Aradaki büyük farkın tıbbi bakım hizmetiyle herhangi bir ilgisinin olmadığı, ama firmalara yüklü para kazandırdığı ortada.
 
Bakanlığın verilerine göre şehir hastanelerinin m2 maliyet fiyatı 848 Dolar (3200 TL), 1 yatağın maliyeti ise 243 bin Dolar (920 bin TL). Oysa Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın Haziran 2016 raporunda verilen maliyetler tam donanımlı, 150 yataklı bir özel hastanede 1 yatak için yalnızca 270 bin TL’dir. Bir kez daha anlaşıldığı üzere şehir pastaneleri projesi yatırımcı firmalara devlet eliyle para kazandırmanın yoludur.
 
Nitekim Kalkınma Bakanlığı’nın Ocak 2016’da yayınladığı rapora göre o tarihte ihale süreci tamamlanmış şehir hastanesi projeleri için yatırımcı şirketlerin yapacağı harcama 10 milyar, buna karşılık şirketlerin devletten alacakları para 27 milyar Dolar’dır. İyi kazanç. Üstelik bunun içinde kira bedeli, hastanede kiracı olacak devlete satılacak hizmetlerden elde edilecek, vb gelirler de yer almıyor.
 
Şehir hastanesi: Kent yaşamı için risk
 
Şehir hastaneleri kent planlamasında çok önemli sorunlar yaratmaya adaydır.
Örneğin Ankara Etlik şehir hastanesine her gün yaklaşık 83 bin kişinin hasta ya da refakatçi olarak giriş yapacağı tahmin edilmektedir. Bunun 27 bini yalnızca ziyaretçi saatleri içinde gerçekleşecektir. Ortaya çıkacak otopark, trafik ve gelenlerin günlük konaklama ihtiyaçları gibi sorunların nasıl çözüleceği ise tam bir muammadır.
Devlet birilerini zengin etmekle övünüyor
 
AKP’nin bütün ilgili siyasetçileri 1000’lerce yataklı hastaneleri 1-2 yıl içinde tamamlamakla övünüyorlar. Görüldüğü gibi bu, manzaranın yalnızca bir yüzü. Öteki yüzünde büyük vurgun var. 
Üstelik kim, bu kadar para kazanacağı bir işi en kısa süre içinde tamamlamaz ki.
 
http://haber.sol.org.tr/toplum/sehir-hastaneleri-halka-zarar-sermayeye-kar-191106
 
Kaynaklar
http://alternatifsiyaset.net/2016/03/03/kalkinma-bakanligi-raporu-bir-ko...
http://bianet.org/1/17/183006-sehir-hastanelerinin-yuksek-maliyeti-gizle...
http://bianet.org/1/1/184527-sehir-hastanesi-ama-sehirde-degil-sirketin-...
http://bianet.org/bianet/saglik/153781-porsumus-patlak-projeler-sehir-ha...
http://bianet.org/bianet/saglik/167507-ikitelli-sehir-hastanesine-kim-el...
http://bianet.org/bianet/saglik/161549-3-milyar-lira-kira-mi-olur
http://bianet.org/bianet/saglik/161064-mujdeler-olsun-borclandik
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/707391/Isparta_Sehir_Hastanesi_n...
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/685433/Sehir_hastanelerinde_mily...
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/669852/Mersin_Sehir_Hastanesi.html
http://haber.sol.org.tr/toplum/erdoganin-14-yillik-hayali-sehir-hastanel...
Sağlık Bakanlığı (2015) OECD, Avrupa Birliği Sağlık İstatistikleri ve Türkiye, Ankara.
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.