BİR FOTOĞRAF , BİR ORTAKLIK

BİR FOTOĞRAF , BİR ORTAKLIK

Baran Dursun, Çağdaş Gemik.Birbirine sarılmış bir anne ve bir baba.

Mehmet Dursun"u biraz daha eski tarihten tanıyoruz basın kanalıyla.

Ancak ona yeni bir isim ilave edildi Sevgi Gemik.Her ikisinin içinde yaşanan asla acısı hiç bitmeyecek olan evlatlarını kaybetmekten kaynaklı yürek yarası.

Belki zamanla fırsat bulup biraz irdeleye bilirsem geçmişe dayalı bir mazi ortaklığının olabileceğini de düşünüyorum.

Belki ayni dile sahip, belki ayni inanca sahip olmak gibi.AMA AYNİ ACIYA SAHİP OLDUKLARINI BİLİYORUM.Daha önce yazdığım bir yazının başlığı “üniformalı olmak” dı. Bu yazımda üniformadan bin kez daha vahim olan silahlı olmak başlığı hemen karşımdaki çerçeveye yerleşti. Evet adına silah denen canavar; 14. yüzyılda yapılan ilk ateşli silah olan top,

16-17.yüzyılda Avusturya ve İtalya"da 17-18-19.yüzyıllarda Rus, Fransız, İsveç, Belçika, Almanlar tarafından kendini yenileyen top.Arkasından çok hoşa gitmesi nedeniyle üzerinde çok çalışılan ve 100" lerce si üretilen tabanca.16. yüzyılda çakmaklı tabanca 16.yüzyılın sonlarında kapsüllü tabanca 19.yüzyılda kapsülün üzeride bir horozun düşürülmesiyle horozlu tetik,gelelim 1800" li yıllarda ABD"li tarafından piyasaya sürülen tabancanın o günden bu güne değin hiç bitmeyen bu yararlı aletin gelişmesi üzerinde uzun çalışmalar , yapılan yeni silahlar, dünyayı elinde tutan silah piyasası.Artık adeta gelenekselleşen yok edilen kültürler, yok edilen çevre, yok edilen cinsin yanı sıra yok edilen insanları yok eden silah geçen hafta ne yazık ki çok genç ve muhtemelen adı gibi Çağdaş olan bir Alevi genci yok etti .( Alevilik konusunda yanlış algılamış olabilirim.) Çağdaş"ın katili silah ya o silahı kullanan.

O tetiğe basan “elektronik bir aygıt mı? makine mi? bilgisayar tarafından verilen bir komut mu?” şimdi katil kim? kim yok etti çağdaş ait binlerce umudu, yaşanmamış binlerce duyguyu, sevdalarını ve çağdaş"ın sevgilerini,dünyasını kim yok etti.O yok ediciler. “Yok edici” zaten adı üstünde ama ya kullanan, eline alan, tetiğe basan ve geleceğimizi yok edene ne demeli; bu bir baba olabilir mi? bu bir kardeş olabilir mi? bu bizi diğer canlılardan ayırt eden ve bize takılan ortak isim den biri olabilir mi?

Anasının hayalleri, düşlediği belki de ilk olarak çağdaş"la yaşayacağı dünyası, belki ilk defa güleceği günler hepsi yok oldu, şimdi kararan bir dünya ve ne yazık ki dolması gereken ömrün biran önce dolmasını bekleyen bir ana kaldı geriye.

Bu söylediklerimi adımı bildiğim kadar bilerek ve inanarak söylüyorum acaba bu çocuğu tanıyorlar mıydı, alevi ise Aleviliğini, ilerici ise ilericiliğini biliyorlar mıydı. Bana öyle geliyor ki bu dönüşü geri olmayan yolculuk için bilerek seçilen bir isimdi çağdaş adı gibiydi.

Birilerine göre bir “kafir” yok olmuştu.

Buluşmanın ve bir araya gelişin nedenini oluşturan gençler ne yazık ki soğuk toprağın altına bırakılıp gittiler.

Belki kavgaları orada sürecek bu kavga hepimizin söylediği yaşam kavgasıydı,ekmek kavgasıydı belki,belki gülme eğlenme, müzik dinleme kavgası da olabilir. Her ne kavgası ise artık kavga edenlerden iki kişi daha eksik “itaatkarlar yerini doldurur.”

Geriye tüten bir namlunun kabzası, ömürlerinin geri kalan yıllarında hep ağlanacak analar, babalar ve giden yeni umutlar, hayaller, kardelen çiçeği ve hepimizin içini yakan Anadolu tabiriyle aslan gibi iki genç daha. 03.11.2008

Emel Sungur/ Ankara [email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar