Doç. Dr. Birol ERTAN
Ankaranın KKTC Stratejisi Değişiyor
Ankara"nın KKTC Stratejisi Değişiyor
Doç. Dr. Birol Ertan
Kıbrıs sorununun çözümü konusunda son yıllarda insanüstü bir çaba harcayan, çözüme yönelik politikalara açık destek veren, iyi niyetinde sınır tanımayan, bu uğurda KKTC"ye inanmayan siyasi güçlere istemeyerek de olsa sınırsız destek veren, bin bir türlü sakıncasına karşın Annan Planı"na destek olan, bütün bunlara rağmen Rumlardan ve AB yetkililerinden en ufak bir iyi niyet göremeyen Ankara Hükümeti, Kıbrıs sorunu konusunda ciddi bir strateji değişimin çizgisine gelmiş bulunuyor.
Ankara"nın havası değişmeye başladı. Bu hava değişikliği, atmosferik bir durum değildir. Bu ani hava değişikliği, her türlü aşırı iyi niyetli çabaya karşın AB karar makamlarının ve Rumların kötü niyetlerini görmekle doğrudan ilintilidir.
Ankara"nın havasındaki değişimi yazmamın nedeni, KKTC"den kısa bir süreliğine ayrılarak Türkiye"de bulunmakla ilgisi yoktur. Bu ani değişimi, resmi makamların açıklamalarının satır aralarında okumak mümkündür. Başta Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu olmak üzere en üst düzey makamlardan gelen açıklamalar, Kıbrıs sorunu konusunda yeni bir vizyonun yürürlüğe sokulma aşamasına gelindiğini kanıtlıyor.
Ankara, bu yılsonuna kadar masadan kaçmayan tutumunu sürdürecek. Ancak, 2010 yılından itibaren KKTC"nin bağımsızlığı ve uluslararası topluma tanıtılması konusunda yeni bir atılıma geçecektir. KKTC"deki Hükümet değişikliği ve Ankara"nın bu değişiklikten en ufak bir rahatsızlık duymadığının anlaşılmaya başlaması da bunun kanıtıdır. Anavatan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, yılsonuna kadar çözüm olmazsa
diye başlayan cümleler kurmaya başlamıştır. Bu söylemlerden Rum Yönetimi liderliğinin duyduğu tepki de en üst düzeyden dile getirilmeye başladı. Bu gelişmeleri iyi okumak ve Ankara"nın yeni yol haritasının ipuçlarını buradan yakalamak olasıdır.
Yeni dönemde yeni bir dış politika vizyonunun, başta KKTC Cumhurbaşkanlığı olmak üzere ülkede ciddi değişimleri tetikleyeceği açıktır. Bu durumun KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilintilendirilmesi de mümkündür. Mehmet Ali Talat sonrası döneme yatırım yapan Ankara, sorunun çözümüne yönelik olarak iyi niyetli yaklaşımlardan bir sonuç alınamayacağını net biçimde kavramıştır. Özellikle AB düzeyinde ikiyüzlü tavırlar, AB sürecinin tıkanmaya başlaması, Türkiye"nin enerji kaynak ülkelerine yönelik yeni atılımları, Afrika"ya açılma stratejisi ve Orta Doğu"da yeni politika açılımları; Türkiye"nin dış politikada elini güçlendirmeye başlamıştır. Bu sürecin Kıbrıs sorunu ve Irak konusunda Türkiye"nin önüne yeni fırsatlar çıkarması, Kıbrıs politikasında yeni bir döneme girilmesinin temel nedenlerinden birisi olarak değerlendirilmelidir.
KKTC"de her ne pahasına olura olsun Birleşik Kıbrıs formülünü destekleyen CTP iktidarının erken seçime zorlanması ve seçimi kaybetmesi, gelecek seneye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CTP mirası olan Talat"ın değişmesinin kesinleşmesi de bu değişimi tetikleyen aya da hazırlayan ana nedenler olmuştur. Bunlara ek olarak, Türkiye"nin BM Güvenlik Konseyi üyeliği, Nabucco projesi ile Avrupa"nın gelecekteki enerji talebinin Türkiye üzerinden geçecek doğalgaz hattına bağımlı kılınması, Irak"ta yaşanan gelişmeler, Afganistan ve Pakistan"da Türkiye desteği olmaksızın bir barış ortamı ve çözümün imkânsızlığının anlaşılması gibi gelişmeler, Kıbrıs sorununun KKTC lehine çözülmesi sürecinde elimize yeni kozlar vermiştir. Bütün bunlara, Büyük Orta Doğu Projesi mimarlarının ABD"de alaşağı edilmesi gibi küresel gelişmeleri etkileyecek nedenler de eklenince, KKTC"nin uluslar arası topluma kabul ettirilmesi önünde pek bir engel kalmamıştır. Bütün bu gelişmeler, Ankara"daki strateji değişikliğinin temel nedenleri arasında gösterilebilir.
Ankara"nın Kıbrıs sorunu konusundaki yeni vizyonunun KKTC"nin tanıtılması lehinde geliştiğini anlamak istemeyenler, birkaç ay sonra ne kadar yanıldıklarını ve gelişmeleri okumadaki körlüklerini anlamak durumunda kalacaklardır.
Uluslararası toplum tarafından tanınmış egemen ve bağımsız KKTC, bölgemize ve dünyaya hayırlı olsun.