SURİYEYE DEMOKRASİ GELECEKMİŞ ÖYLE Mİ
...Diktatörlerin ve diktatörlüklerin de Allah belasını versin.Ama unutulmasın ki bu gün onları alaşağı ederek o ülkelere Demokrasi getireceklerini söyleyenler onlarca yıldır bu diktatörleri işbaşında tutanlardı.
SURİYE’YE DEMOKRASİ GELECEKMİŞ ÖYLE Mİ…
Tevfik KARABULUT
Trajedi derseniz trajedi, komedi derseniz komedi.Tek taraflı aşk,hatta katiline sevdalanma,ne ararsanız var.
Hani tekmili birden derler ya.Aynenöyle.Tekmilini birden seyrediyoruz.
Sovyetlerin dağılmasından sonra tek tabanca kalan ABD ve müttefikleri yüzlerini beklendiği gibi çoğunlukla Müslüman toplumların yaşadığı Fas ile başlayan Çin’e kadar uzanan Genişletilmiş Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Coğrafyasına çevirdiler.
*Zira bu coğrafya dünyanın en stratejik merkezi coğrafyasıydı.Küresel egemenliği perçinlemenin yolu,bu coğrafyanın mutlak kontrol altına alınmasından geçiyordu.
*Dünya enerji kaynaklarının büyük çoğunluğu bu coğrafyadaydı ve küresel egemenliğin ilk şartı enerji kaynaklarına sahip olmaktı.
*Bu coğrafya çoğunluğu Müslüman olan coğrafyaydı ve günümüzün emperyalist Evangelistleri yeni Haçlıların ve Siyonistlerin defterini dürmek istedikleri bir inancın yani İslam’ın yeniden insanlığın yönlendiricisi oluşunu engellemenin yolu bu coğrafyayı tam kontrol altına almaktan geçiyordu.
*ABD’nin tek başına dünya egemenliğine yani PACT AMERİCANA’ya rakip güçler olarak çıkabileceği düşünülen Çin, Rusya gibi ülkelerin önlerinin kesilmesi için bu coğrafyanın onlardan önce tam kontrol altına alınması gerekiyordu.
Aptalları kandırmak kolaydır.
Kontrol altında tutulan kitle iletişim araçları kanalıyla yürütülen yoğun bir kampanya,bir kaç cilalı söz,bir kaç hoş slogan ve toplumları yönlendirme gücü ve etkisi olan bir kısım nüfuz casusları ve işbirlikçilere aktarılacak birazcık kaynak şartları oluşturmak için yeter de artar bile.
Nitekim cilalı sözler de hoş sloganlar da işbirlikçiler de nüfuz casusları da çokça bulundu ve devreye sokuldu.
En hoş slogan Demokrasi sloganı oldu.
Hatta ABD’nin bu geniş coğrafyayı tam kontrol altına alma amaçlı BOP yani Büyük Ortadoğu Projesinin kod adı Project Democracy (Demokrasi Projesi ) idi.
Güya bu geniş ama geri kalmış coğrafyaya Demokrasi gelecekti.
İnsan hakları ve Hukukun üstünlüğü egemen olacaktı.
Diktatörlükler yıkılacak, halkın egemenliği sağlanacaktı.
Tüm Müslüman toplumların hatta insanlığın gözlerinin içine baka baka söylenen bu yalanların Müslüman coğrafyayı getirdiği nokta hepimizin önünde bir mide bulandırıcı tablo alarak duruyor.
*Irak’a Demokrasi getireceklerini söyleyenler Irak’ı üçe böldükleri yetmiyormuş gibi binlerce yıldır kardeşçe yaşayan insanları Sünni’yi, Şii’yi, Kürd’ü, Arab’ı, Türkmen’i birbirini acımasızca öldüren düşmanlar haline getirdiler.
Arkalarında bir buçuk milyonu aşkın ölü ,ırzlarına geçilmiş yüzbinlerce kadın, dağılan yüzbinlerce aile,yetimkalmış,on binlerce çocuk bıraktılar.
