Bizlerde Vardık

Bizlerde Vardık 

        Uçan Süpürge Uluslararası 12. Kadın Filmleri  Festivali çerçevesinde kadınlardan 12 Eylül acılarını ve anılarını içeren mektupları bekliyor.

         Türkiye"nin hatta belki de dünyanın ilk uygulaması olan Kadın Filmleri Festivali her yıl kadının sanattaki duyulmayan sesi, görünmeyen yüzü ve acıyan yaşamının sesli dile getirildiği bizleri hem umutlandıran hem de yaşadığımız acıları yaşamamızın dışında görmemizi de sağlayan bir  festival.

         Çok başarılı bir ekip ve yaptıkları işin sınırları olması nedeniyle iyi kurulan bir ortaklık, çalışma grubu. Belki de diğer kadın örgütlenmelerinin dışında yaşam gerçeğinin sanatla girift ilişki içinde olması sergilenmesi, görselleştirilmesi geçmişimizi göz önünde döküp saçılması bazen şamar olup yüzümüze vurması, bazense “bunları biz mi yaşamışız” diyerek  silkelenmemize neden oluyor.

          Zaman zaman geniş kadın kesimlerinin dışında daha seçkin bir kadın kesime hitap ettiğini düşünsem de yaşanmışlıkların ekonomik gücümüz, çalışma yaşamında söz sahibi olup olmamamız, aileden aldığımız kültür, inanç ve geleneklere göre şekillense de biz bu acımasız yaşam karşısında ayni haksızlıklara uğruyoruz, ayni kesimler bizi yok sayıyor.

          Ve isyankarlaştırıyor seçmediğimiz yaşam bizi. Bu isyanı seviyorum.Bu yaşam adı verilen birilerinin kurguladığı seçilmemişlikler karşısında içinden ayıklayarak seçebildiklerimizi yaşam diye kurguluyor diğer yarısını belki de yarısından çoğunu yaşamadan silkeleyerek geçiyoruz.

           Bu bize ait olmayan yaşamda acılar ve tatlılar elbette var.

İşte Uçan Süpürge acıları ve varsa 12 Eylül sürecinde tatlandırılmış anılarımızı bu dünya ile paylaşmamızı istiyor. Hiç tanınmayan yüzler, hiç duyulmamış sevgi sözcükleri, hiç omzuna kafamızı koyamadığımız analarımız, babalarımız, demir ranzaların soğukluğunda dünyaya gelen çocuklarımız, koşmamız ve koşturmalarımız hepsini paylaşmamızı istiyor. Bizlere “dökün gönüllerinizin derinliklerindeki her şeyi” diyor, belki geçte olsa acıların bazıları çözülür paylaşınca diye düşünüyorlar besbelli. Ülkemizde tek eşit olduğumuz ayrımsız yer olan cezaevi yılları, o yılları cezaevinde yaşamasam da “serbestçe dışarıdasın” denilen ama benim yüreğimin hapsinden kimsenin haberinin olmadığı yıllarımı paylaşacağım. Belki de aynanın karşısına geçip uzun yıllar sakladığımız yüzlerimizi görmemizi sağlayacak bu mektuplar.

            Evet 12 Eylülde  bizde vardık. Biz kadınlar vardık.

Festival tarihine kadar sandıklarımıza gizlediğimiz küf kokması gerekirken ayni tazeliğiyle duran anılarımızı, kaybettiğimiz mazimizi su yüzüne çıkaracağız.

        Haydi kadınlar bizleri  yok sayan hep hissetsek de sadece  erkeklerin dile getirdiği yılların acısını kalemlerimizin içi kurumuş olsa da zorlayarak yazdıralım. Sayfa aslında çok beyazdı ama karartan ve kirletenler bir kez de bizden duysun geçmişin sancılı yılları ve bıraktığı yürek yıkıntısını.2009.07.04

Emel Sungur

Önceki ve Sonraki Yazılar