Mustafa KÖKSAL

Mustafa KÖKSAL

BİR GÜN…

 Bir gün içinde yaşadığımız ne çok şeyimiz var.”Aşklarımız, maçlarımız, okullarımız, kavgalarımız, oyunlarımız, ailemiz, anamız, babamız amcalarımız, arkadaşlarımız. Şimdi çoğu yok. Bir günümüz olsada onlarda olsa.. Ne dersiniz?

BİR GÜN…

Bir günler hayatımızda çok şeyi ifade etmez mi?  
Ben önemli bir sokağın çocuğuyum.
Şarkiyeliyim, tam bülbül deresinin kenarında üçüncü evde doğdum.
Orda büyüdüm. Arkadaşlarımda oranın has çocukları idi.
 
Hepside bir tarafa atılmışlıkları ile baş başa, ya balıkcı da, ya kahveci de, ya gazetecilik te ya da okulda olurlardı.
 
Mesela, Behcet berberdi, Ondan ayrılmazdık..
Bir de onunla her zaman kazanırdık, iki kuruşumuz olsa beş olurdu. 
Maç yapardık, ondan olurdum hep.
Dayısı kıdibi Caferde kaybederdi de çok kızardı kaybedince, ya got emmiden ya da Deli Fevziden çıkarırdı hıncını..
 
Yoluk Yılmaz iyi topcu olmasada çıtıldı.. Mecburen oynatırdık.
 
En reisimiz ise ya göbek Metin yada karayılan Kadirdi, arap Kadir..
Şimdi yok, Allah rahmet etsin, Metin  ağbiyede uzun ömür.
 
Sözlerinden çıkmazdık.
 
Deli Mustafa çok aşıktı, bahçenin ortasında evinin penceresinden şimdiki eşini keser, ona şarkı çalardı.
Arkada Ürüfet bir alem, hocanın Yaşar ise kamyonla gider gelir, büyükler ya…
 
Birde janti Ziya ağbimiz var. Bir kıza aşık, motosikleti ile vın oraya vın buraya, artist gibiydi..
Gerçi aldı sonunda yeneyi. Çocukları ona çekmediya ona yanıyorum..
 
Halil bir alem, kardeşi İbrahim ise bir neşe. 
 
Cafer ağbi ise bugünün deyimi ile ağır agbi. Saygı duyardık.
 
Bir de Aydın vardı  Almanyaya gitti, çocuklar dedimi gelirdik, burdan kimse geçmiyecek dedimi kuş uçmazdı. Niye mi ? , kızlarımıza kimse bakamasın diye.
 
Boşunamı adımız deliye çıktı burda, herkes delişmen birer gençti.
Hey gidi Hamit, Erol, uzun Oguz, Halil, Cafer, Fevzi, kazan Mahmut, Vura, çift bacak Muzaffer, Gazenfer , sarı Faruk..
 
Yavuz Köksal magazada olur, zengin takılır, arasırada kıyak yapardı mahalleye, Oguz ise solculuğunun hafif meşrebinde gariban takılırdı, varlık içinde yokluk misali.
 
Demirci, Kalaycı, Semerci , Usta, bir sürü büyüğümüz vardı, ninelerimiz, Corciler, Tokatlar, Gürsoylar, Şimşekler , Aşarlar, Köksallar, Akatalar , Enginler, Baysallar, ile bu mahalle bir rüya gibi yerdi.
 
Arsalarda oynadıgımız, mile yada para çevirmenin zevki nerde varki şimdi?
 
Bir gün Nezirin bahçesine girdik, mandalina alacağız, bekcisi gördü düştü peşimize, bizim bahçe yakın oraya atladık, baktık arkamızda Yılmaz yok, Ömer yok.
Biri tele takılmış çenesinden, öbürüde çukura düşmüş.
Korkuda  bir bağırmaları varki biz gülmeden ölüyoruz, onlar can derdinde biz nerdeyiz…
 
Bir gün içinde yaşadığımız ne çok şeyimiz var.”Aşklarımız, maçlarımız, okullarımız, kavgalarımız, oyunlarımız, ailemiz, anamız, babamız amcalarımız, arkadaşlarımız. Şimdi çoğu yok. Bir günümüz olsada onlarda olsa..
Ne dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar