YUNANİSTANDA AVRUPA RÜYASININ SONU
Nüfusu 11 milyonu geçmiş bulunan ve 1981den bu yana Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan, son yıllarda ciddi ekonomik krizlerle boğuşarak dış borçlarını ödeyemeyecek noktada iflasın eşiğine gelmiştir. Yunanistandaki gelişmeler, Türkiyeyi yakından ilgil
YUNANİSTAN’DA AVRUPA RÜYASININ SONU
Birol ERTAN
Yunanistan seçimlerinin ardından birbiri ile çelişen ve komşumuzdaki gelişmeleri açıklamaktan uzak değişik yorumlar gördükçe, konuya açıklık getirmenin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Nüfusu 11 milyonu geçmiş bulunan ve 1981’den bu yana Avrupa Birliği üyesi olan Yunanistan, son yıllarda ciddi ekonomik krizlerle boğuşarak dış borçlarını ödeyemeyecek noktada iflasın eşiğine gelmiştir. Yunanistan’daki gelişmeler, Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Bunun birkaç nedeni vardır. Birincisi, Avrupa Birliği rüyası gören Türkiye için Yunanistan, kötü bir örnek olarak karşımıza çıkmıştır. İkincisi ve belki de daha önemlisi, Ege’de Türkiye ile iç içe geçmiş sınırlarıyla Yunanistan’daki her istikrarsızlık, Türkiye ile gerginleşen ilişkiler yaratılarak atlatılmaya çalışılmıştır ve bu tehlike, bugün dünden daha fazla önemini korumaktadır. Üçüncüsü, krizlerin fırsata çevrilmesi söz konusu olduğundan, Yunanistan’daki krizin iki ülke ilişkilerini daha da sıcak hale getirip kalıcı bir barış atmosferinin inşa edilmesi için rahat biçimde kullanılabilir.
Şimdi gelelim Yunanistan’da yaşana kriz ve son seçimlere. 2015 Ocak ayında gerçekleşen erken genel seçimlerde Yunanistan’da “radikal sol” olarak görülen Syriza, % 36,3 oy alarak birinci parti oldu ve 300 üyeli Yunan Parlamentosunda 149 sandalye kazanarak büyük bir zafer kazandı. Syriza’nın genç lideri Alexis Tsipras, bugünlerde dünyanın ve ülkesinin gündemini fazlasıyla meşgul etmeye devam ediyor. Aşırı milliyetçi Bağımsız Helenler partisi ile koalisyon hükümeti kuran Syriza, uygulamayı düşündüğü 40 maddelik programı ile şimdiden dengeleri alt üst edecek görünümü veriyor. Syriza’nın uygulayacağını açıkladığı 40 maddelik programın bazıları çok önemlidir. Bunlar; dış borç ödemelerini durdurmak, yüksek gelirler için % 75 gelir vergisi getirmek, kilisenin ekonomik ayrıcalıklarını kaldırılmak, askeri harcamaların kesilmesi, asgari ücret ve emekli maaşlarında iyileştirme, özelleştirmelerin durdurulması, önemli hizmetlerin ve bazı bankaların kamulaştırılması, AB anlaşmalarının referanduma sunulması, sınır ötesindeki Yunan askerlerinin geri çekilmesi, Yunanistan’daki yabancı ülke üslerinin kapatılması ve NATO’dan ayrılmak.
Peki, Yunanistan nasıl bu noktaya geldi ve komşumuzun geleceği hakkında neler söylenebilir?
Syriza’nın kimler tarafından desteklendiği, sosyalist olup olmadığı, ateist lideri, radikal kimliği üzerine tartışmalara girerek konuyu özünden uzaklaştırmak istemiyorum. Yunanistan’da radikal bir programla halkın önüne gelerek büyük seçmen desteği kazanan Syriza’nın başarısı, seçim öncesinden anlaşılıyordu. Bu açıdan sürpriz bir gelişme sayılmaz. Bunun nedeni birkaç başlıkta toplanabilir. Syriza’nın başarısının altında yatan 4 neden vardır;
- Ülkenin aşırı dış borç yükü altına girmesi, gelir dengesizliği batağına saplanması, yaşam kalitesini giderek düşüren ekonomik önlemler gibi sonuçlar yaratan ekonomik kriz koşulları;
- Yunan milli sanayisinin ve milli sektörlerinin güçlü AB ülkeleri karşısında rekabet edemeyerek iflaslara sürüklenmesi ve küçülmeye başlaması sonucu ortaya çıkan işsizlik ve AB karşıtlığı;
- Ekonomik ayrıcalıkları ile Yunan insanının büyük çoğunluğunun Ortodoks Hristiyan kimliğini sömüren ve giderek ticarileşerek aşırı zenginleşen Kiliseye tepki;
- Ülkedeki merkez partilerin karıştığı yolsuzluklar ve güçlü AB ekonomilerine karşı ülke ekonomisini yönetmedeki yetersizlikleri.
Bu nedenlere başkaları da eklenebilir. Ne var ki, Yunanistan’ı siyasal olarak değişim noktasına getiren temel nedenler bunlardır.
Yunan seçmeni, değişim isteğini Syriza’yı en güçlü parti yaparak ortaya koymuştur. Syriza’nın 40 maddelik manifesto niteliğindeki programı da Yunan seçmeninin beklentileri ile büyük ölçüde ötüşmektedir. Bu durumda, Alexis Tsipras liderliğindeki Syriza’nın Yunanistan’ın Avrupa Birliği üyeliğini sona erdirmek dışında bir tercihi bulunmuyor. Syriza, ya Avrupa ve ülkedeki egemen güçlerin sınırlarına çekilerek teslimiyeti kabul edecek, ya da seçmenin desteklediği manifestosunda ısrar ederek daha da güçlenecek ve bir sonraki seçimde çok daha yüksek bir oy oranı ile iktidara gelerek ülkesinin AB ile yollarını ayıracaktır.
Böylesi bir noktada Syriza, güçlü AB ülkelerine ve ülkedeki egemen güçlere karşı mücadelesinde başarılı olabilir mi? Kesinlikle başarı şansı yüksektir. Çünkü, AB’nin gerilemesinin ve ileride dağılmasının zeminini oluşturmaya çalışan ABD-İngiltere bloğu, Syriza’nın arkasındaki en güçlü gizli destek olacaktır. Syriza yoluyla Yunanistan’ı AB’den koparacak olan ABD-İngiltere bloğu, AB’de bir çatlak oluşturup bu çatlağın büyümesi için diğer planlarını yürürlüğe sokacaktır.
Geldiğimiz noktada Yunanistan’ın AB ile yolları ayrılmıştır. Çünkü aşırı dış borçları ödeyebilecek bir Yunan ekonomisi söz konusu olmadığı gibi, AB ile rekabet edemeyen Yunan milli sektörleri de AB öncesi Yunanistan’ı istemektedir. Buna, seçmenlerin güçlü desteği ve AB karşıtlığı da eklendiğinde, Yunanistan’ın önünde AB macerasının sona ermesi dışında bir seçenek görünmemektedir.
Yunanistan’da siyaset sahnesinde güçlü biçimde ortaya çıkan Syriza, Avrupa Birliği için büyük bir tehlikenin başlangıcıdır. AB, Syriza ile başa çıkamazsa, kendi sonunun başlangıcını da ilan etmiş olacaktır.
Bekleyip göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.