KONUŞMACIYA SAYGI MI? O DA NE?

8 Mart Dünya Kadınlar Günü" nde CHP Ordu İl teşkilatının düzenlediği konferansa konuşmacı olarak davet edilen Gazeteci Özdemir İnce, dinleyicilerin ilgisizliğine ve salondaki gürültüye tepki göstererek salonu terk etmiş.

Çok iyi etmiş. İşte, onurlu bir insanın göstermesi gereken davranış biçimidir bu.

Bu toplantı dağ başında koyun çobanları için düzenlenmiş olsa anlarız ve deriz ki yahu elin çobanı ne anlar kadınlar gününden, tabii dinlemeden toplantı salonunu terk ederler. Müsaade edin beyler bu toplantıyı bu ülkenin aydın sınıfını temsil ettiğini söyleyen CHP organize ediyor. Kenan abi gibi muhterem ve saygın bir insanın başkanlığı altında yapılıyor. Hadi o yazara saygınız yok, Kenan abiye de mi saygınız yok?

Sadece bu toplantıda mı oldu bu? Hayır. Her toplantıda her kurumun oturumunda maalesef bu durum aynen oluşuyor. Ve hiçbir önlem alınmıyor.

Merak edenler Ordu İl Genel Meclisinin oturumlarını yayınlayan yerel televizyonları mutlaka izlesin ya da meclise bir gitsin de kürsüde konuşma yapılırken neler oluyor bir görsün. Vallahi Sayın İnce"ye yapılan hiç kalır yanında. Hatip konuşurken yanındaki başkanlık kürsüsünün önüne üç beş kişi sürekli olarak gidip gelerek toplanır, başkanla muhabbet ederler, Genel sekreterle muhabbet ederler, üyelerin oturduğu sıralarda küçük gruplar oluşur muhabbet ederler, korkunç bir uğultu salonu sarar, içeri giren çıkan belli değildir, el kol ile işaretleşmeler yapılır, yapılır da yapılır… Bu durum İl Genel Meclislerine valiler başkanlık ederken asla olmuyordu. Neden meclis üyesi başkanlar ve onu destekleyen üyeler bu duruma müsaade ediyorlar anlamakta zorlanıyorum.

Aynı şekilde Sayın valinin katıldığı toplantılarda da yaşanıyor aynı durum sürekli olarak. Vali kürsüye çıkana kadar salon tıklım tıklımdır. Oturmaya yer bulamazsınız. Gazetecilerden ne kürsüyü ne de vali beyi göremezsiniz. Ama sayın vali açış konuşmasını yapıp ta programı gereği salondan ayrılınca asıl manzarayı o zaman görürsünüz. Neredeyse salon tamamen boşalır. Yani ne yapsın vali? Sen kalkıp gitme diye, salon boşalmasın diye, bütün programını iptal edip, bütün gün orada mı otursun? 

Ey benim memleketim insanı o toplantıya niye gidiyorsun o zaman? Kendini protokole göstermek için mi? Aha bak ben geldim… Ceeeeeeee demek için mi?

İnanın utanıyorum bu durumdan ve bu duruma sebebiyet verenlerden…

Hep deriz ya; bu ülkede her şey laf olsun diye söylenir, iş olsun diye yapılır…

Yani hiç bir şey ihtiyaçtan değildir. Görüntüdür her şey… Sonu bellidir her şeyin… Kimin size ne cevap vereceği, size nasıl davranacağı ve sizden ne alacağı, neyi ne kadar alacağı başından bellidir… Sizi yalandan dinlerler… Yaptığınız işi yalandan izlerler… Asla bir şey öğrenmezler… Asla ders çıkarmazlar… Asla ikna olmazlar… Ve size asla inanmazlar…

Bu ülkede insanı hiçbir yola veya duruşa sadece konuşarak sevk edemezsiniz… Onların beklentisi bu değildir… O toplantılara gelen insanların çoğunun tek beklentileri orada görünmüş olmaktır…

İnsanların çoğu laf dinlemeyi sevmez… Gücü sever, parayı sever, makamı sever, aferin almayı sever, işe adam yerleştirmeyi sever, torpili sever ve AZ KONUŞANI hatta susanı pek çok SEVER…

Niye?

Çünkü az konuşanda para, makam, güç ve torpil çoktur. Çok konuşanda ise, konuşmaktan kazanmaya fırsat bulamadığı için para, güç ve torpil yoktur…

Önceki ve Sonraki Yazılar