Canan YÜCEL
VİCDANIN ÜZERİNDEN KİM KALA KİM GEÇE!
Empatiden yoksunlukla tüketiyoruz ömrümüzü…
Ne kimseyi anlamaya çalışıyoruz,
Ne de yeteri kadar hakkını veriyoruz bize biçilen hayatın…
Anlamsız ve boş bir an’ı doldurmaya çalışırken,
Ya da yaşamış sayılmak amaçlı nefes alıyorken…
Fark edemiyoruz!
Umudu,
Umutsuzluğu…
Unuttunuz mu yaşanılan acıyı?
Ne çabuk?
Can yanıyor, acı yaşanıyor ve birileri hala elinde kumanda zap yapıyor…
Saat sabah 7.30…
Bir dost mesajı uyandırıyor;
-Akşam aramışsın görmemişim. Kusura bakma!
Hemen yanıtla tuşuna basıyor insan;
-Konuşmaya ihtiyacım vardı. Olan biten daha çok yeni ve bünyem kaldırmıyor artık. Bende canımı sana atmak istemiştim. Neyse kısmet değilmiş. Bir daha ki sefere artık!
Ne bir daha ki sefer mi?
Hayır!
Aynı acıya tekrar katlanacak gücüm kalmadı…
Sil tuşuna bas!
Geri tuşuna bas!
Telefonu kapat!
Kalk yüzünü yıka, bu huysuz güne uyanmak için…
Bir lokma ekmek at ağzına,
Kaldı değil mi boğazında?
Hayır!
Kalmadı bak,
Kaç evde daha su dahi içilemezken sen mükellef bir kahvaltının başında,
Televizyon karşısında,
Sabah haberlerine(!) bak!
Yo, bugün Pazar, magazin programları vardır.
Saat: 12.00…
Vakit geçmiyor değil mi?
Yapacak bir şey bulamıyorsun, yazık!
Gazete oku, dergi oku…
İnternetin varsa haberlere bak en tarafsız olanından…
Bak en azından orda herkes bir acı paylaşıyor, katıl.
Oku!
Cahil kalma!
Oyuna gelme, ülkemize absürd oyunlarla gelenler gibi…
Saat: 13.45 civarları…
Van’da deprem oldu.
Klavye kahramanları depremin ne olduğunu bilmeden yorum yapmış…
Terör ile depremi bir tutan insan müsveddelerine sözüm:
Deprem: bir doğa olayıdır. Terörle bir tutamazsın.
Depremde ölenlere rahmet dilemek gerekir.
Lanet okumak değil!
Saat: bilmem kaçı, ne geçerse geçsin geçe…
İnsan olamadıktan sonra,
Bırakın rahmeti merhameti,
Vicdanın üzerinden kim kala kim geçe…
Canan Yücel