Hala bombalanan Şii ve Sünni camileri, cenazekortejleri, Pazar yerleri ve her seferinde ölen onlarca hatta yüzlerce insan haberleri duymaya devam ediyoruz.
*Afganistan’a Demokrasi getireceğini söyleyenler getire getire işbirlikçi bir yönetim ve devam eden istikrarsızlık,süren kardeş kavgası, acılar ve gözyaşlarından başkasını getirmediler.
*Tunus, Libya,Mısır ve Yemen’e Demokrasi getireceğini söyleyenlerin ne getirdiği ortada.
İşbirlikçi eski diktatörler gitti.
İşbirlikçi yeni yönetimler geldi.
Ama beraberlerinde kardeş kavgası, kan gözyaşı ve beraberinde istikrarsızlık getirdiler.
*Bu herifler şimdi elbirliği ile Suriye’ye demokrasi getirme gayreti içerisindeler.
Biz de onlara yardım ediyoruz.
Ama görünen o ki Suriye’yi bekleyen akıbet de belli.
Üçe hatta dörde bölünmüş bir ülke,birbirleriyle boğaz boğaza kavgaya tutuşturulacak farklı etnik ve dini guruplar, işbirlikçi yeni yönetimler, kan,acı ve gözyaşı.
Efendim her gün bir sürü masum insan öldürülüyormuş, milyonu aşkın insan evlerini terk etmişmiş, Suriyeli kadınlar fuhuş sektörünün yeni köleleri oluyormuş vs vs.
Olur böyle şeyler.
Demokrasi mücadelesinin bu kadar hasarı olur.
*Sonunda ne olacağı ayan beyan belli. Onlar bu coğrafyaların her türlü kaynağının kaymağını yiyecekler.
Bu coğrafyalar ABD ve müttefiklerinin yeni sömürgecilik anlayışlarının uygulama alanı olacak ama bizim gibi bu coğrafyanın halklarına kan, gözyaşı,kardeş kavgası, bitmeyen iç savaşlar, yetimler,dullar, ırzına geçilmiş kadınlar, yıkılan evler, yollar ve camiler kalacak.
Ve üstüne üstlük bir de küresel efendilere methiyeler düzmemiz istenecek.
Lanet olsun
---------- ----------------- ---------------------
Tüm diktatörlerin ve diktatörlüklerin de Allah belasını versin.
Dolayısıyla Saddam’ın da Esad’ın da Mübarek’in de Kaddafi’nin de diğerlerinin de Allah belasını versin.
Ama unutulmasın ki bu gün onları alaşağı ederek o ülkelere Demokrasi getireceklerini söyleyenler onlarca yıldır bu diktatörleri işbaşında tutanlardı.
Bu gün artık taşeronları değiştirmenin zamanı geldi ve değiştiriyorlar.
Bizim gibi af buyurun kerizleri de size demokrasi getireceğiz diye kandırıp bir güzel de kullanıyorlar.
Sanki bu coğrafyanın çocuklarının daha yaşanabilir bir ülkede yaşamaları,demokratik standartlarının artması onların umurundaymış gibi.
Kendi toprakları üzerinde küresel emperyalistlere istedikleri gibi ameliyat yapma imkanı tanıyan hatta onlara heveslice yardım eden bu büyük coğrafyanın aydınlarına, yöneticilerine yazıklar olsun.
Kendi göbeklerini kesemeyenlerin birileri gelir göbeğini de bebeğini de hatta kellesini de keser. Nitekim kesiyorlar.
Suriye’ye bu şekilde demokrasi gelecek öyle mi.
Yesinler sizin demokrasi getirme anlayışınızı.
Ve son söz: Hatay Reyhanlı’da hunharca öldürülen 52 kişinin ruhları şad olsun.
Tüm milletimizin başı sağ olsun.
Umarım katilleri ve arkalarında bulunanlar bir an evvel bulunur ve umarım fitne ateşi içimizi yakmadan söner.
Umarım gözlerimiz bir an evvel açılır da birliğimiz güçlenir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.