Doç. Dr. Birol ERTAN
ZORAKİ EVLİLİK ISRARI
Türkiye"nin AB ve bazı Kıbrıslı Türklerin Birleşik Kıbrıs Israrı
Birol Ertan
Türkiye"nin Avrupa Birliği"ne üyelik macerası (gerçekten de bir maceraya dönüştüğü söylenebilir) ile KKTC"de bazı kesimlerin Rumlar ile birleşik bir Kıbrıs çatısı altında yaşama ısrarı arasında garip bir benzerlik var.
Türkiye"nin Avrupa Birliği"ne tam üye olup ekonomik ve siyasi bir entegrasyon projesi altında ekonomik, siyasal ve toplumsal yapısını geliştirme çabalarına bir diyeceğim yok. Ancak, daha üye olmadan bile Türkiye hakkında kabul edilmesi mümkün olmayan tehlikeli hayaller kuran AB ülkelerinden Fransa ve Almanya başta olmak üzere birçoğu, Türkiye"nin AB üyesi olmasına şiddetle karşılar. Bunu engellemek için her türlü aracı kullandıkları gibi, daha önce taraflar imzalanmış anlaşmaları görmezden geliyorlar. Türkiye"den çok daha sonra AB"ye üyelik başvurusu yapmış eski sosyalist ülkeleri bile AB üyesi yaptıkları halde, Türkiye"nin üyeliğini engellemek için her türlü oyunu oynuyorlar.
Böylesi bir atmosferde Türkiye, bir tür evlilik sayılan AB projesine dahil olabilmek için çırpınıp duruyor. Egemen ve bağımsız bir devlet olarak ekonomik ve siyasi gelişmesi yönünde önünde çok büyük fırsatlar duruyor. Kafkasların Avrupa"ya giden enerji geçiş noktalarının son halkası, NATO üyesi, güçlü bir silahlı kuvvetlerine sahip demokratik bir ülke olarak Türkiye"nin bu ısrarını anlamak kolay değil. Egemenliğini devredeceği ve birçok konuda politikalarını uyumlulaştıracağı AB ülkeleri, Türkiye"yi bölmeye çalışan terörist örgütlenmelere kucak açmış durumda. Terör örgütleri, adeta AB ülkelerince finanse ediliyor.
AB"nin geleceği üzerine kötümser senaryoların tartışılmaya başladığı, AB Anayasası"nı9n üye devletlerce reddedildiği, AB para biriminin bazı AB üyesi ülke tarafından kabul görmediği bir ortamda, AB"nin geleceği üzerine iyimser senaryoları savunmak hiç de kolay değil. Bu ortamda AB"nin gelecek onyılda var olup olmayacağı tartışılmaya şimdiden başladı.
Türkiye"nin üzerinde senaryolar hazırlayan, haritalar çizen, terörü destekleyen AB ülkelerine egemenliğin bir kısmını devretmeye hazır bir Türkiye; Kıbrıs, Ermeni iddiaları, azınlıklara verilecek haklar gibi birçok konuda AB üyesi olmak için ciddi ödünlere zorlanıyor. Buna karşın, AB üyesi olma olasılığı rakamlarla ifade edilemeyecek kadar düşük.
Türkiye"nin AB üyesi olmak için neden bu kadar hevesli olduğunu anlamak kolay, ancak olmayacak bir rüya uğruna bugün sıkıntılar çekmesini anlamak kolay değil. AB projesini bir evliliğe benzetirken, bir tarafın hevesli, ancak diğer tarafın isteksiz olduğu bir izdivaç örneği yaşandığı bir gerçektir. Bu nedenle, Türkiye"nin AB macerasını zoraki bir evlilik girişimi olarak görmek olasıdır.
Birleşik Kıbrıs hayali peşinde koşan çözümcü kesimler, ne kadar isteseler de bu hayallerini bir türlü gerçekleştiremediler. KKTC"de Hükümeti ve Cumhurbaşkanlığını elde ettiler, BM"nin hazırladığı planın referanduma sunulmasını sağladılar, ancak Rumlar, Kıbrıslı Türkler ile eşit koşullarda bir birliktelik içinde yaşamayacaklarını açık biçimde ifade ettiler. Türkiye"nin AB macerası gibi zoraki bir evlilik için bütün enerjisini harcayan çözümcüler, bu hayallerinden bir türlü vazgeçmek niyetinde değiller. BM ve AB ülkelerinden yardım istiyor, Rum dostlarına yalvarıyor, ödünler vermeye hazır olduklarını açıklıyorlar. Zoraki bir evlilik için yapmayacakları yok.
İki ülkede yaşanan bu hayali ve saçma sapan hevesin bir kenara itilerek ülkelerin gelişmesi, güçlenmesi, çağdaş uygarlık düzeyini yakalaması için çalışma yapmak dururken, bu zoraki evlilik ısrarı niçin ? Ben anlayamıyorum, ya siz ?