Gürsel YILDIRIM

Gürsel YILDIRIM

Darwin Bize Gelmez!

      Jan Amos Comenius bilginler toplantısında “ Ortak amaçlar için bütün insanların yararına olarak öğrenilip uygulanan evrensel bilginin gerçekten (Işığın Yolu) olduğu inancına katılırlar” diyerek dünyanın doğal olarak daha iyiye gittiği, özellikle de insan çabasının bunu gerçekleştireceği yolundaki bilim adamlarının inançlarını (Meliorizm) açıklar.

             Bilimciler insanlığın iyiliği için tuttukları yolun ,hipotezlerinin aksine bir neden olmadıkça doğru olduğu inancını taşırlar.Varılan sonuç iddialarını taşıyorsa bu fikre sahip olmanın da gururunu yaşarlar.Ancak gerçek bilimci, araştırması hakkında bir günden öbürüne hep aynı görüşü taşımaz.Okumak,düşünmek ve meslekdaşlarıyla tartışmak bazı değişikliklere,hatta bakış açısının temelden değişimine neden olur.

             Yazı konumuz bir bilimci olan Charles Darwin"dir.Düşünce tarihinde pek az bilim adamı Darwin ölçüsünde tepki çekmiştir.Evrim kuramını içine sindiremeyenler onu hiçbir zaman bağışlamamışlardır.

             Yaşadığı zaman da bile “Maymunla akrabalığın annen tarafından mı,baban tarafından mı?” diye alaya alınmıştır.Günümüzde ise daha ileri gidilerek “şarlatan” ya da “şeytan” diye yorumlanmıştır.

              Biyolojinin anıt yapıtı “Türlerin Kökeni”nin yazarıdır.Eserinin özü “ …türlerin sabit olmadığı,uzun süreli de olsa çevre koşullarına göre değiştiği” yönündedir.Buna da kısaca “Evrim” diyoruz.

              Evrim düşüncesi,insanın kendi varlık kökenini bilme merakını da içerir.İlkel toplumlarda bile özellikle mitoloji ve dinlerin oluşumunda rolü olmuştur.Biliyorsunuz,Din öğretisinde “Her şey gibi insan da Tanrısal gücün ürünü” dür.

              Evrimden ilk söz edenler M.Ö. 6. yüzyılda yaşayan İyonya"lı (Anadolu"da) filozoflar olmuştur.Bunlardan Thales “ Tüm nesneler gibi canlıların da sudan oluştuğu” savındadır. Filozoflardan Anaximander “ Canlıların kaynağı denizdir.Başlangıçta balık olan atalarımızdan bugünkü formumuza evrimleşerek ulaştık” der.

             Antik Çağ"ın ünlü filozofu Aristoteles te evrim düşüncesi daha da gelişir.

             Ancak Orta Çağ"da evrim düşüncesi bir sapıklıktır. Açıklamak, iddia etmek mümkün değildir. Evrime bilimsel yolla yaklaşım, Aydınlık Çağ"la başlar ve ilk adımı Fransız doğa bilimcisi Buffon atar. Ama o da kilisenin sert tepkisiyle karşılaşınca “ Kutsal İncil"de bildirilenlere ters düşen sözlerimi geri alıyorum” der.

             Sonra 1859"da Darwin ortaya çıkar. “.. yaşam savaşımı,doğal seleksiyon,çevreye uyum gibi birkaç ilke içeren kuramıyla ..” evrim olgusuna bilimsel açıklama getirir.İnsanın ottan çiçeğe,amipten maymuna uzanan canlı dünyanın bir parçası olduğunu gösterir.

              Doğru mudur?

              Meraklanmıyor muyuz?

              Merakların özgürce tatmin edilmesini engelleyen toplumun, geleceğe bırakacak çok şeyi olmaz. Anlamak için araştırmak gerekir.Buna da “ Bilim” denir. Bilime zaman ayırmak gerekir.”hayatta en hakiki yol gösterici bilim ve fendir” sözü boşuna söylenmemiştir.

              Toplumsal yaşamımıza baktıkça Darwin gözümün önüne geliyor ve soruyorum kendime; Evrim düşüncesinin neresindeyiz,diye.

               TÜBİTAK gibi bilimin lokomotifi olması gereken kurum Darwin"den korkuyorsa,onu kapak yapmaktan çekiniyorsa düşünmemiz gerekiyor.Yaşadıklarımızı gördükçe, seleksiyondan hiç haberimiz yokmuş diye, değişime hiç uğrayamıyoruz diye aklıma korkunç şeyler geliyor.

               Bilime bunca sırt çeviren toplum, AKP gibi bir iktidar anlayışına müstehaktır diye de bar bar bağırıyorum.

              Bize Darwin gelmez abi!..

17 Mart 2009/İstanbul                                [email protected] 

Önceki ve Sonraki Yazılar