ADNAN YILDIZ: ORDU KAZASINDA İKTİSADİ HAYAT VE FINDIK (1850-1900)

ADNAN YILDIZ: ORDU KAZASINDA İKTİSADİ HAYAT VE FINDIK (1850-1900)

Ordu kazasında fındıkla ilgili ilk resmi bilgiler ise 1871 yılı Trabzon salnamesinde yer almaktadır. Salnameye göre Ordu’da bu yıl sadece bir fındıklık bulunmaktadır. Aynı yıllarda ise Tirebolu’da 179, Giresun’da 47 fındıklık mevcuttu.

ORDU KAZASINDA İKTİSADİ HAYAT VE FINDIK (1850-1900)

ADNAN YILDIZ

XIX. yüzyılın ikinci yarısı Osmanlı şehirlerinin genelinde iktisadi bakımdan önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemdir. Çünkü bu dönem Tanzimat’la başlayan değişim sürecinin hızla devam ettiği yıllardır.
Bu değişim döneminde yüzlerce yıldır hırçın bir deniz, engebeli bir arazi ve bol yağışlı bir iklimin şekillendirdiği Ordu kazasının iktisadi hayatında da önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır. Ancak Ordu kazasında bu dönemde ortaya çıkan gelişmelerde her ne kadar ülke genelindeki gelişmelerin büyük payı varsa da coğrafyası da yine devrede olmuştur.


Mesela, bu dönemde Ordu kazasının iktisadi hayatında önemli bir gelişme olan Ordu limanın önem kazanması, Osmanlı devletinin yabancı ülkelerle imzalamak zorunda kaldığı ticaret anlaşmalarının sonucudur. Bunun yanında yine bu dönemde Ordu kazasının iktisadi hayatının bizce en önemli gelişmesi olan fındığın Ordu topraklarında dikilmeye başlaması ve kısa bir sürede kazaya en fazla gelir getiren ürün olması ise ağırlıklı olarak coğrafyanın ortaya çıkardığı bir gelişmedir. Ancak bu iki gelişme her ne kadar birbirinden bağımsız gibi gözükse de aslında izleri bugüne kadar devam eden bir sürecin de başlangıcı olmuştur.

adnanyildizfindik.jpeg
Şöyle ki; önceki dönemlerde yerli ticaret gemilerinin pek uğramadığı Ordu limanının, bu dönemde yabancı tüccar gemilerinin seyir listelerinde yer almaya başlaması, yıllardır içine kapanık bir ekonomik faaliyet yürütülen kazada canlılık meydana getirmiştir.

Özellikle üretimin ağırlığını oluşturan tarım ve hayvancılık ağırlıklı ürünlerin Avrupa pazarlarıyla buluşmasını sağlamıştır. Ancak bu canlılık Osmanlı devletinin genelinde olduğu gibi Ordu kazası için de aslında ileride daha da belirginleşecek aleyhte bir dönemi başlatmaktaydı. Çünkü Karadeniz limanlarında başta Samsun olmak üzere yabancıların ticari faaliyetlerinin artması sonucu bu şehirlerdeki hem iç hem dış ticaretin hakimiyeti de bunların eline geçmekteydi.

Ayrıca bu faaliyetlerini Osmanlı uyruklu gayr-i Müslim tüccarlarla işbirliği içerisinde yürütmekteydiler. Dolayısıyla Türk ve Müslüman tüccarlar aleyhine bir süreç de başlamaktaydı.

1876 yılından itibaren ise yabancıların mülk ve gayri menkul edinmesinin önünün açılması sonucunda bir çok yabancı uyruklu tüccar ve nüfus Karadeniz şehirlerine daimi olarak yerleşeceklerdi.

Böylece XIX. yüzyıl ortalarından itibaren Karadeniz şehirlerinde sosyo-ekonomik yapıda meydana gelen bu gelişmelerin sonucunda derinleşmeye başlayan Müslüman ve gayri Müslim ayrışması XIX. yüzyılın başlarında daha da derinleşerek büyük acılar yaşanmasına sebep olacaktı.

