Yıldız ERİŞ AKATA
Hani O Saçlarına Taç Yaptığım Çiçekler
Hani O Saçlarına Taç Yaptığım Çiçekler
[email protected]
Yeni yılın bu ilk yazısında sizlerle biraz hoş anıları hatırlayalım istedim .....Çocuk yaşlarımıza geri dönüp ,o yılların mutlu günlerine gidelim istedim... O zamanlar aşklar bu günkü gibi sanal alemde yaşanmazdı .... Her şey gerçekti... Henüz televizyonların olmadığı ve cep telefonlarının kullanılmadığı zamanlardı ...Masal anlatacakmış gibi başladım ..Gerçekten de masal gibi günlerdi....Masal gibiydi ama yaşanan sevgiler ve aşklar gerçekti ...O günlerde Gençler sevdiklerini görebilmek için saatlerce yollarını beklerlerdi....En güvenilir arkadaşlar,iki sevgili arasında mektuplarını taşırdı... Aralarında kurutulmuş gül yaprakları olan mektuplar ...Ömür boyu saklanacak olan ve ileride çocuklarına okunacak mektuplar ...Kıymetli evraklar arasında saklanacak olan mektuplar ... O günlerde Gençler , kızların evlerinin önünden geçer ,sadece bir dakika onu görebilmek uğruna yağmur demeden ,soğuk demeden sabırla sevdiği kızın pencereye çıkmasını beklerlerdi ....Bütün Mahalle onun hangi kız için oralarda dolaştığını bilir ,bu yüzden bazan ailelerle başı derde bile girerdi .......Ne oldu ...O sizmiydiniz yoksa ....Hani sinemanın önünde toplaşıp kızların geçmesini beklerdiniz ....Bizim kızlar da az değildi hani ....Bekleyenleri olduğunu bildiklerinden ,bir süslenirler di sormayın .... Kuaför Ramiz de önce saçlarını taratırlar ,en şık kıyafetlerini giyinirler ,hanım hanımcık gezmeye çıkarlardı .... Hani terzilere sıkı sıkı tembih edilir başkasına aynı modelin yapılmaması için , ...Öyle özenirlerdi....... Gençlerde kalkık yakalı gömlekleri ,tertemiz kıyafetleri ile sevdiklerinin hemen arkasında ağır abi pozlarında dolaşıp dururlardı ... Kızlar birer küçük Hanımefendi ,gençlerde birer Beyefendiydiler.. Öyle ciddi öyle suskun ,bir o kadar mahcup ve çekingen ....Halk eğitim salonundaki düğünlerde, gençler kapılarda bekleşirler ,kızların aileleri ile düğüne gelmesinin ardından peşlerinden düğün salonuna girip en arka sıralarda saatlerce ayakta onları seyrederlerdi ...Daha sonra düğün dağılır ,kızlar aileleri ile önde ,gençler iki adım arkada heyecanla takip ederlerdi ,tabi Babalara yakalanmak pahasına ...Yazları sahilde aynı heyecanlar yaşanırdı ...Bütün aileler sahile gezmeye inerdi ....Birbirlerini görebilmek için yaşanan heyecanlar ,onların en büyük mutluluğuydu ...Birbirleri ile karşılaştıklarında yüzleri kızarırdı ,sokaktan geçen herkes onların birbilerini sevdiğini anlardı ... .Evet gerçekten öyleydi ,inanılır gibi gelmiyor ama öyleydi ....Öyle değer verirlerdi ki birbirlerine ,bir çoğu evlendiler ,çoluk çocuğa karıştılar ,ama hala o sevgilerini tüketemediler ....Hala aynı şarkılar dillerinde ve hala o kurutulmuş güller aynı mektupların arasında ......
[email protected]
Yeni yılın bu ilk yazısında sizlerle biraz hoş anıları hatırlayalım istedim .....Çocuk yaşlarımıza geri dönüp ,o yılların mutlu günlerine gidelim istedim... O zamanlar aşklar bu günkü gibi sanal alemde yaşanmazdı .... Her şey gerçekti... Henüz televizyonların olmadığı ve cep telefonlarının kullanılmadığı zamanlardı ...Masal anlatacakmış gibi başladım ..Gerçekten de masal gibi günlerdi....Masal gibiydi ama yaşanan sevgiler ve aşklar gerçekti ...O günlerde Gençler sevdiklerini görebilmek için saatlerce yollarını beklerlerdi....En güvenilir arkadaşlar,iki sevgili arasında mektuplarını taşırdı... Aralarında kurutulmuş gül yaprakları olan mektuplar ...Ömür boyu saklanacak olan ve ileride çocuklarına okunacak mektuplar ...Kıymetli evraklar arasında saklanacak olan mektuplar ... O günlerde Gençler , kızların evlerinin önünden geçer ,sadece bir dakika onu görebilmek uğruna yağmur demeden ,soğuk demeden sabırla sevdiği kızın pencereye çıkmasını beklerlerdi ....Bütün Mahalle onun hangi kız için oralarda dolaştığını bilir ,bu yüzden bazan ailelerle başı derde bile girerdi .......Ne oldu ...O sizmiydiniz yoksa ....Hani sinemanın önünde toplaşıp kızların geçmesini beklerdiniz ....Bizim kızlar da az değildi hani ....Bekleyenleri olduğunu bildiklerinden ,bir süslenirler di sormayın .... Kuaför Ramiz de önce saçlarını taratırlar ,en şık kıyafetlerini giyinirler ,hanım hanımcık gezmeye çıkarlardı .... Hani terzilere sıkı sıkı tembih edilir başkasına aynı modelin yapılmaması için , ...Öyle özenirlerdi....... Gençlerde kalkık yakalı gömlekleri ,tertemiz kıyafetleri ile sevdiklerinin hemen arkasında ağır abi pozlarında dolaşıp dururlardı ... Kızlar birer küçük Hanımefendi ,gençlerde birer Beyefendiydiler.. Öyle ciddi öyle suskun ,bir o kadar mahcup ve çekingen ....Halk eğitim salonundaki düğünlerde, gençler kapılarda bekleşirler ,kızların aileleri ile düğüne gelmesinin ardından peşlerinden düğün salonuna girip en arka sıralarda saatlerce ayakta onları seyrederlerdi ...Daha sonra düğün dağılır ,kızlar aileleri ile önde ,gençler iki adım arkada heyecanla takip ederlerdi ,tabi Babalara yakalanmak pahasına ...Yazları sahilde aynı heyecanlar yaşanırdı ...Bütün aileler sahile gezmeye inerdi ....Birbirlerini görebilmek için yaşanan heyecanlar ,onların en büyük mutluluğuydu ...Birbirleri ile karşılaştıklarında yüzleri kızarırdı ,sokaktan geçen herkes onların birbilerini sevdiğini anlardı ... .Evet gerçekten öyleydi ,inanılır gibi gelmiyor ama öyleydi ....Öyle değer verirlerdi ki birbirlerine ,bir çoğu evlendiler ,çoluk çocuğa karıştılar ,ama hala o sevgilerini tüketemediler ....Hala aynı şarkılar dillerinde ve hala o kurutulmuş güller aynı mektupların arasında ......