Abdullah AYDIN
FETİŞLER
… Ve Tanrı İnsanı yarattı… Yarattı ve ona hiçbir canlıya vermediği, bitmeyecek bir hazine olan ‘AKIL’ denen büyük ödülü verdi…
O insan ki boş durmadı, Tanrı’nın bahşettiği aklı kullanarak yeni yeni Tanrılar, Fetişler yarattı. Yarattığı fetişlere kimi zaman taptı, kimi zaman da tepti…
İnsanın gidermeye çalıştığı ilk şey yaşam ihtiyaçları, tatmin etmeye çalıştığı da meraklarıdır. İnsanın gerekli ihtiyaçlarını giderme ve meraklarını tatmin duygusu, onun için itici bir güç olmuş, çeşitli arayışların içine atmış ve çeşitli üretimlere yöneltmiştir. Çevremizde de görüyoruz ki, en üretken insanlar ihtiyaç sahipleri ve meraklı olanlardır. İhtiyaç duymayan, merak duymayan insanlar üretemezler, artı değer sağlayamazlar…
İnsan, arayışlar içinde kendinin yönetip yönlendirebildiği, gerektiğinde yararlanabildiği veya kaldırıp atabildiği ve yok edebildiği simgeler, fetişler üretebilmiş ve çoğu kez yarattıklarına sığınma ihtiyacını duymuştur ve halen de duymaktadır…
Fetişler, kişilerin ve toplumların, çaresizlik içinde kaldığı zamanlarda duygularını dolduracağına ve ihtiyaçlarını gidereceğine inandığı simgelerdir, sembollerdir, yarı tanrılaştırılmış duygulardır. Tümden yok sayılması mümkün olmadığı gibi, mutlak doğrular olarak da kabul edilemez…
İnsanların Fetiş yaratmadaki en faal dönemleri, çaresiz kaldığı veya olmadık konumlara ulaştığı zamanlardır. Çaresizlik, insanları bir yerlere sığınmaya veya inanmaya iterken, avantadan elde edilmiş nimetlere sahip olanlar için, o imkânı sağlayanlar Fetiş duruma gelmektedir…
Çaresizliğin, çözümsüzlüğün veya nimetlenmenin sonucu yaratılan sahte Tanrılara bağlılık, giderek tam kabule ve yaşam biçimine dönüşerek, toplum üzerinde vazgeçilmez konuma gelmektedirler ki; toplumlar ve insanlar için en büyük tehlike de budur!
Sayfayı çevirip ülkemizdeki duruma bakalım; bizde de fetişler, yaratılan sahte tanrılar var mı, acaba halkımız bunlara ne ölçüde kabulleniyor, itibar ediyor, teslim mi oluyor, tepki mi veriyor?
Bu konuda hayli zengin birikimimiz olduğunu söyleyebiliriz. Eski çağlardan beri birçok medeniyete beşiklik eden Anadolu, bu medeniyetlerin izlerini taşıyan yaratılmış Tanrılar ve Fetişlerle doludur. Ağacından taşına, kuşundan kurduna kadar yaratılmış tanrılar, Fetişler var bu topraklarda… Her türlü canlıdan, cansızdan medet umarak kurtuluş arayan bu ülken insanları, gerçekler, hukuk ve bilimden Fetişler yaratamaz mıydı? Elbette yaratırdı, ama o iş biraz emek ve bilime inanç gerektiriyordu, özgür düşünme gerektiriyordu… Bu da bizim yoksunluğumuzdu!
Bu yoksunluk içinde ne Fetişler yaratmadık ki! Yarattığımız Fetişlerde, içe dönmüş ideallerimizi, amaçlarımızı aradık. Onları sığınma evleri, korunma barınakları gibi algıladık. Dokunulmaz kıldık, hep haklı olduklarına, hata yapmayacaklarına inandık, inandırıldık.
Ülkemiz insanının Sosyal, Siyasal, Ekonomik ve inançsal doğrultuda akıl almaz Fetişleri, yaratılmış suni Tanrıları var!
Asırlar içinden gelen gelenek ve yönlendirmelerle insanlarımız, Toprak Ağalarını, Aşiret Beylerini yerel Tanrılar gibi gördü ve halen de görmekte. Halk, Ağaların, Beylerin tabulaşmış yapılarının hâkimiyeti altında bağlılıklarını devam ettiriyor!
Egemen sınıfın Fetişi Ekonomideki Liberalizmdir. Onlara göre Liberalizmin ötesinde Ekonomik bir model yoktur. Model kusursuzdur, kurtuluş ondadır. Yok sayılamayacağı gibi, eleştirilmesi bile suçtur; o tapılası bir sistemdir!
Asırlardır süzülüp gelen inançlarımızın dışında yapay ayrılıklarımız, inançlarımız, Totemlerimiz ve Fetişlerimiz var. Tarikatlar, Dinsel Cemaatler adeta kurtuluş kapısı gibi değerlendirilmekte, bu oluşumların başındakiler her türlü hâl ve şart içinde sorgulamadan uzak tutulmaktadır. Müritlerine göre, Şeyhlerin, Cemaat liderlerinin yaptıklarının, söylediklerinin tümü doğrudur, yapılması gereken emirler niteliğindedir ve asla dokunulamazlar!
Kimilerince, son otuz yıldır ülkemizi kasıp kavuran etnik terör, sosyal ve siyasal bir Fetiş durumuna getirilmiştir. Toplumsal ve ırksal kurtuluşlarını terörde görenler, başkaca insani bir yolun olmadığı inancını taşımakta ve teröre adeta tapınmaktadırlar. Aslında, Terör Fetişinin kanatları altında tüm insani değerleri yıkmakta olduklarının farkında bile değiller. Birilerinin güdümünde, bütün insani değerlerini yitirmiş halde teröre tapınmaktalar!
Son yıllarda, Siyasi hayatımızda da Fetişler türetmeye başladık. Siyasi yapılanmamız içinde onlar ne dedi, ne yaptıysalar kabullendik, doğruladık. Partileri onlara devrettik, Parlamentoyu onlara devrettik, Belediyeleri onlara devrettik, onların emrine verdik. Gak dediler yasa oldu, guk dediler tüzük oldu. Bize de kendi ellerimizle türettiğimiz yarı tanrılara, Fetişlere tapınmak kaldı!
Kurtuluşunu suni Tanrılarda, Fetişlerde gören kişi ve toplumların sonu, özgür bir yaşam değil, birilerinin isteklerinin kurbanı olarak yok olmaktır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.