İşte böyle bir dönemde Ordu topraklarının fındıkla buluşması bir yandan kazanın iktisadi hayatında daha da büyük olumsuzlukların yaşanmasını azaltacak ama bir yandan da ticaretinin kontrolü bugüne kadar hep yabancıların elinde olacaktır.


İLK FINDIK DİKİMLERİ


Belgelerden öğrenebildiğimiz kadarıyla ilk defa 1732’de Trabzon’dan Rusya’ya ihraç edilen fındığın, Ordu’da zirai amaçlı dikimleri ise Trabzon ve Giresun’dan sonra gerçekleşmiştir.

Ordu’da ilk fındık dikim tarihleri ile ilgili bilgiler ise net değildir. Mahalli tarihçilerden bazıları, Ordu’da ilk fındık dikimlerinin 1812-1815 yılları arasında dönemin Ordu kazası kaymakamı İbrahim Bey tarafından Giresun’dan getirilen fındık fidanlarının Ebulhayr civarında dikilmesiyle başladığını söylemektedir.

Bazıları ise ilk dikimlerin 1858 yılında başladığını öne sürmektedir. Sivas Vilayeti Mektupçusu Ferhatoğlu M. Fahrettin bunlardandır.

Ordu Külliyatı adlı eserinde Ordu kazasında ilk fındık dikimleri ile ilgili şu bilgileri vermektedir.‘‘Esasen hububat ve hassaten mısır ziraati ile meşgul olan Ordu çiftçisi fındığı mücavereti dolayısıyla ilk evvel 1858 tarihinde Ebulhayr denilen ve Sayacıtepe, Mustafalı, Alibey ve Kestane köylerinden mürekkep olan mıntıkaya celp ederek bu havalide bahçeler tesisine başlamıştır.’’

Yine fındık konusunda önemli çalışmalar gerçekleştirmiş olan Kemal Peker de Ordu’da ilk fındık dikimleri ile ilgili olarak 1858 tarihini vermektedir.

Ordu kazasında fındıkla ilgili ilk resmi bilgiler ise 1871 yılı Trabzon salnamesinde yer almaktadır. Salnameye göre Ordu’da bu yıl sadece bir fındıklık bulunmaktadır.

Aynı yıllarda ise Tirebolu’da 179, Giresun’da 47 fındıklık mevcuttu.

Bu duruma göre fındığın yetişme süresi de göz önünde tutulursa Ordu’da ilk fındık dikim tarihi olarak 1858 yılını kabul etmek daha doğrudur.


Ordu kazasında fındık üretim miktarları ile ilgili ilk bilgiler ise 1879 yılına aittir.

Bu yıl Ordu merkezde 266 fındıklıktan 18900 kıyye (24.230 kg), Perşembe nahiyesinde 571 kıyye (732 kg), Bolaman’da 100 kıyye (128 kg) fındık üretilmiştir. .1899 yılında ise üretim miktarı 4.480.000 kiloya ulaşmıştır..

Ordu kazasında fındıkla ilgili bir diğer önemli gelişme de 1894 yılında gerçekleşmiştir. Bu konudaki arşiv belgesinde yer alan bilgilere göre Akyazı, Eskipazar, Şahincili civarlarında yapılan pirinç ekimleri yasaklanarak yerine ‘‘faydalı ürün’’ olarak nitelendirilen fındığın dikilmesi bizzat devlet tarafından teşvik edilmiştir.

Gerekçe olarak ise bu pirinç tarlalarının oluşturduğu sivrisinek kaynaklı hastalıklardan Ordu şehrinin yaz aylarında yaşanamaz bir hal alması gösterilmiştir. Ancak bu yıllardan hemen sonra 1900’lü yılların başlarında devletin Rusya’ya fındık fidanı ihracını yasakladığı da göz önünde tutulursa Ordu kazasında fındık dikimlerinin teşvikinin sadece sivrisineklerden korunmak olmadığı da görülmektedir.

