Yeni Anayasa’ya herkes gönüllü katkı sunmalı!.

 

Bir ülkede bir “kral” varmış... Bütün ahaliye talimat vermiş: “Yarın sabah süt banyosu yapacağım... Herkes, bu gece bir kova süt getirsin ve sabaha kadar sütle doldursun havuzu!”
Adamın biri; “Nasıl olsa herkes süt getirecek... Sütle dolacak havuza, ben bir kova su döksem, nasıl olsa bu karanlıkta belli olmaz!” diye düşünmüş ve öyle de yapmış!..
Sabah olunca, bir de bakmışlar ki, “süt”le dolu olması gereken havuz, ağzına kadar “su” ile dolu!..
Niye?.. Çünkü, herkes “adamın biri” gibi düşünüp; “Süt dolu havuzda, nasıl olsa bir kova su fark edilmez” demiş!.. “Herkes böyle düşündüğü” için de, “süt havuzu” değil, “su havuzu” çıkmış ortaya!..
İşte bizim yeni bir Anayasa çalışmalarımız da bu şekilde ilerliyor. Herkes, daha doğrusu her siyasi parti yeni sivil bir Anayasa’dan yana imiş gibi gözüküyor. Ama, gerçekte Anayasa değişikliğine taraftar değiller. Bunu açıktan da söyleyemiyorlar. Çünkü, Anayasa referandumunda ve daha sonra gerçekleştirilen genel seçimlerde halkın temayülünün yeni ve sivil bir Anayasa’dan yana olduğu net bir şekilde ortaya çıkmıştı. Halkın ekserisi yeni bir Anayasa’yı canı gönülden arzuluyor.
Durum bu vaziyette olunca da, hiçbir siyasi parti direk olarak Anayasa çalışmalarına engel olmuş konumuna düşmek istemiyor. Direk olarak Anayasa değişikliğine karşı tavır alan siyasi partinin büyük bir oy kaybına uğrayacağını çok iyi biliyorlar. Bu durum sivil toplum kuruluşları için de geçerli bir görüştür.
Muhalefetteki siyasi partiler, her ne kadar yeni bir Anayasa’dan yana imiş gibi gözükseler de, aslında mevcut iktidarın böyle sivil bir Anayasa yapımından daha fazla nemalanacağını düşünerek, direk olmasa da Anayasa çalışmalarını akamete uğratmanın yollarını arıyorlar.
Direk olarak Anayasa hazırlık çalışmalarına engel olmak yerine, çalışmaların kadük kalması için çaba sarf ediyorlar. Aynen yukarıdaki hikâyecikte olduğu gibi. Yeni anayasa hazırlık çalışmalarına katılıyorlar. Daha doğrusu katılıyormuş gibi yapıyorlar. Ama, olumlu yönde hiçbir katkı sunmuyorlar.
Uzlaşılacak maddelerde değil de, daha çok uzlaşılması imkânsıza yakın maddeler üzerinde tartışmaları yoğunlaştırıp, Anayasa yapımına kendilerinin engel olma niyetlerini böylece kamufle etmeye çalışıyorlar.
Nasılsa havuza çoğunluğun süt koyacağını hesaplayarak, herkes havuza su koyunca da havuz nasıl suyla dolmuş ve herkesin foyası meydana çıkmışsa, Anayasa çalışmalarını akamete uğratanların da bir gün gelecek gerçek niyetleri ortaya çıkacak ve halk gerçekleri görecektir.
“Anayasanın eğer millet Anayasası olmasını istiyorsan, sorumluluğunun gereğini yerine getireceksin!.. Bir tek benim görüşüm ne fark eder, diye düşünürsen ortaya milletin Anayasası değil, devletin Anayasası çıkar!.. Bu ülkede yaşayan herkes, elini taşın altına koymalı ve herhangi bir şekilde yeni Anayasa çalışmalarına katkı sunmalıdır!”
Tabi bütün siyasi partiler her şeyden önce iyi niyetli olmalı ve gerçekten de yeni bir Anayasa yapımına katkı sunmayı canı gönülden arzulamalı. Anayasa çalışmalarının hedefine ulaşmadan kaderine terk edilmesinin sorumlusu nasılsa bulunamaz diyerek, hiçbir siyasi parti kendisini kenara çekip, Anayasa yapımına engel olmaya kalkışmasın. Sonunda bundan en büyük zararı kendileri görecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar