Şeytan Bunun Neresinde?

 

Gelenekler bir milletin hücreleridir. Eğer bu hücreleri hastalıklı hale getirirseniz, milletin yaşaması da mümkün değildir.

Düğün geleneklerimiz gibi…

Üzülerek ifade etmeliyim ki, toplumsal hayatımızın en önemli geleneklerinden olan düğünlerimiz son yıllarda gerek yaşam şartlarının değişmesi, gerek cehalet! yüzünden tam anlamıyla hastalıklı bir hal almaya başlamıştır.

Şehirleşme sürecinin bir zorunluluğu olarak, önce daracık salonlara mahkum olan düğünlerimiz, bu da yetmezmiş gibi özellikle son yıllarda hangi temele dayandığı meçhul, garip törenler haline de dönüştürülmektedir.

Asıl can sıkıcı olan ise bu garip düğünlerin, milletimizin temel değerleri arasına sokulmaya çalışılmasıdır.

Düğünler, yöre ve milletlere göre farklılıklar gösterseler bile, bütün toplumlarda ortak olan yönü, evliliğin duyurulması ve toplumun değerlerine uygun olarak eğlenmek ve hoş vakit geçirilmesidir.

Ancak son yıllarda hızla artan bu garip düğünler, bırakınız eğlenceyi, bir cenaze töreni ya da kandil gecesinden farksız hale dönüştürülmektedir.

Mesela, geleneksel çalgılarımız davul-zurnanın bu düğünlerde çalınması  günahtır. Ama def ve ney sevaptır. Halbuki, def davulun küçüğü, ney ise zurnanın kardeşidir.

O davul ki,

Türkler'de sadece bir müzik aleti değil devlet sahibi olmayı gösteren bir hâkimiyet sembolüdür.

Orhun yazıtlarında ‘‘köbürge’’ şeklinde yer almaktadır.

Dîvânü  lugâti't Türk'te; Zülkarneyn Semerkant'ı geçip Türk ülkesine yöneldiği zaman hükümdarın Balasagun'daki sarayı önünde 360 nevbet davulu çalındığı nakledilir.

Kutadgu Bilig'de; "gök gürledi, nevbet davulunu vurdu" ve yine "Hükümdar Ay-Toldı'yı taltif etti; ona karşı dili ile medihte ve eli ile ihsanda bulundu. Ona vezirlik, unvan ve mühür ile tuğ, davul ve zırh verdi şekinde yer almaktadır.

Dede Korkut hikâyelerinde, "tavlumbaz urup atlan ürküttü" (düşman atlarını ürkütmek için davul çalındı) şeklinde yer almaktadır.

Selçuklu Sultanı III. Alâeddin Keykubad'ın Karacahisar'ın fethinden sonra Osman Gazi'ye gönderdiği bayrak ve tuğ yanında bir de davul bulunmaktaydı. Bu gelenek uzun yıllar devam etmiştir.

Kısaca her kutlu günde davul yüreğimizin sesi olmuştur.

Bu davul mu günah!!!

Eğer gerekçe, davul-zurna eşliğinde içki içilmesi vesaire ise, o zaman def eşliğinde dansöz oynatılmakta ya da ney eşliğinde de içki içilmektedir.

Nitekim Gazzâlî, askerleri cesaretlendirip düşmanı korkutma, nikâh ve benzeri merasimleri ilân etme gibi birçok meşru kullanım alanında davulun da def gibi kural olarak caiz olduğunu savunur.

Ayrıca düğünlerimizi cenaze evine çevirenlere, Peygamberimizin hadislerini de hatırlatmakta fayda var. İşte onlardan bir tanesi,

Hz. Aişe Medineli bir yakınını evlendiriyordu. Düğün yerine gelen Peygamber efendimiz;

Kızı  gelin ettiniz mi? diye sorar. Evet derler. Bunun üzerine Peygamberimiz:

Kızla birlikte şarkı söyleyecek birini gönderdiniz mi? Diye sorar.

Hayır cevabı üzerine Peygamberimiz şöyle der;

‘‘Ensar arasında bu çeşit fırsatlarda eğlence geleneği vardır. Keşke kızla birlikte şarkı söyleyecek birisini gönderseydiniz de onlar şöyle söyleyiverseydi.

Size geldik, size geldik. Size geldik. Bize şenlik, size geldik der. (İbn-i Mâce, Nikâh, 1900)

Diyanet’in sitesinde ise bu konu da yer alan fetva şu şekildedir.

‘‘Son zamanlarda ülkemizde, davul çalarak düğün yapmayı İslâm ilkelerine aykırı bulan bazı çevreler, olayın sevinç ve eğlence boyutunu ihmal ederek düğünü nutuklu, vaazlı geçen oldukça sıkıcı bir törene dönüştürmüşlerdir. Bu yaklaşım, dinî anlamda olmasa bile geleneksel anlamda bir bid’at görünümündedir. Düğün gülüp eğlenmek, hoşça vakit geçirmektir. Atasözünde ne güzel söylenmiş: “Düğüne giden oynamaya, ölüye giden ağlamaya”. Geleneğe bütünüyle karşı çıkmak yerine, varsa mevcut aşırılık ve sapmaları düzeltmeye çalışmak daha doğrudur.’’

(http://sorusor.diyanet.gov.tr/fmi/xsl/fetva/y_dokumcevap.xsl?-db=FetvaVT&-lay=wfkweb&-recid=935&-find=)

Sonuç  olarak şunu da belirtmekte fayda var. Tercihleri ve kendi inançları  gereği bu şekilde düğün yapanlara bizlerin diyeceği sadece şu olabilir. Gelin sizin, damat sizin, dolayısıyla düğün de sizin. Nasıl yaparsanız yapın. Ama bu milletin binlerce yıllık süzülmüş ak süt gibi helal değerlerini haram göstermeye çalışmayın ve milletin önüne değer olarak koymayın. Sizin düğününüz size, bizim düğünümüz bize.

Ve ne düğünler cenaze gibi olsun. Ne de cenazeler düğün gibi.

O yüzden haydi bakalım.

Vursun davullar…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.