Nitekim yukarıda da değinildiği üzere fındığın Ordu iskelesinden ilk defa ihraç edildiği 1898 yılında kazaya en fazla gelir getiren ürün olması bunun ispatıdır.
Fındığın Ordu topraklarında hakim olmaya başladığı bu dönemde Ordu kazasında yürütülen diğer iktisadi faaliyetler ise şu şekildeydi.

eskibestl.jpeg
İTHALAT-İHRACAT


Yukarıda da değinildiği üzere bu dönemde Ordu limanının yabancı gemilerin sefer listesine girmesinden sonra kazada üretilen tarımsal ve hayvansal ürünler Avrupa pazarlarında yer almaya başlamıştır. Ancak bir yandan bu ürünler Avrupa pazarlarında yer alırken diğer yandan Avrupa’nın birçok ürünü de Ordu kazsı pazarlarında yer almıştır. Eğer bu dönemde fındık devreye girmemiş olsaydı kazanın ithalat giderleri ihracatından hep fazla olacaktı. Ancak fındık sayesinde az da olsa ihracat rakamları ithalat rakamlarından fazla olmuştur.
Mesela, 1898 yılında Ordu iskelesinden kahve, şeker, buğday unu, zeytinyağı, sabun, manifatura, sahtiyan deri, madeni eşya, çuval, tuz, tütün ve sigara, şarap ve meşrubat gibi ithal edilen ürünlerin toplam bedeli 9.157.610 kuruştur. İthal ürünler içinde ise manifatura en fazla tutara sahipti. Bu durum ise yıllardır geleneksel tezgahlarda dokumacılık yapan yerli üreticinin rekabet edememesi durumunu doğurmuş ve birçoğu üretimden vazgeçmek durumunda kalmıştır. Aynı yıl ihraç edilen ürünler ise iç fındık, kabuklu fındık, mısır, fasulye, buğday, arpa, yulaf, kendir, keten tohumu, ceviz, balmumu, balıkyağı, yün, meyve, keçi ve koyun derisi, yumurta, ağaç tekne ve kürektir. Bu ürünlerden elde edilen gelir toplamı ise 10.518.948 kuruş olmuştur. Bu ürünler arasında ise en fazla geliri Ordu’dan ilk defa bu yıl ihraç edilen fındık getirmişti. İç fındıktan, 2.562.560 kuruş, kabuklu fındıktan ise 732.300 kuruş gelir elde edilmiştir. .


TARIM VE HAYVANCILIK


XIX. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı imparatorluğunun genelinde olduğu gibi Ordu kazasında da halkın büyük çoğunluğu tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktaydı. Ancak bu yıllarda da nüfusu yoğun olan kaza topraklarında aileler dar toprakları ekip dikmek zorunda kalmaktaydı. Toprağın büyük bölümünü ise bazı ailelerin elinde toplanmıştı. Fındık dikimlerinin başlamasından sonra ise bu ailelere ait topraklar üzerinde geçici olarak ziraat yapan birçok nüfus bu ailelerce uzaklaştırılmıştır. Dolayısıyla bu dönemde fındık bir yandan kazaya ve büyük toprak sahiplerine gelir getirirken diğer yandan çok sayıda nüfusun topraksız kalmasına da neden olmuştur. Topraksız kalan bu nüfus ise çareyi Düzce ormanlarına göç ederek buralarda kendilerine ekip dikecekleri alanlar açabilmek için ormanları yok etmekte bulmuşlardır. 5 Ekim 1901 tarihli bir belgede Ordu’dan Düzce’ye göç edenlerle ilgili şu bilgiler verilmektedir. ‘‘Ordu Kazası ahalisinin Düzce kazasına hicret etmiş olanları şu anda yedi yüz doksan üç (793) üç bin beş yüz yetmiş (3573) kişi olup sadece bu senenin başından Mart ayına kadar, 16 yerde 417 dönüm orman yangınına sebep olmuşlardır.’’ 1913 yılında ise Düzce’deki Ordulu sayısı 5805 kişiye ulaşmıştır. Şunu da belirtmeliyiz ki aynı yıllarda Ordu kazası bir yandan göç verirken bir yandan da Batum ve civarından 1034 hanede 4254 nüfus Ordu’ya yerleştirilmişti ve göçler devam etmekteydi.


