Dr. Mustafa ÇUKURYILDIZ
ERGENEKON
Belirli bir kültürü paylaşan, ortak idealleri olan, birlikte yaşam umutları olan, acılarıda birlikte paylaşan, refahı birlikte geliştiren, aynı ortak geleceği paylaşan ve bunları korumak ve geliştirmek için bir arada kurallar oluşturmak ve bunları yaşadıkları ortak coğrafyada gerçekleştirmek!... işte devlet budur!...
Tarihinin tüm dönemlerinde Türkler kendi yurtlarında kendi devletlerini kurmuşlardır!...
Düşman işgali yada kirli siyaset, kötü yönetimler, ihanetler sonucu Türklerin devletleri yıkılmalarına rağmen kısa sürelerde yeniden devlet kurmayı başarabilmişlerdir!...
Hiçbir zaman esaret altında yaşamaya katlanamamış Türkler; yaşadıkları deneyimleri ve kültürlerini efsaneleştirerek hem çocuklarını eğitmişler, hemde gelecek nesillere tarihlerini, kültürlerini efsaneleştirerek ulaştırmayı başarabilmişler!...
Her efsanenin altında yaşamın, kültürün birikimleri izleri bulunmaktadır!... Ergenekon destanıda Türklerin en önemli destanlarından biridir!...
Efsaneye göre; Ergenekon destanında; ülkeleri işgal edilmiş Türklerden canlarını kurtarabilenler düşmandan kurtulabilmek için kolay ulaşılamayan çok yükseklere, zor çetin doğa koşullarının olduğu, vahşi hayvanların bile zorlukla yaşayabildikleri etrafı demirden dağlarla çevrili yerlere sığınır, buralarda yeniden çoğalırlar ve güçlenirlermiş.
Yeterince çoğalıp güçlendiklerinde ise; Türkler;artık dar gelen yurtlarından yeni yurtlar bulabilmek için arayışa geçerlermiş!... İşte, Ergenekon Destanıda; Türklerin yaşadıkları yerlerden demir dağları eriterek ve kurtları takip ederek Onun gösterdiği yol sayesinde yeni yurtlar bulmalarını ve devletler kurmalarını anlatır!...
Efsane ile; Yurt ve Devlet kurmanın ne kadar zor olduğu, düşmandan kurtulabilmek için insanların yaşamadığı kötü şartlarda bile yaşamak zorunda olunabileceğini, etrafı demir dağla kastedilenin kar-kış-bozkırlar, yüksek dağlarda ancak vahşi hayvanların koşullarında en zor koşullara dayanıklı Kurt gibi yaşanmak zorunda kalınabileceği, bir avcı olan Kurdu takip ederekte zengin avların olduğu yurtlara ulaşılabileceğini; Türklerin her zaman onurlu yaşamak için her türlü zorlukları göğüslemekten kaçınmadıklarını efsaneleştirilerek günümüze kadar aktarılabilmiştir!...
Aslında bu tür efsaneler her ulusta mevcuttur. Bu tür efsanelerle; yuttaşlar arasındaki dostluk, dayanışma, yurt ve devlet sevgisi gibi duyguları güçlendirirken; yurtlarını korumak için katlandıkları fedakarlıkları anlatır gelecek nesillere!...
Son zamanlarda; adına Ergenekon koyulan gözaltılar ile; kendi işinde-gücünde olan, toplumda saygınlığı olup, hayatını devlete ve millete hizmetle geçirmiş kamuoyunda saygın kişilerin gece uygun olmayan koşullarda göz altına alınıp çete kurmak ve darbeci olmakla sorgulandıklarını görüyoruz!...
Hukuk devletlerinde; suçu ispat edilinceye kadar herkes suçsuzdur!... Buna rağmen; yüzlerce kişi gözaltına alınıyor, basın ağız birliği yaparak herkesi suçlu ilan ediyor, gizli kalması gereken ve avukatların bile bilmedikleri konular gazetelerde boy boy haberler olarak yayınlanıyor ve hayali darbe söylentileriyle kişilerin mahkumiyetlerini yargılamadan ilan ediyorlar!....
Bu yöntemler bizlere; Hitler'in propaganda şefi Joseph Goebbels'in ve CİA nin uyguladıkları propaganda yöntemlerini çağrıştırıyor!... Hitler'in propaganda şefi Joseph Goebbels'in başarısı; yalanın tekrarlanması esasına bağlanmıştı
Üzülerek görmekteyiz ki; basın ; kişi hak ve özgürlüklerine saygıyı unutmuş adeta toplumu Goebbels gibi propaganda ile hezeyan dolu yalanlarla uyutmaya, kişileri karalama makinesine dönüşmüştür!... Kalem artık birçoklarının ellerinde acımasız bir silaha dönüşmüştür!...
Ergenekon soruşturmasında 1 yıl geçmesine rağmen dava halen açılmamıştır!... Gözaltına alınan ve henüz suçluluğu ispat edilmemiş insanların kişilik ve hukuki hakları mağdur edilmektedir ve halkın gözünde yargılanmadan peşinen suçlu muamelesine maruz bırakılmaya çalışılmaktadırlar!...
Bu gidiş hukuk ve ahlak adına son derece üzücü bir durumdur!... Bir an önce bu bir çoğu ülkesine çok zor koşullarda hizmet etmiş ve etmekte olan ADD başkanım Şener Eruygur, Hurşit Tolon, Erol Mütercimler, Mustafa Balbay, Sinan Aygün gibi saygın kişiler hangi suçlarla suçlandıklarını öğrenebilmelidirler ve kendilerini savunabilmelidirler!...
Ergenekon gibi anlamı ülkemiz coğrafyasında yaşayanlar için zorluklara göğüs gerip bağımsız devlet kurma ideallerini yaşatmakken; hangi koşullarda olursa olsun; bir suç örgütü olarak adının ilişkilendirilmesi herkesi üzmektedir!... Bu tür kavramların korunmasına özellikle hassasiyet göstermek gerekir!... Buda bir propaganda malzemesi olarak kullanılıp insanlar inciltilmemelidir!...
Sonuç olarak;
Hukuk herkes için eşit olmalıdır ve bir gün herkesin hukuka ihtiyacı olabilir!... Ama esas hukuki yargılama vicdanlarda başlar!...
DrMustafa ÇUKURYILDIZ