Şair Ali Öztürk
Laiklik
AKP Bitlis Milletvekili ve Abdullah Gül"ün Başbakanlığı"ında kurulan 58.Hükümetin Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen"in 27 Mayıs 1993"te hacda yap yaptığı konuşma dün gece Kanal D Ana haberde yayınlandı. Ergezen"in duası şöyle:
Yeniden İslam nizamının devlet nizamına hakim olmasını, laik sistemin bir an evvel defolup gitmesi için canı gönülden dua etmenizi, bu duanın da kabülünü Cenabı Hak"tan temenni ediyorum... Amin... Gelin dağa taşa "Ne mutlu Türküm"diye yazacağınıza, gelin dağa taşa "Ne mutlu Müslüman diye yazalım.
Ergezen"in yöneticileri suçladığı hacdaki konuşması şöyle sürüyor: Yıllardır ve şimdi de bizi sarhoş Bekri Mustafalar idare ediyor. Sarhoşun biri gider biri gelir. Dünyada dini yazılı olmayan tek ülke biziz. Biz aslında dinsiz bir millet haline getirilmişiz. Bizim dinimiz laiklik, Atatürkçülük... Şimdi laikliğe mi, Allah"ın emrine mi uyulsun? Bir tarafta inandığımız Allahımız, diğer tarafta devletin bize zorla kabul ettirdiği laiklik. Müslüman hem laik hem müslüman olamaz. Biz bu laiklikten kurtulmalıyız.
Düşünün ki, bu sözleri sarf eden kişi halen TBMM"sinde milletvekili olarak görev yapıyor. Üstelik bir süre de laik T.C. Hükümetinin bakanlığını yapmış bir zat-ı muhterem! Acaba kürsüde, Anayasaya bağlı kalacağına dair milletvekilliği yemini ederken, bu düşüncesinden vazgeçmiş olabilir mi ? Yoksa yemin ederken takiye mi yapmış olabilir ?
Benim anladığım kadarıyla laiklik, ülke yönetimini ilgilendiren bir ilke olup kişileri ilgilendirmez.Onun için kişinin laik olması söz konusu değildir sayın Ergezen !
Kişi eğer laik bir ülkede yaşıyorsa özel hayatını kendi manevi inançlarına göre düzenlemesinde laiklik ilkesi bir güvencedir.Laik bir ülkede kimse, kendisi gibi yaşaması yönünde başkalarına dayatma yapamaz.Böyle bir şey ancak mahalle baskısı olur ki, bu her kesim için geçerlidir.
Onun içinLaik insan Müslüman olamaz demek mantık ölçülerine aykırıdır.
Ancak, Ergezen; yaptığı bu konuşmada söylediği şu sözlerde ise, demokrasimizdeki liderlerin sultası ve bugünkü milletvekili olabilme koşulları dikkate alındığında pek de haksız sayılmaz.
Parlemontanın kapısında bir yazı var diyor Ergezen,"Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir".Bu sözün gerçeği yansıtmadığına, Parlamentodaki milletvekillerin bir iradesi olmadığına ancak, parmak kaldır kaldır,indir indir gibi emrivakilerle yönlendirildiğine değiniyor. Bilmem sizler ne dersiniz ?