Bu yüzden dar oluşundan dolayı toprağı günümüzde de değerli olan Ordu kazasında bu dönemde 24.230 kg fındık üretildiği 1879 yılında üretilen diğer ürünler ve miktarları şunlardı. Ceviz (23.140 kıyye), Çavdar (1211 kıyye), Pirinç (156.400 kıyye), Üzüm (8600 kıyye), İncir, (5890 kıyye), Elma ve Armut (51180 kıyye), Süpürge tohumu (52505 kıyye), Sebze (12.700 kıyye) Tütün (3194 (kıyye), Hınta (6630 keyl ) Kovan (3026 adet), Kabak, (105400 kıyye), Fasulye (426330 kıyye), Soğan sarımsak (980 kıyye), Arpa ( 905 keyl) idi. Birçoğu ihraç edilen bu ürünler arasında yer alan mısır ve buğdayın ihracı ise çoğu zaman yasaklanmıştır. 1891 tarihli bir belgede Ordu kazasından mısır ve buğday ihracının yasaklanma gerekçesi olarak Samsun’da un fiyatlarının yükselmesi gösterilmiştir. Bu dönemde ayrıca ülke genelinde tarımı desteklemek amacıyla kurulan memleket sandıklarının şubelerinin Ordu kazasında ve nahiyelerinde de açılması kazada tarımın gelişmesine yardımcı olmuştur.
Bu ürünlerin yanında tarih boyunca küçük baş ve büyük baş hayvancılık ve arıcılık da Ordu kazası için önemli bir geçim kaynağı olmuştur. Hayvancılığın gelişmesinde yaylacılığın büyük payı vardır. Özellikle Çambaşı yaylası ve civarı Ordu kazasının yanında diğer kazalar içinde hayvancılık için yıllarca önemli bir merkez olmuştur. Yine balıkçılık kaynaklı ürünler ve özellikle Perşembe civarından elde edilen balık yağı bu dönemde kazanın önemli bir gelir kaynağı ve ihraç ürünüdür.


MADENCİLİK


Bu dönemde kazanın ekonomisinde madencilikte önemli bir yere sahipti. Bülbül deresinde mermer ayarında beyaz ve sert taşların bulunduğu bir taşhaneden elde edilen taşlar inşaat yapımında kullanılmakla birlikte kireç olarak da imal edilmekteydi. Perşembe sahillerinde bulunan ve vernik (zımpara) olarak kullanılan demir karışımlı kum ise İstanbul ve Trabzon’a ihraç edilmekteydi. Cağanas ve Yakacık’ta simli kurşun, nuhas (bakır) Sayaca’da manganez, Gölköy’de kurşun, Çambaşı’nda demir ve simli kurşun madenleri çıkarılmaktaydı. Ancak bu madenlerin birçoğunun ruhsatı uzun süreliğine yabancı şirketlere devredilmişti. Çambaşı’nda fındıcık denilen yerdeki demir madeni ise halk tarafından işletilmekte ve buradan elde edilen demirlerle başta nal olmak üzere halk ihtiyacı olan diğer alet ve edevatı üretmekteydi.


SANAYİ VE TİCARET


Anadolu’nun hemen her yerinde olduğu gibi XIX. yüzyıl ortalarında Ordu Kazası’nda da el emeğine dayalı, azla is gücü gerektirmeyen aile isletmesi seklinde veya az sayıda isçi çalıştırılan küçük isletmeler yoğun bir şekilde faaliyet göstermekte ve kaza halkının ihtiyacını karşılamaktaydı.
Bu yıllarda Ordu kasabasında bakırcı, kuyumcu, kantarcı, tabancacı, tüfekçi, çakmakçı, makasçı gibi küçük işletmeler de faaliyet göstermekteydi. Bu işletmelerde üretilen mallar kazanın ihtiyacını karşılamakla birlikte civar kazalara da satılmaktaydı. Nahiyelerde ise Perşembe’de kayık imalatı, Gölköy ve Ulubey’de yün, kendir ve keten dokumacılığı, Aybastı’da tüfek, tabanca imal edilmekteydi. Bunların yanında köylerde de hasır süpürge, gürgen ağacından oyma kaplar ve kürekler yapılmakta olup bir kısmı Rusya’ya ihraç edilmekteydi. Bu döneme ait elimizde mevcut verilere göre 1873 yılında Ordu kasabasında 6 meyhane, 1 mezbahane, 16 kahvehane, 14 fırın, 20 mağaza, 316 dükkan bulunmaktaydı. Bu dükkanların birçoğu 1883 yılının Temmuz ayında çarşıda çıkan büyük yangında yanmıştır. Ordu kazasında devletin açtığı hiçbir fabrika bulunmamaktaydı. Şahıslara ait 1 adet (arak) rakı, 2 adet boya, 2 adet kireç ve 1 adet basma fabrikası da bulunmaktaydı. Fındık ihracatının başladığı yıllarda ise el değirmenleriyle çalışan ve üç-dört işçinin çalıştırıldığı bir-iki tane fındık kırma fabrikası da açılmıştır.

ULAŞIM
Hırçın bir deniz ve engebeli arazi yapısından dolayı günümüze halen tam olarak çözülemeyen Ordu kazasının ulaşım meselesi XIX. yüzyılın ikinci yarısında da kazanın iktisadi hayatını olumsuz etkilemekteydi. 1878 yılında Ordu kazasından karayoluyla Ulubey 5, Gölköy 12, Aybastı 18, Perşembe ise 4 saatti. Vilayet merkezi olan Trabzon’a ise 45 saatte gidilebilmekteydi. Ayrıca denizin fırtınalı olduğu zamanlarda da açıktaki gemilere kayıklar mal taşıyamıyor ve indiremiyordu.
Bu dönemde kazanın ulaşım meselesi konusunda yapılan çalışmaların başında bugün de hala büyük bir proje olarak devam Ordu-Sivas yolunun açılması gelmektedir. Ordu-Sivas yolunun açılmasına yönelik ilk projelendirme çalışmaları 1871 yılında başlamıştı. Daha sonra ise Sivas Valisi Halil Rıfat tarafından 1884 yılında tamamlanmıştır. Sivas’tan başlayarak Koçgiri (Zara), Koyulhisar ve Hamidiye (Mesudiye) üzerinden Ordu kazasına uzanan 212 km.lik bu şose yol üzerinde 92 köprü ve 300’den fazla menfez inşa edilmişti. Yolun yapımının başarıyla tamamlanması üzerine Gedikkaya mevkine konulan kitabe’de “Sivas Valisi Vezir Halil Rıfat Pasa Hazretleri Sivas’tan Ordu hududuna kadar kırk iki saat yolu beş ayda yaptırdıkları sırada iş bu kayaları barutla açmıştır” denilmekteydi.
Sonuç olarak bizce böylesine gelişmelerin yaşandığı bir dönemde ayrıca hırçın bir deniz ve engebeli bir arazinin ulaşımı zorlaştırdığı ve bol yağışlı bir iklimin her şeyi ekip dikmeye müsaade etmediği Ordu’nun fındığa yönelmesi, aslında günümüze kadar bir cankurtarana sarılması anlamına gelmektedir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.