TAŞLAR YERİNE OTURDU MU DERSİNİZ?
Demokrasi biraz da hazmetme ve kabullenmedir. Yani hiç kimse benden Ak-Parti aleyhine bir tutum beklemesin. Ben daha önceleri de yazdım. Ben Ak-Parti misyonunu beğendiğim için buradayım. Zaman zamam Parti içi mücadeleleri tenkit ettiğim hatta acım
TAŞLAR YERİNE OTURDU MU DERSİNİZ?
Hüsnü YÜCEL
Tabi ki yerel seçimlerden bahsediyorum, daha doğrusu bahsedeceğim.
Şimdi yerel seçimler ile ilgili yarışın içinde olan üç partinin de Büyük Şehir Belediye Başkan Adayları belli oldu. CHP ve MHP adayları zaten geçen seneden belliydi.
Şaka bir yana da nerde ise bir senedir çalışıyorlar.
Ak-Parti ise kamuoyu yoklaması, temayül yoklaması ve de Genel Merkez yoklaması derken yoklamaları bitirdi.
Neyi yokladılarsa, daha doğrusu neyi yoklamadılarsa Genel Merkezin ta baştan beri kafasındaki aday adayı “aday” olarak açıklandı.
Bu bir tahmin veya suçlama değil.
Genel merkezin kafasındaki aday gerçekten baştan belli idi.
Bunun en büyük ispatı, daha bahsedilen yoklamalar devam ederken Enver Yılmaz “Ben icazeti aldım aday benim “ diyerek seçim startını Perşembe’den başlatmadı mı?
Ben önceden bunun bir taktik olduğunu düşünmüştüm.
Daha sonraları gelişen olaylar Enver Yılmaz’ı haklı çıkarttı.
Burada etik bulmadığım tek husus her şeye rağmen Enver Yılmaz bir hafta daha beklemeliydi.
Hem aday adayı diğer arkadaşlarını hiç yerine koydu hem de Genel Merkezin hiç de demokratik olmayan bu iradesini deşifre etmiş oldu.
Yani yapılan uygulama aday adaylarını çok kırdı.
Aday adaylığı yarışını kazanmakla seçim zaten kazanılmış gibi bir havaya girildi.
Bu yarış demokratik bir yarış gibi görülse de hiç de demokratik olmadı.
Ben aday adayı belirleme sürecinde de fikirlerimi açık açık yazdım.
Ordu için İdris Naim Şahin’in iyi bir fırsat olduğunu ifade eden yazılarım herkesin hafızalarındadır. Ama bu süreçte aday olarak Enver Yılmaz’ın ismi açıklandı.
Bu süreci beğenelim beğenmeyelim, bazı uygulamaları haklı bulalım bulmayalım bu tablo önümüze kondu.
Bu süreçte bize düşen görev daha doğrusu bana düşen görev Genel Merkezin bu kararına saygı duymaktır.
Çünkü ben hala bu partinin Ordu merkez Belediye Meclis Üyesiyim. Ak-Parti seçmeni daha doğrusu Ordu halkı Belediye Meclis üyeliğim için bana binlerce oy verdi.
Bu oya saygı duymam ve gelişen iradeyi kabullenmem daha doğrusu hazmetmem gerekiyor.
Demokrasi biraz da hazmetme ve kabullenmedir.
Yani hiç kimse benden Ak-Parti aleyhine bir tutum beklemesin.
Ben daha önceleri de yazdım. Ben Ak-Parti misyonunu beğendiğim için buradayım.
Zaman zamam Parti içi mücadeleleri tenkit ettiğim hatta acımasızca eleştirdiğim hususlar da oluyor. Ama bu eleştirilerden hiç kimse başka manalar çıkarmaya kalkmamalıdır.
Benim Ak-Parti den yeni döneme yönelik bir talebim olmadı.
Yani hiçbir beklentim yok müracaat da etmedim zaten.
Yerel seçimlerden sonra , yani Belediye Meclis Üyeliğim bittikten sonra da ben partimin neferi olmaya devam edeceğim. Ama şu da biline ki, kalbim hep kırık ve buruk olarak kalacaktır.
Çünkü daha önceleri de yazdım. Ben bu ülkenin bu yüce milletin bir neferi olmamdan dolayı gurur duyarken, sadece Türk Milliyetçisi olmamadan dolayı kurşunlanan biri olmama rağmen beni çeşitli etnik kimliklerle anarak atamı dedemi hakir görerek rencide edenlere karşı hakkımı asla helal etmeyeceğim.
Yazımın başındaki soruma gelince.
Taşların yerine oturup oturmadığını hep beraber göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.