Küresel Sermaye ve Ulusalcılık
Günümüzde, ulus devletler 200 yıl önce ilerici idi, işlevlerini tamamladı demek, küresel sermayeye karşı sınıf mücadelesini savunmak, devrimcilik gibi görünse de küresel sermayeye hizmet demektir.
KÜRESEL SERMAYE VE ULUSALCILIK
İsmet BAYTAK
En temel çelişki nedir? Proletarya ve burjuvazi arasındaki çelişki. Marks öyle diyor.
“Bu çelişki dünyada kapitalizm yok oluncaya kadar sürecektir” diye ilave ediyor.
1980 öncesi komünist hareket, temel çelişkileri ve devrimci güçleri, sırasıyla şöyle tanımlıyordu.
1- Sosyalist sistem ile kapitalist sistem arasındaki çelişki. Emek sermaye çelişkisinin ülkeler bazında somutlaşması.
2- Kapitalist ülkelerdeki işçi sınıfı hareketleri.
3- Emperyalizme karşı ulusal kurtuluş savaşları.
Bu üç temel çelişki kapitalizmin sonunu hazırlayacaktı.
Fakat sosyalist sistem bu rekabette başarılı olamadı ve reel sosyalizm yıkıldı.
Kapitalist ülkelerdeki işçi sınıfı hareketleri, reel sosyalizmin yıkılmasından derin etkilendi. Bazı Latin Amerika ülkeleri dışında ciddi bir sosyalist hareket yok. Son günlerde Avrupa ülkelerindeki işçi sınıfı hareketleri ise sosyalizmden çok ekonomik ve demokratik talepler peşinde.
Geriye kaldı, emperyalizme karşı verilen ulusal kurtuluş savaşları.
ULUS DEVLET
Ulus devletin temeli 200 yıl öncesinden öteye geçmez.
200 yıl önce avrupada, feodal sistem hüküm sürerdi. Bir savaş durumunda feodaller, çıkarları uygun düşerse savaşlara asker verirdi. Ama hepsi karar vermede bağımsızdılar. Büyük Britanya imparatorluğu, Rusya, Osmanlı imparatorluğu gibi devletler vardı ama bunlar homojen birer imparatorluklar değildi.
Ulus devlet kavramı, bağımsızlık savaşı veren sömürge ülkelerin ayrılması ve gümrüklerle ortaya çıktı. Her ulus devlet sınırlarını belirleyerek, kendi pazarını, yer altı yer üstü kaynaklarını, ürettiği mamullerine devlet güvencesi getirdi. Başka türlü zaten var olamazlardı.
İngiltere, Rusya, Osmanlı gibi imparatorluklar büyük oranda çöktü. Sayısız ulus devlet kuruldu.
Ulus devletlerin, ırkla, ırkçılıkla bir ilişkisi olmadı. Olamazdı da zaten, ulus devletler evrimin kaçınılmaz bir sonucuydu, evrim sürecinde ilerci bir gelişmeydi.
Alman, İtalyan faşizminin ulusal devlet ile bir ilgisi olmadı.. Onlar, kapitalizmin gelişmesinin doğal sonucu olarak ortaya çıktı. Tekelci burjuvazinin en sert, en acımasız diktatörlüğü.
Her zaman en temel çelişki emek sermaye çelişkisi değildir.
Kapitalizmin temel yasalarından biri de eşit olmayan gelişim yasasıdır. En gelişmiş kapitalist ülke en gelişmiş olarak yaşamını sürdüremez. Bir başka ülke gelir güçlenir, en gelişmiş ülkeyi tehdit eder duruma gelir.
İşte o zaman dünyanın yeniden paylaşımı gündeme gelir ve pazarları silahlar belirler. 1. ve 2. dünya savaşları bunun sonucudur.
- dünya paylaşım savaşı sonrası sosyalist Rusya kurulur.
- paylaşım savaşı ise, her zaman en temel çelişkinin emek sermaye çelişkisi olmadığını göstermiştir. ABD-Fransa-İngiltere şöyle veya böyle SSCB ile işbirliği yaparak Alman faşist ittifakına karşı işbirliği yapmıştır.
Kısacası kapitalizmin eşit olmayan gelişim yasası uyarınca, bazı dönemlerde emperyalistler arası Pazar paylaşımı birincil derecede çelişki olabilmektedir.
“Günümüzde, ulus devletler 200 yıl önce ilerici idi, işlevlerini tamamladı” demek, küresel sermayeye karşı sınıf mücadelesini savunmak, devrimcilik gibi görünse de küresel sermayeye hizmet demektir.
Dün Yugoslavya’ya, Afganistan’a, Irak’a, bugün Libya’ya, Tunus’a, Mısır’a, Suriye’ye sınıfsal bakamazsınız. Bakarsanız hiçbir şey göremezsiniz. Çünkü oralarda proletarya mücadelesi yok.
En temel çelişki, Proletarya ve burjuvazi arasındaki çelişkidir. Bu çelişki dünyada kapitalizm yok oluncaya kadar sürecektir.
Fakat günümüzün en büyük çelişkisi emperyalistler arası çelişkidir. Çürüyen, kokuşan batı emperyalizmi ile gelişmekte olan doğu sermayesi arasındaki çelişki günümüzün temel çelişkisidir. Batı emperyalizmi, sabırsızdır, saldırgandır kan dökücüdür, işgalcidir.
Kısaca günümüzde, batmakta olan, ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya vb. ile Gelişmekte olan Rusya, Çin, Hindistan arasındaki çelişki temel çelişkidir.
Bu çerçevede, Suriye üzerinde paylaşım savaşları sürmektedir.
Günümüzün komünistleri, sınıf savaşını ertelemeden, emperyalistler arası çelişkiyi göz önüne alarak, 2. paylaşım savaşında olduğu gibi, çürüyen batı emperyalizmine karşı doğu emperyalistleri ile bir çeşit işbirliği yapmalıdır.
Batı ve doğu emperyalistlerin şöyle veya böyle kapışması kaçılmazdır. Bu savaşta ise kazananlar sadece sosyalistler olmalıdır. Devrimci güçler bu kapışmaya hazırlıklı olmalıdır.
Saygılarımla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.