İbrahim Dizman:Adını Yitiren Şehir
Sevgili Ordu? Artık sen bir ilçesin. Seni vali değil, kaymakam yönetecek Anadolunun herhangi bir ilçesiyle aynı yasal statüye indirgendiğinin farkındasın değil mi?105 yıl önce, 1908de il olmak için başvuruda bulunmuştun, olmamıştı. 1909da bir kurul
ADINI YİTİREN ŞEHİR !
İbrahim Dizman
Büyükşehir Yasası ile , neredeyse yüzyıl önce kazandığın il merkezi olma niteliğini yitirdiğini biliyorsun değil mi Sevgili Ordu?
Artık sen bir ilçesin. Seni vali değil, kaymakam yönetecek…
Anadolu’nun herhangi bir ilçesiyle aynı yasal statüye indirgendiğinin farkındasın değil mi?
105 yıl önce, 1908’de il olmak için başvuruda bulunmuştun, olmamıştı. 1909’da bir kurul yüzlerce imzalık dilekçeyle hükümete başvurmuştu, olmamıştı. Ertesi yıl yeniden denemiştin de bu kez Giresunlular da ayağa kalkınca olmamıştı. Sonra mutasarrıflık yapılarak durum idare edilmişti.
Birkaç yıl sonra, 1921’de, ülke ateş çemberi içindeyken, Kurtuluş Savaşı’nın en kritik günleri sürerken, ülkeyi bağımsızlığa kavuşturacak olan 1. TBMM, Ordu’yu il, seni de bu ilin merkez ilçesi yapmıştı. Buna karşı çıkan komşu vilayetler, isyan eden ilçeler vardı. “Ordu olsa olsa ilçe olabilir” demişlerdi.
Cumhuriyetin bir vilayeti olmayı hak etmek için ne çok çabaladığını biliyoruz Sevgili Ordu. Geçmişten gelen özgün tarihsel ve kültürel altyapını iyi kullanarak, 20. yüzyılı uygar bir kent olarak tamamladın; basının, festivallerin, tiyatroların, eğitim ve kültür kuruluşlarınla, bir ilin merkezi olmaya yakışır bir yüzyıl geçirdin.Bunun için nice yönetici, nice kurum, kuruluş emek harcadı; nice kültür ve sanat adamı ter akıttı. Hepsini sevgiyle bağrına bastın.
Şimdi, hiç bunlar yaşanmamış gibi, 100 yıl öncesine, geçen yüz yılın başlarına döndüğünün farkındasın değil mi Ordu?
Adını da yitirdiğini biliyorsun değil mi?
Sen ki Türkçenin tarihinden gelen ışıltılı bir sözcüğü ad olarak taşımıştın kimliğinde. Yüzyıllardır hem de… Bütün dünya senin adını anınca Kotyora’yı da Eskipazar’ı da Bayramlu’yu da anımsıyordu; bütün tarihi kapsıyordu adın. Kimse koymamıştı bu adı sana, dumanlı dağlarının yamaçlarında, derin ve yeşil vadilerinin içinde, ormanlarla kaplı yaylalarında yaşayanlar kendiliğinden vermişti bu adı; senin coğrafyanı severek yurt edinen Türkler vermişti bu adı. Ne yasayla ne zorla; kendiliğinden…
Bir özelliği daha var senin adının; bütün Karadeniz sahilinde Türklerin verdiği ve Türkçe olan tek addır Ordu. Her şeyi politik argümanlarla açıklamaya çalışan ama tarihten habersiz olanlar bunu nereden bilsin!
Tarihin derinliklerinden gelen adını, birkaç saat içinde bir yasayla değiştirerek birkaç politikacının kişisel beğenisine kurban ettiler. Bunu unutacak mısın Ordu?
Şimdi adın siliniyor… Artık sen yoksun… Ordu diye bir şehir yok…
Gelecekte, adını yitirdiğin günleri yazmak isteyecek tarihçileri bekle Ordu; asıl onlar konuşacak. Çünkü biliriz ki adı Hakikat, soyadı Tarih olan tanık en son konuşur!
Ben sende doğmadım; ama arşivlerin tozlu raflarında, gazete ve dergilerin sararmış sayfalarında, unutulmuş anıların izinde seni bilmeye, ruhunu anlamaya çalıştım, yaklaşık 27 yıldır; yani ömrümün yarıdan fazlasında. Ve fırsat buldukça seni yazdım.
Ben Ordu’yu yazdım. Artık Ordu yok ki… Bu kenti ve bu kente yazmanın bir anlamı kaldı mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.